Yüksek kiralar, yüksek konut fiyatları ve ev bulamamak, son dönemde Türkiye gündeminin en önemli problemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Yalnızca Türkiye de değil, dünyada pek çok ülkede de, pandeminin etkisiyle konut fiyatları ve kiralar uçuşa geçmiş durumda.

Fakat biz ülkemizi ve ilimizi ele alacak olursak..

Serdivan başta olmak üzere bu konuda ciddi anlamda kriz yaşanıyor.

Serdivan’ı değerli kılan en önemli husus, Üniversite, yani öğrenciler

Bu yazıyı , nasıl olsa öğrenciler kiralayacak diye , güneş görmeyen, istinat duvarına bakan, rutubetten nefes alınmayan evlere fahiş kiralar isteyenlerin okumasını isterim

Serdivan’da evlerin, arsaların değerli olmasının sebebi bu öğrenciler..

Öğrencilerin barınmasıyla ilgili krize, bir çözüm gerekiyorsa. Sakarya Üniversitesinin Beşköprü kısmında bitirilemeyen yarım kalan öğrenciler için planlanan binalar var. Kredi Yurtlar Kurumu bu binaları devralıp, hem o projeleri satın alıp, mağdur kalan kişilerin, hem de ev, yurt bulamayan öğrencilerin sorunlarına bir çözüm olacaktır.

Daha önceki yazılarda ifade etmiştim bu krizin günah keçisi kim ?

Konut kiralarındaki ve fiyatlarındaki hızlı yükselişin sorumlusu kim ya da kimler? Pandemi mi? Müteahhit mi? Devlet mi? Vatandaş mı? Emlakçı mı ? Ev sahibi mi ? Bir tane günah keçisi yok belki de bir keçi sürüsü var.

Türkiye’de sıfır konutların payı 2012’de yüzde 60’a çıkmış, 2017’ye kadar yüzde 50’nin altına inmemişti.

Şu anda yüzde 30’un altında ki bu da konut arzının yarıya düştüğünü gösteriyor. Aynı dönemde, talep ise sürekli arttı.

Her gün kiralık ve satılık fiyatlarında “talep çok, arz yok” ezberiyle, denetimden de yoksun şekilde keyfi artışlar yaşanıyor.

İnternete ilan fiyatı yazarken, bir denetim mekanizması , profesyonel bir fiyatlandırma ölçütü yok.

Herkes istediği fiyatı internet sitelerine yazabiliyor. İstemenin bir sınırı da yok. Dolayısıyla karşımıza bugünkü gibi fiyatlar çıkıyor. İkinci problem şu; fahiş fiyatına rağmen bunu sorgulamayan, varlıklı, para sahibi biri gelip bu daireyi alıyor.

Bir anda ‘Bu evin piyasası bu’ şeklinde bir intiba oluşmaya başlıyor o çevrede... İnternet ilanları ile insanların psikolojisine oynuyorlar. Normal şartlarda, satılamayan bir malın fiyatı düşer.

Ancak internetteki konut satılmadıkça fiyat artırıyorlar, böylece insanlar panikle ‘daha da artmadan’ alım yapıyor.

Aynı süreç kiralıkta da böyle işliyor. Ev merkezi bir bölgede ise ve orada arz az ise, fiyat spekülasyonu daha çabuk gelişiyor.

‘Kira öder gibi ev almak’ sloganı, bugün ‘ev alır gibi kira ödemeye’ doğru gidiyor. Bunu gören ev sahipleri de, eski kiracılarını tahliye etmeye çalışıyor.

İlk aylarda bu yüksek kiraları tahsil ederler belki. Ancak sonradan tahsilat sıkıntısı da yaşayabilirler.

Bu vakaların artmasından endişeliyim, çünkü genel anlamda ve ortalama olarak bakıldığında insanların kazançları, bu kiraları sürekli ödeyecek kadar yüksek değil

Birleşmiş milletler yaşamaya elverişli konut kriterlerine göre konut masraflarına ayrılan payın aylık gelirin en fazla yüzde 30’u olması gerekiyor.

Böylelikle şehrimize eğitim almaya gelen tüm öğrencilerimize eğitim sezonu boyunca başarılar dilerim.

Hayatı ertelemediğiniz bir hafta geçirmeniz dileğiyle.