Bazı garip insanlar veya bir başka ifadeyle ‘insan müsveddeleri’, birlikte yola çıktıkları arkadaşlarını, yolda buldukları ile değiştirirse, o insanlara nasıl bir ‘sıfat’ veya ‘sıfatsızlık’ bulmak gerek?

Sağlıklarında 'adam' yerine koymadıkları kişilerin cenaze merasimlerine katılan, çok muhabbetleri varmış gibi ‘kaçan balık’ formülü uygulayan ‘ölü taciri’ yüzsüzlere, ahlâksızlara ve utanmazlara ne demek gerek?

Çağlar ötesinden günümüzü okuyan bir tespit ( İmam-ı Gazali’den) diyor ki: Lâyık olmadan devletin makamına atananlar, astlarını ısırır, üstlerine kuyruk sallarlar…  Etrafınıza şöyle bir bakın, haklılık var mı?

Halen başında bulunduğu kurumdaki bazı ‘dinozorları yok edeceğini’ söyleyen yönetici bazı ‘aday dinozorlar’, hiç ölmeyeceklermiş. Onlar yeryüzüne demir atmışlar. Allah bile (!) onların bu eylemini durduramazmış… Haberiniz var mı?

Topçulumuzda bazı öyle ‘tip insanlar’ vardır ki; işleri güçleri her şeye muhalefet etmek, her şeye itiraz etmek, güzel olan hiç bir iş veya eylemi onaylamamak, hatta kendi fikirlerine bile karşı çıkmaktır. Adamların varlık temeli budur.

Reis’in gölgesinden faydalanıp, olur olmaz yerlerde onun aleyhinde konuşan, bazılarına yakında ‘Reis’in gideceğini’ ve bundan ‘mutluk’ duyacağını söyleyen, yine Reis’in önemli makama atadığı mahlûkların olması ne kadar acı, değil mi?

Anayasa Mahkemesi’nin son verdiği kararda imzası bulunan bazı üyelerin, bir kısım Üniversite yönetiminde olan – Reis’e yakın görünen- bazı kişilerin yakın arkadaşları olması, o ‘reise yakın’ yakınların paniklemesine yol açmış… Niye ki? Onlar Reis’in seçtikleri değil mi? Niye tedirgin oluyorlar ki?

Bir zamanlar, çalıştığı kurumun başına getirilecek bir kişi söz konusu olduğunda, ‘sizi oraya getirip de orayı perişan etmenize rıza gösteremem’ diyen bir büyük (!) adam, o gün bugün o kurumda resmen ‘çalışıyor’ görünmesine rağmen, kurumuna uğrayamıyor… Ne garip değil mi?

Yıllarca birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının bir kısmından 3-4 yaş küçük bir Yönetici, yöneticiliğinin bitmesine kısa bir süre kala, mevcut bir kısım arkadaşlarını ‘Dinozor’ olarak tanımlıyor Hani diyorum, bu zat kendisi kaç yaşında DİNOZOR olur dersiniz? Kendine göre kaç yıl yaşarsa yaşasın, hiçbir zaman Dinozor olmaya niyeti yokmuş… Bu tipleri tanıyan var mı?

Geçmişte bir dönemler, amiri bulunduğu kurumunda ‘kral’ olup, saltanat sürenlerin, süreleri sonunda ‘adam’ yerine bile konmadıklarını, bazen kurumlarına gelmeleri gerektiğinde kimselere görünmeden, sessizce,  ‘hırsız’ gibi girip çıktıklarını ve eski mesai arkadaşlarının, hasbelkader gördüklerinde, selam vermemek için yol değiştirdiklerini biliyor musunuz? Mevcutlar bu durumdan neden ders almazlar da ölmeyip saltanat süreceklerini zannederler?

Âhh, ah…

Bağırsalar da, tepinseler de, yırtınsalar da...

Ne yaparlarsa yapsınlar hepsi boş…

Ne karar verirlerse versinler, hikâye…

Göklerden gelecek karar her kararı bağlayacaktır.