Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, başkanlıkta ilk 9 ayını tamamlamak üzere…
Başkanlığının ilk aylarını kadrolaşma çalışmalarıyla geçirdi…
Daha adayken yapması gereken planlamayı başkan seçildikten sonra, aylara yayarak gerçekleştirmeyi tercih etti…
Bir önceki belediye başkanı Zeki Toçoğlu’nun ekibinin neredeyse yüzde 90’ını yeniledi…
Genel Sekreter, SASKİ Genel Müdürü, BELPAŞ Genel Müdürü ve Ali Oktar haricindeki tüm genel sekreter yardımcıları ile iki-üç tanesi hariç tüm daire başkanlarını ve başkan danışmanlarını değiştirdi…
Değişim politikası sadece üst düzeyde kalmayarak şube başkanları düzeyine kadar indirgendi…
Bu kökten değişim, “Şayet belediyeyi CHP kazansaydı da bu denli bir değişim olurdu” yorumlarına neden oldu…
Hemen her fırsatta Zeki Toçoğlu’nu ve onun başkanlık dönemini öven Ekrem başkanın kendisinin projelerini de devam ettirdiği görüldü…
Başta Akçay Barajı ve yeni yapılacak olan Çamdağ barajı olmak üzere SASKİ’nin tüm projeleri aynen devam etti ve ediyor…
Eski imam hatip okulu arazisine iki okul inşa etmek suretiyle Atatürk İlkokulu arazisine otopark yapılması, SEKAY projesi, eski Atatürk Stadı arazinde yapımı süren millet bahçesi, yıkılan AFA arazisine projelendirmesi yapılan kültür ve kongre sarayı yapımı, tren yolunun yeraltına alınarak yeni bir bulvar açılması gibi birçok Toçoğlu projesini aynen devam ettirme kararı aldı…
SATSO’dan başlayacak olan ve yine Toçoğlu döneminde projelendirilen raylı sistem taşımacılığı projesi de merkez-kampüs hattı ilavesiyle birlikte kabul gördü…
Başkan Yüce’nin Toçoğlu’nun tüm projelerini övmek ve onları sürdürmekle birlikte bu projeleri hayata geçiren ekibin neredeyse tamamını görevden alması ise bir çelişki olarak değerlendirildi…
Yeni oluşturulan ekiple ilgili de farklı kanaatler oluştu…
Kimi atamalar son derece isabetli olarak kabul görürken, birçok görevlendirme ise kamuoyunu pek tatmin etmedi…
Yapılan atama ve görevlendirmeler neticesinde, “Bu ekip Büyükşehir’i uçurur” gibi bir izlenim ortaya konulamadı…
İlk 9 aylık periyotta ortaya konan icraatlar da bu değerlendirmeyi doğrular nitelikteydi…
Belediye kadrosunda en çok kabul gören ve heyecan yaratan atama ise Genel Merkez tarafından yapılan Genel Sekreter ataması oldu…
Neredeyse Sakarya kadar nüfusu olan Keçiören gibi bir belediyeyi 10 yıl süreyle yöneten Mustafa Ak’ın belediyecilik vizyonu ve tecrübesi bakımından ekibin en deneyimli ve proje üretme anlamında en güvenilen ismi olacağı yorumları yapıldı…
Başkanlığın ilk zamanlarında bilhassa görevden almalarda benimsenen yaklaşım ve usul, yeni ekibi oluştururken kararların dar bir çevreyle alınması gibi hususlar kamuoyunda ve parti içinde tartışmaları da beraberinde getirdi…
Şehri, şehri oluşturan dinamikleri ve şehrin insan malzemesini yeteri kadar tanıyamamaktan ileri gelen kimi tasarruflar Ekrem Yüce’ye olan inancın sarsılmasına neden oldu…
Zamanla bu gibi yanlışlardan dönülerek ayağı yere daha sağlam basan politikalar benimsendi…
Toçoğlu döneminde eksiklik olarak görülen ve sıkça eleştirilen konulardaki yaklaşımı ise Ekrem Yüce’ye artı puan kazandırdı…  
Daha adaylık döneminde Ada Treni’nin tekrar merkeze kadar gelmesinin sağlanması, Orhan Cami çevresine avlu yapılması, raylı sistem taşımacılığına özel önem verilmesi, halkın içine daha fazla inilmesi, vatandaşa randevu verme noktasında daha hassas hareket edilmesi, daha tevazulu ve alçakgönüllü olunması gibi hususlar Başkan Yüce’ye olan güven ve inancın artmasını sağladı…
Zaman zaman milletvekilleri ve il başkanı ile ters düşülen hadiseler yaşansa da genel manada kapsayıcı ve kuşatıcı yaklaşım ve kavga gürültüden uzak tutum da parti içindeki kırgınlıkların ve hiziplerin önünü kesti…
Tüm belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle kurulan olumlu diyalog ve tavır memnuniyetle karşılandı…
Ekrem Yüce’nin vaatleri arasında yer alan projelerle ilgili gelişmeler ise istenilen hızda gerçekleşmedi…
Fidan ve tarım başlıklarında şirketler kurulurken somut adımların ise henüz atılmadığı görüldü…
Kültür ve sağlık vadisi gibi, yine ilk etabı Toçoğlu döneminde tamamlanan Sakarya Nehri rekreasyonu gibi büyük çaplı projeler muhtemelen finans sıkıntısı nedeniyle henüz raftan indirilmedi…
Çikolata fabrikası ve bal ormanları kurulması, süt üreticiliği, arı yetiştiriciliği, aromatik bitkilerle tedavi, jeotermal seracılık gibi hedeflerle tarıma verilen önem ortaya kondu…
Bundan 30 yıl önce Ünal Ozan döneminde peynir, süt, kaşar gibi ürünlerin üretilip belediye eliyle satılması örneğindeki gibi “üretime dayalı belediyecilik” anlayışının benimseneceği görüldü… 
Geçen süre zarfında belki bilerek, belki bilmeyerek medyada çok fazla boy gösterilmedi…
Diğer belediye başkanları ve siyasi aktörler Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’den daha fazla gündem oldu…
Basın mensuplarıyla rutin toplantılar, gazete ziyaretleri, sürekli manşetlere çıkan açıklamalar gibi Zeki Toçoğlu dönemiyle özdeşleşen medyatik tavrın terk edildiği ve medya ile ilişkilerin çok düşük seviyede tutulduğu gözlendi…
Hal böyleyken sosyal medya aracılığıyla yapılan kimi manipülatif paylaşımlar ve de başkan beyle ilgili sağda solda yapılan manasız yorum ve dedikodulara haddinden fazla önem verilmesi; yine çok küçük, etkisiz ve de belediyeye itibar kaybettiren birtakım odaklarla kurulan anlamsız ilişkiler de yadırgamaları beraberinde getirdi…
Velhasılı kelam Ekrem başkanın ilk 9 ayının benim penceremden özeti bu…
Başlangıçta yapılan kimi acemice hatalara karşılık hızlı bir toparlanma sürecine girildiği ve artık belediye kadrosunun da yerli yerine oturduğu görülüyor…
Ama daha yapılması gereken çok şey var…
Ekrem başkan henüz bir senesini doldurmadan mutlaka en az bir projesini bitirip hayata geçirmeli…
Devam eden işleri bir an önce tamamlama yoluna gitmeli…
Üretime dayalı belediyecilik anlayışından vazgeçmemeli…
Raylı sistem taşımacılığına yönelik adımlarda ısrarcı olmalı…
Belediyenin gelirini düşüren KDV iadeleri sorununu sürekli gündemde tutmalı…
Güler yüzlü, kapsayıcı ve sürekli vatandaşla iç içe olan tavrını sürdürmeli…
Kendisine şehri ve şehirliyi iyi bilen ve onu doğru şekilde yönlendiren danışmanlar bulmalı…
Parti içinde ve belediye başkanları arasında “ağabey” rolünü üstlenmeli…
Yıllar boyunca başta Ankara ve Genel Merkez nezdinde oluşturduğu ikili ilişkileri en iyi şekilde kullanmalı…
Lehte ve aleyhte yapılan tüm eleştirileri dikkate almalı ancak ucuz dedikodulara da kulak asmamalı…
Bu şehrin en büyük ve en güçlü siyasi aktörü olduğunu bilerek kendinden beklenen performansı ortaya koymalı…
Ve de en önemlisi hesabını 5 senelik değil, en az iki dönem başkanlık üzerine yapmalı…