AK Parti’nin tarih sahnesine çıktığı 2001 yılından bu yana nice seçimler geldi geçti…

Genel seçimler, yerel seçimler, referandumlar…

AK Parti bütün bu yerel ve genel seçimlerden birinci parti olarak çıktı, her referandumda istediği sonucu almasını bildi…

Bu kadar uzun süre iktidarda kalıp bu denli büyük başarılar elde etmek kolay iş değil…

Sadece seçim kazanmakla da kalmadı AK Parti…

Kapatma davası, e-muhtıra, Gezi olayları, 15 Temmuz darbe kalkışması gibi nice badireyi atlatmasını bildi…

Şimdi iş bütün bu başarıları taçlandırmaya, sisteme son neşteri vurmaya geldi…

16 Nisan’da yapılacak oylamada ya bütün bu başarılar taçlanacak ya da AK Parti ilk defa bir seçim kaybedecek…

Şayet kaybederse bu belki de kendisi için sonun başlangıcı olacak…

Bugüne kadar yapılan seçimler öyle ya da böyle zaferle noktalandı…

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini saymazsak hemen hiçbir seçimde AK Parti zorlanmadı bile…

İşte 16 Nisan’daki seçim diğerlerinin hepsinden farklı olarak AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vereceği en zorlu sınav olacak…

Pastaya son çilek konulacağı gibi bir çuval incirin berbat olma ihtimali de var…

Zira kafalar çok karışık…

Muhalefet cephesi değil önemli olan, AK Parti içinde de kafası karışıklar var…

Seçmen belki hiçbir seçimde olmadığı kadar kararsız…

Sokağı dinlediğinizde bu kafa karışıklığını çok net görebiliyorsunuz…

Erdoğan ve AK Parti cephesinin argümanları vatandaşta artık hiçbir heyecan uyandırmayan klasik söylemler: İstikrar sürsün, terör örgütleri sevinmesin, Türkiye uçuşa geçsin, vb…

Bunlar bildik argümanlar…

Fakat diğer tarafta muhalefetin söylemleri ise vatandaşta tedirginlik yaratan söylemler: Tek adam diktatörlüğü, rejim değişikliği, cumhuriyetin sonu, yeni kurtuluş harbi, vb…

Bir de bilhassa AK Parti tabanına yönelik, “Peki Erdoğan’dan sonra ne olacak” kuşkusu ve gerilimi veriliyor muhalefet tarafından…

Neresinden bakarsan bak, nasıl değerlendirirsen değerlendir bu sefer muhalefetin argümanları daha da bir sağlam gözüküyor…

Referanduma sayılı günler kala tablo bu…

Sözün özü Türkiye’yi ve AK Parti’yi bıçak sırtı bir seçim bekliyor…

ÇOCUĞUMUZU NEREYE GÖTÜRELİM?

İzin günüm olan cumartesileri tamamen 4 yaşındaki kızıma ayırıyorum…

Hava da güzelse şöyle bir gezdireyim, çocuk hava alsın istiyorum…

AVM’lere tıkılıp kalmaktansa güneşin tadını çıkarmasını arzu ediyorum…

Bu mantıktan hareketle gidebileceğimiz tek bir mekân var şehirde: Kent Park…

Çocuk biraz çimlerde dolaşsın, biraz salıncağa, kaydırağa binsin…

Hepsi bu!

Maalesef başka bir alternatif bulunmuyor…

İstanbul’daki gibi bolluk bereket beklemiyoruz haliyle…

Vialand, MiniaTürk, dev akvaryumlar falan yok gözümüzde…

Ama en azından eskiden olduğu gibi Mutlu Lunapark benzeri bir lunaparkımız olsaydı keşke…

Eskişehir’deki dev masal parklar gibi yüksek tutmuyorum beklentimi…

Ama ne bileyim en azından Sakarya Nehri kenarında falan bunun benzeri çalışmalar yapılsaydı keşke…

Darıca’daki koca hayvanat bahçesi benzeri bir istekte bulunmuyorum…

Ama en azından kuşları ördekleri, tavukları tavşanlarıyla bir hayvanat bahçemiz olsaydı keşke…

Zira çocuklarımızdan değerli neyimiz var Allah aşkına!

ATATÜRK BULVARI’NDA ARZ-I ENDAM ETMEK

Her sabah olduğu gibi saat 08.30 sularında Atatürk Bulvarı’nda turluyordum…

Baktım telefonum çalıyor…

Ergün Özkan arıyor…

Herhalde arabayla geçerken gördü…

Hayli duygusal şeyler söyledi Ergün abi:

“Eskiden senin yaptığın turlar akşamüzerleri yapılırdı…

En güzel kıyafetler giyilir, Atatürk Bulvarı’nda şöyle bir arz-ı endam edilirdi…

Kim var kim yok diye bakılır, karşılaşılan dostlarla hasbihal edilirdi…”

Ne güzel değil mi?

Şimdi karşıdan bir tanıdığın geldiğini görsek yolumuzu değiştiriyoruz…

Uzaktan radara biri takılsa hemen karşı kaldırıma geçiyoruz…

Gel zaman git zaman ne kadar çok değerimizi kaybetmişiz de haberimiz yok!

Yalan mı Ergün abi?

KIYAMETİ KOPAN KURUMLAR

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem), “Kıyamet ne zaman kopacak” sorusuna, “Emanet zayi edildiğinde kıyameti bekle” karşılığını verdi…

“Emanet nasıl zayi olur” diye sorulunca da, “İş ehil olmayana verildiğinde kıyameti bekle” buyurdu… (Buhari, İlim, 2)

Bu hadis-i şerif ışığında günümüz Türkiye’sine bakınca birçok kurumun kıyametinin koptuğunu anlıyoruz…

Bilhassa belediyelerde şişirilen kadrolara yerleştirilen insanlarda hiçbir ehliyet ve liyakat aranmadığını görüyoruz…

Partinin adamı olsun da, başkanın adamı olsun da, ne olursa olsun…

İşe göre bulamasalar bile, adamına göre iş bulmakta pek bir mahirler…

Hani her defasında dini siyasete alet etmekle suçlanıyor ya AK Parti…

Keşke diyorum “işe adam alırken” dini siyasete alet etseler!

MUHAMMET ABİ SONUÇTAN EMİN

Bir ünlü kâhin Nostradamus’un kehanetleri meşhurdur, bir de Adapazarı Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Muhammet Durmaz’ın tahminleri…

Her seçim öncesi tam isabet tahminleri olur Muhammet abinin…

Geçen çay içerken referandum tahmini öğrenmek istedim…

“Şek şüphe yok evet çıkacak” dedi…

Ama şu an için oran veremeyeceğini söyledi…

Öylesine içten ve de inanarak “evet çıkacak” dedi ki onunkisi tahmin miydi, temenni miydi karar veremedim açıkçası…

Zira tahminle temenni arasında ince bir çizgi var!