Sakarya Üniversitesi Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SASGEM) online olarak ‘insan, şehir ve estetik üzerine’ konulu online konferans düzenlendi. Düzenlenen konferansa özel bir üniversitede öğretim görevlisi olan Dr. Bekir Cantemir konuk oldu. Konferansta şehirlerin insanın etkileşimi ile doğduğunu belirten Dr. Beki Cantemir, şehirlerin insanları mimarisi ve yemekleriyle karşıladığını dile getirdi. Akademik olarak bakıldığında şehirlerin farklı biçimlerde okunabileceğini söyleyen Cantemir, üretim biçimlerine, estetiğe ya da mimariye göre şehir okuma biçimlerinin olduğunu kaydetti.  

BİR ŞEHRİN ÇORBACISI OLMALI
Şehirlerin insanın etkileşimi ile doğduğunu dile getiren Dr. Bekir Cantemir, “Siz bir şehre gittiğinizde şehir sizi iki şeyi ile karşılar; birincisi mimari, ikincisi yemek. Bir şehrin sizinle bir şey paylaşıp paylaşmayacağına mimari ve yemeği ile karar verebilirsiniz. Ben Anadolu şehirlerini gezerken, eğer bir çorbacı varsa, oradaki insanlarla uyuşabileceğime karar veririm. Çünkü çorbacısı olan şehir 24 saat yaşıyordur. Biz de dışarıdan gelenler olarak insanlar bize ne sunabilir buna bakarız. Şehirde yemek yer ve hizmet alırız. Barınma, gezme, onların üretim biçimleri, ürettikleri binalar, yollar ve ilişki biçimlerine dahil oluruz. İnsanların ihtiyaçları ve kültürleri, şehirlerin yapılış biçimini ve imarını etkiler. Etkileyici olan kurallardan birisi, şehrin belirleyici olduğu mülkiyet yapısıdır. İkinci etkileyici şey, şehirdeki insanların ekonomik durumu ve bu ekonomiyi yürütme biçimidir. Üçüncüsü, bu ekonomiyle birlikte malzeme, malzeme kullanım görgüsü ve bu tekniklerdir. Bunların hepsi ile şehir imar edilirken, kendine ait tarihi de yazılmış olur” dedi. 

BİR TÜRK EVİ MODELİ VAR
Akademik olarak bakıldığında şehirlerin farklı biçimlerde okunabileceğini söyleyen Cantemir, “Akademiden şehirciliğe baktığımızda farklı şehir tanımları vardır. Üretim biçimlerine, estetiğe ya da mimariye göre şehir okuma biçimleri vardır. Türkiye’de şehir tarihi yazımı ile ilgili tarih merkezli bir şehir yazarken, genellikle eski binalar üzerinden bir kurguya gidilir. Türklerin bir şehir biçiminden ziyade dünyada bir Türk evinin olduğuna inanıyorum. İç Anadolu’da da, Doğu Anadolu’da da, Balkanlar’da da bir Türk evi modelleri var. Bu Türk evi modeli her yerde, Türkiye’nin her yerinde aynı şekilde yapılmış” diye konuştu.

ESTETİK HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRMALI
Estetiğin insanların görgü ve kültürleriyle orantılı olarak inşa edildiğini dile getiren Cantemir, “Ben Türkiye’de ekonomi ve ergonomi gözetmeyen estetik tartışmalarını şehir açısından doğru bulmuyorum. Estetik bir sopa olmamalı. Estetiğin ne olduğunu bilmeden insan ihtiyaçlarına göre şekillenmemeli. Hayatımızı güzelleştiren ve kolaylaştıran bir unsura dönüştürmek ile ilgili kafa yormamız gerekiyor. İnsan ihtiyaçlarının gözetmeyen estetiğe karşıyım. Karar vericilerin bilinçli olması ve mühendislerin bunu doğru organize etmesi gerekir ki biz ortaya daha keyifli güzel şehirler ve şehir ilişkileri ortaya çıkartalım. Ben o yüzden şehri, imarı, iskanı ve estetiği bu potada değerlendirildiğimizde daha sağlıklı karar verebileceğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu. 

Editör: Haber Merkezi