Otuz yıldan fazla süredir Belçika’da ‘iyi gazeteciliğin kitabı’nı yazan Yusuf Cinal (namı diğer Yusuf Hoca) benim kahramanlarımdandır. Biliyorum, onu tanıyan herkesin de.

Yusuf Hoca’yı 1983 Kasım ayından bu yana tanrım. Tanır severim. Sağ olsun hocam da bana hak etmediğim kadar iltifat eder her zaman. Çok sık görüşemesek de, her görüştüğümüzde samimiyetle kucaklaşır birbirinden renkli ve güzel hâtıralarla vaktin nasıl geçtiğini anlayamayız.

1982 sonbaharında İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirmiştim. Askerlik bekliyorduk. Kimse de askerliğini yapmamış toy /çaylak mühendise iş vermiyordu. Yığılma olduğu için de iki yıldan önce askere gitmek zordu. Pancar kantarında çalışıyordum. Mutsuzdum.  Şehrin 5.000 tirajla satılan tek ofset gazetesi Sakarya Gazetesi’nde ‘Muhabir Aranıyor’ diye bir ilân görünce bir mektup yazdım Genel Müdür Semih Köprülü’ye. Sonrasını Yusuf Cinal’ın 8 ağustos 2015 tarihli yazısından okuyalım:  

‘ÇIKTIĞI İŞTEN BOŞ DÖNMEYENLERDENDİ’

‘Fahri Tuna, Sakarya’da ilk çıkardığımız ofset gazete Sakarya’da sancılı işe başlayan arkadaşlarımızdandı.. Mühendislik okumuş ama  Sakarya Gazetesi’ne  özgeçmişini göndererek çalışmak istediğini iletmişti.Arkadaşlarımız ile bu başvuruyu değerlendirdik ve onu çalışma arkadaşlarımız arasına aldık. Ancak bu kolay olmadı. Zira Fahri Tuna’nın anlatım tarzını beğenmeyen arkadaşlarımız vardı. Yine de sevgili merhum Semih Köprülü’nün kararı ile Fahri Tuna’yı işe başlattık.

Sessiz, beyefendi bir delikanlı. İşini en ince ayrıntılarına kadar tartar ve kusursuz haberler getirirdi.
Her sabah işe, yani habere gönderdiğimiz arkadaşlar içinde makinesine film koymayı unutmayanlardandı ve çıktığı işten boş dönmeyenlerdendi Fahri Tuna!’

Altı ay kadar çalışmıştım Sakarya Gazetesi’nde. 1984 Nisanında kısa dönem askerlik için Denizli’ye kışlaya gidince, ayrılmak zorunda kalmıştım. Spor Müdürü merhum Hüseyin Komite ile çalıştık daha çok. Ümit Kahyaoğlu, Necdet Başoğlu ve ben. Yusuf Cinal Hocam sorumlu müdür, Necdet Güngörsün haber müdürü, Cevdet Güngör yazı işleri müdürü, Semih Köprülü genel müdürdü. Müjgan Abla (Zaman) düzeltmenimiz, Türkan Abla telefon santral memurumuzdu. Gazeteciliğin zorlukları kadar çok güzel hatıraları da vardı.

YILLAR SONRA TUNA’DAN ÇINAL’A MEKTUP

Askerlik dönüşü yani 1985 sonrası pek göremez olduk Yusuf Hocamızı. Avrupa’ya yerleştiği söyleniyordu. Şimdiki gibi sosyal medya / çağdaş iletişim araçları da yoktu uzun yıllar.

2009 yılında izini bulduk sevgili hocamızın, internet aracılığıyla. O sevinç ve heyecanla bir elektronik mektup gönderdim: ‘Sevgili Yusuf Hocam, Çoktandır görüşemedik. Beş yıldır yürüttüğüm Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı görevimden, 16 Temmuz 2009 itibarıyla -kendi isteğimle – emekli oldum. Bir yandan Sakarya Ansiklopedisi´ni hazırlıyorum, diğer yandan da
Yeni Sakarya´da her salı “Aynalıkavak Yazıları” başlığıyla araştırmalar yayımlıyorum. Bu hafta; sizin dört arkadaş 11 Ekim 1982´de kurduğunuz ve Sakarya basınında devrim niteliğindeki “Sakarya Gazetesi”ni araştırdım. 17 yıl süreyle ilimize bir çok önemli hizmetler vermeye vesile olmuş, alanında “çağ atlamayı” başaran böyle bir kurumun temel taşlarından biri de sizsiniz. Sizi kutluyor ve takdir duyguları içerisinde muhabbetle kucaklıyorum.Belçika´da gazetecilik yaptığınızı biliyorum.Gönlü Türk bayrağı ve ezan sevgisi ile dolu Belçika´daki kardeşlerime de sizin aracılığınızla selam ve dualarımızı iletmek istiyorum. Bâki selamlar. Kardeşiniz Fahri Tuna.’

CİNAL´DAN TUNA´YA…
Sevgili Fahri Tuna, Gazeteciliği ilk adım attığın günlerde yazdığın yazıları, gazete içinde anlamayanlar vardı. Farklı bir dil kullanıyordun. Bu dile ilk ben sahip çıktım. Senin haber ve yazılarını destekledim. Özellikle inceleme ve araştırma alanında Sakarya´ya büyük katkılar yapacağını biliyordum.O günden bu yana çalışmalarını hep titizlikle takip ettim. Sadece bu alanda değil, aynı zamanda belediyecilik alanında da güzel çalışmalara öncülük ettin. Sakarya´ya hizmet bizim hep ilk şiarımızdı. Bu nedenle resmi görevlerimizi bir çırpıcı bırakmayı bile göze aldık. Çok güzel hizmetlere ışık tuttuk. Rehber olduk. Bir Sakarya Valisi bana 20 yıl sonra ´Yusuf Bey, sizi tebrik ediyorum. İlden ayrıldığınız aşağı yukarı 20 yıl oldu. Ama hala isminiz Sakarya´da ön sıralarda yer alıyor´ dedi. Çok mutlu oldum.. Ahde vefada önemlidir. Biz Sakarya´yı hep karşılıksız sevdik.  Tatillerde geldiğimizde de ilin, ilçelerin, köylerin eksikliklerini yazmaya, fazlalıklarını övmeye çalıştık.

Nereden nereye? Rahmetli Semih Köprülü´nün ´Olay´ adında bir gazetesi vardı. Hurufatla, yani kumpasla harfler dizilirdi. Sakarya Gazetesi´nin ilk adımı orada atıldı. O yıllarda bile Sakarya için birşeyler yapabilmek ilk hedefimizdi. Bencillik yoktu. İyi bir gazete çıkarmak tek düşüncemizdi.

Nereden nereye? Şimdi Sakarya´da, bir değil 13-14 ofset  gazete var. Öğrencilerimizin çoğu bu gazetelerde görevde Ne güzel. Bu büyük mutluluk bu. Elbette kaybettiklerimiz var. Sevgili Semih Köprülü.. Çok vefalı, köklü bir aileden gelmiş, hayat üniversitesi mezunu idi. Ve Necdet Güngörsün.
İdealist, gazeteci, politikacı kimliği ile Sakarya´ya yapabileceğini yaptı. En büyük eseri Yenigün oldu..
Dünden bugüne Sakarya, medya alanında çok ilerledi. Örnek il oldu. Gazeteci gençler pırıl, pırıl. Onlara yenileri katılıyor. Artık ilçelerde bile bu manada gazete öncüler var..
Sakarya bu açıdan bizim ile birlikte kendi genç kuşak gazetecilerini de yetiştirdi.

‘HER AKŞAM ÇARK MESİRESİNİ ÖZLER, SEVDİKLERİMİZLE KUCAKLAŞMAK İÇİN YAZ TATİLİNİ GÖZLERİZ’

Sevgili Fahri Tuna, Elbette anlatılacak, yazılacak çok şey var. Bizler uzakta, Sakarya´yı depremlerde bile sevdik. Yaz  tatillerinde Karasu´da, Sapanca farklı bir sevgiyi yaşadık. Güneşin batışlarını hüzünle seyrettik. Akyazı´da tatil dönüşü çocukluğumuzu aradık. Top oynadığımız Atatürk Stadyumu´nda eski günlere döndük. Sait Faik Abasıyanık´ı okuyup, genç kuşak yazarlar ile övündük..Kısacası Sakarya´nın gönlümüzde yeri bir başkadır. Her akşam Çark Mesiresini özler, sevdiklerimiz ile hasretle kucaklaşmak üzere yaz tatilini gözleriz. Sakarya bizim için o güzel pastanelerinde bir aşk, Islama köftesi ile bir sevgidir. Yorgunluğumuzu ise bal kabağı tatlısı alır akşamları..Mısır imeceleri bekler eskileri. İşte böyle Sevgili Fahri Tuna´m. Hatırlaman, bir iki satır yazman bile hoş. Ben de en kalbî duygular ile teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Sağlık dileklerimle. Yusuf Cinal.’

ADAPAZARI’NDA 2015 YAZINDAKİ  ‘YUSUF CİNAL SÖYLEŞİSİ’ HARİKAYDI

2015 yazında tekrar buluştuk Yusuf Hocamla. Üç dört kez hem de. Önce Ada Fikir Kulübü’müze geldi, Belçika’yı, Avrupa Birliği’ni, Brüksel’i, Avrupa’nın Türklere bakışını anlattı doyumsuz sohbet zenginliğiyle.

Bir akşam, Sait Tanış Kültür Merkezi bahçesinde bir ‘Yusuf CinalSöyleşisi’ne anlaştık. Gerçekleştirdik de. Enfes bir akşam oldu. Şaban Mergül’ün içten ve başarılı çekimiyle söyleşi internet televizyonunca da dünyanın değişik ülkelerinden şehirlerinden izlendi. O gecen Yusuf Hocamızı daha bir yakından tanıma fırsatı bulduk.

Bir başka gün buluşup ‘Yaşayan Nasreddin Hoca’ Hâfız Hasan Çolak’ı ziyaret ettik. Yanımızda Yazar Bayram Akyüz ve sevgili Ertan Gökmen de vardı. Yusuf Hocanın mutluluğu görülmeye değerdi gerçekten. Hele de 1973-75 yıllarının Akyazı’sını önemli simaları taklitleriyle anlattığı sırada…   Ertan Gökmen’in kahkahaları, gülerken salonda takla atışları hâlâ gözlerimizin önündedir 

MERT ADAM CÖMERT ADAM MİLLÎ ADAMDIR YUSUF CİNAL

Yusuf Hoca Akyazılı. Trabzon’dan Akyazı’ya bir asır önce gelip yerleşmiş Cinalioğullarının çocuğu. İstiklâl Harbi’nde bölgemizin Yunan işgalinden kurtulmasında çok büyük kahramanlıkları olan bir ailedir Cinalioğulları. İşte bu ailenin çocuğu olarak Akyazı’da doğmuş, büyümüş öz be öz Akyazılı Yusuf Cinal Hoca. Soyadı da buradan geliyor zaten. Akyazı Gençlik’te uzun süre futbol da oynamış sportmen birisidir Yusuf Hoca.

Yusuf Hocamız aslında bir Edebiyat öğretmeni. Öğretmenlik, lise müdürlüğü de yapmış biri. Sonra Sakarya Gazetesi kuruculuğu ve beş yıl başarı ve hizmetlerle dolu sorumlu müdürlük. Ardından oyuz yıldır Belçika. Sabah, Tercüman ve Hürriyet’in Belçika temsilciliği. Belçika’da bazı gazetelerin genel yayın yönetmenliği. En son da Belçika Yenihaber Gazetesi yöneticiliği. ‘Brüksel’deki Emirdağ’, ‘Siyasiler’, ‘Altın Rehber’, ‘Kırmızı-Beyaz’, ‘Terörün Arka Bahçesi’ ve ‘İz Bırakanlar’ adlı kitapları yayımlanmış.

Yenisakarya gazetemizin de köşe yazarıdır uzun süredir.

Haza Müslüman. Haza Türk. Haza gazeteci. Haza öğretmen. Haza adam. Haza insan.  Lider yaradılışlı Yusuf Hocam, Belçika’ya yolu düşen hemen her Türk’ün ilk uğradıklarından. Belçika’nın, Belçika Türklüğünün nabzını en iyi tutan kişi.

Mert adamdır cömert adamdır millî adamdır Yusuf Cinal. Belçika Türklüğünün ‘bir bileni’dir o. Avrupa’yı, Avrupa Birliği’ni, dünyanın nereye gittiğini doğru okumuş adamdır. Yer yer muhalif adamdır da. Her zaman yardımsever, her zaman fedakâr, her zaman merhametlidir. Olumlu adamdır vesselâm.

Bir o kadar da örnek bir aile babası, örnek bir dededir.

Misafirperverliği, vatan sevgisi, bayrak sevgisi de dillere destandır.

O bizim kahramanımızdır. Hem de uluslararası kahramanımız.

Akyazı’nın uluslararası kahramanıdır o.