Sakaryaspor, tarihinde hiç ama hiç, bu kadar yakın hissetmedi kendini şampiyonluğa…

Zaman zaman öyle fırsatlar geldi ki altın tabakta sundular adeta şampiyonluğu…
Ama bu ikramı, her defasında reddetti talihsiz bir şekilde yeşil siyahlılar…

Sezona kalabalık ve bu ligin üstünde bir kadroyla giren ekibin ilk şanssızlığı, yeni stadı teslim almadan eski stadı elden çıkarması oldu…

Bu açık bir “yönetim aymazlığı” idi…

Nitekim kendi sahasında hayli rahat kazanacağı maçlarda beklenmedik şekilde kaybedilen puanlar, sezonda yaşanılacak benzer talihsizliklerin habercisi idi…

Bunun yanında gereksiz bazı transferlerden doğan ödeme güçlüğünün getireceği kriz de hiç düşünülmedi…
Sorun tüm ağırlığı ile ortaya çıkınca, işe yarayan-yaramayan futbolcularla yollar ayrılmaya başlandı…

Bu arada teknik direktör değişikliğine de gidildi…

Bu ligde Sakaryaspor’u zorlayacak sanılan takımlar da dahil, hiçbir ekip yeşil siyahlı ekipten üstün değildi…

Aksine takımımız hemen her rakibinden bir gömlek daha üstündü…

Kulübün iyi yönetilmeyişi, verilen sözlerin yerine getirilmeyişi, geçimini ayaklarından kazanan futbolcularda tedirginlik oluşturdu…

Bir futbolcu, hakkını saha dışında aramaya başladıysa sorunlar alıp başını gider…

Takımda tamiri güç çatlaklar başlamış demektir...

Sporcu; başkanına, hocasına ve yöneticilerine güven duymaz…

Ve bütün planlar bozulur, göz göre göre…

Son 5 maça kadar ilk beş takım arasında olan yeşil siyahlılar, kendi sahasında öyle maçlar kaybetti ki hayret etmemek ve kaçan fırsata kahrolmamak elde değil…

Bütün bu olumsuzluğun altında işte bu güvensizliğin yattığını söylemek zor olmasa gerek…
Yönetim gidermek zorunda olduğu sıkıntılara sırtını dönerse, istemeyen gelişmelerin olacağını düşünmemek mümkün mü!

Takımın en skorer oyuncunun, kendisine en fazla ihtiyaç duyulduğu haftalarda 4 maç ceza alıp kadro dışı kalmasının izahını anlatmak ve dahi anlamak o kadar zor ki!

Bir futbolcuya dünyanın parasını ver ve “Git takımını bombala” dense, ancak böyle yapar!

Ligin alt sıralarındaki takımlarla içerde dışarda oynanan maçlarda beklenmeyen sürpriz puan kayıplarını düşündükçe insan kahroluyor…
İşte bu kritik haftalarda kulağımıza gelen ve inanılması zor oyunlar, entrikalar benim futbol mantığıma hiç ama hiç uymaz ve söylenenlere inanmak gelmez içimden…

Yok öyle değil de kulaktan kulağa dolaşan çirkin gelişmelerin biri dahi gerçek ise kesin ümidi zaferden yana!

Öyle olmasını kabul edemeyeceğim ve giderek daha tehlikeli bir hal alacağı kuvvet kazanan çirkin gelişmelerden kurtuluş yolunda, mesleğini ayakları ile kazanan futbolculara, gelinen bu noktada tek bir görev düşüyor;

O da play-offta şampiyon olmak…

Yıllarını futbola vermiş, eski bir futbolcu ve spor yazarı olarak uyarmak istedim erkenden, bu hayati maçlar öncesinde takımı…
Sıkıntılı süreçten kurtuluşun tek yolu ancak ve ancak böyle bir başarı ile mümkündür…

Beyler! Kendinize gelin…
Başka Sakaryaspor yok!

Bizim Bahçe’nin uyarı çiçeği “Zambaklar” gitsin istedim, yeşil siyahlı camiaya, her şeye rağmen…