Sakarya amatör futbol dünyasında unutulmayan defans oyuncuları arasında yer alan ender oyunculardan biriydi, dün Yenicami’de ikindi vakti kalabalık cemaatle kılınan cenaze namazı sonrası toprağa verdiğimiz Enver Konuk…

Oynadığı takımların savunmadaki güvencesiydi…

İdmanyurdu ve Donatımspor’a gelmeden önce askerliği sırasında Ankara Muhafızgücü’nün değişmez oyuncusu olarak dikkati çekmişti…

Boyu her ne kadar mevkidaşları, unutulmaz uzun oyuncular kadar olmasa da hava toplarına hakimiyeti bir o kadar başarılı idi…

Deve İhsan, Gandi Necdet, Uzun Mustafa, Fahrettin Tanır gibi takımlarında iki oyuncunun vazifesini yapan, dev yapılı rahmetli stoperlerin yanında Enver Konuk futbolunun altın dönemini Sakaryaspor adına kapatılan İdmanyurdu’nda gümüş yıllarını ise Donatımspor’da yaşadı…

OĞLUNUN ADI…

Yeşil kırmızılı İdmanyurdu’nda onun kaptanlığını yapan ve çok sevilen takım arkadaşı Aslan Burak’ın adını oğluna verdi…

Öylesine iki dost olan Aslan Burak ile Enver Konuk, sanırım yine ölümsüz alemde bir araya gelir…

Enver abinin nasıl bir futbolcu olduğunu ve sahada çirkinliğe kaçmadan ortaya koyduğu futbolu en iyi bilenlerden olmanın yanında, önce sporculuğu ile sonra yakın dostluğu ile tanıyan biri olarak, hastalığını duyunca çok üzülmüştüm…

Sayılı günleri gelip sıkıntı daha da büyüyünce kaldırıldığı hastanede ziyaret etmiştik, vefatından kısa süre önce…

Takılmıştım; “Kalk, sana böyle yatmak hiç yakışmıyor” diyerek…

Bakışı veda edercesine durgun ve hüzün verici idi…

Son görüşmemiz oldu…

Nice maçlarına tanık olduğum o güçlü futbolcuyu yakalayıp bu hale getiren o amansız hastalık sonunda yapacağını yaptı ve hayatı kazanmak uğruna mücadele içinde geçen bu güzel insan da aramızdan ayrılıp yalancı dünyaya konup göçenler kervanına katıldı…

Tanıyor olsun olmasın, ölen herkesin son yolculuğuna iştirak ederdi…

Hacca gittiğinde iki ay gibi uzun süre kutsal topraklarda kaldı…

Dönüp geldiğinde oralardan ayrılışının zor olduğunu söylemişti…

Bir ara sendikacılığa soyundu…

Tıpkı sporculuğunda olduğu gibi, hırslı ve arzulu bir hizmet eri olarak mücadele etti…

Öte yandan, seyyar köfteci olarak da aranan bir lezzet ustası olmasını bildi…

Birlikte futbol oynadığı can arkadaşı Aslan Burak’ı hastalığı sırasında hiç yalnız bırakmadı…

Bu haliyle vefa duygusu yüksek, güvenilir bir dosttu…

Çok sevdiği ve saygı duyduğu dostu rahmetli Doktor Sadık Canlı ile sohbetleri unutulmaz…

Çark Mesire’deki dostlarını çok sevdi, dostları da onu sever ve sayardı…
Öylesine saygın bir yeri vardı Mesire’de…

Ayağını çektiğinde haberimiz oldu hastalığından…

İki kızı, bir oğlu vardı…

İyi bir aile reisiydi…

Sporculuğun ve sosyal yaşamının sağladığı prestiji son nefese kadar korumasını bilen, sözü sohbeti hoş bir insan olarak iz bıraktı bu ilde…

Nitekim böyle olduğunu, onu uğurlayan her kesimden insanın katıldığı cenaze namazı da gösterdi…

Kimseye kolay kolay kızmaz, kızdıklarına ise söylediği tek söz benim de ondan alıp zaman zaman kullandığım “Tırtıl” olurdu…

Onu da sinirlenerek değil, gülerek söylerdi…

Kimseye yük olmadı, sahalarda fırtına gibi esti, nafakasının peşinde hep doğru yolu tercih etti…

Helalden bir saniye dahi sapmadı…

Göründüğü gibi oldu, olduğu gibi yaşadı…

Güzel evlatlar yetiştirdi…

Oğlu Aslan Konuk da ona layık bir evlat olarak son saniyesine kadar yanında olup görevini eksiksiz yerine getirdi…

Enver abi gözü açık gitmedi, bu nedenle sanırım…

Telefon edip “Nasılsın” deyişini çok özleyeceğim gerçek bir dostu kaybetmenin üzüntüsünü paylaştım Pazar Filemiz’de bu defa sizlerle…

Ona yüce Mevla’dan rahmet, kederli aile efradına acılarını paylaşır sabır ve başsağlığı diliyorum…