Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, TV 264’de yayınlanan “Rakım 264” programına konuk oldu. Programda Gazeteci Engin Arapoğlu’nun sorularını yanıtlayan Rektör Prof. Dr. Fatih Savaşan, Sakarya Üniversitesinde yapılan çalışmaları anlattı. Sakarya Üniversitesinin tarihi 1970 yılında kurulan Sakarya Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisine dayanan köklü bir kurum olduğunu belirten Prof. Dr. Savaşan, 1992’de Sakarya Üniversitesi adını aldığını ve bu yıldan itibaren birçok bölüm ile eğitim öğretim faaliyetine devam ettiğini aktardı.

ÖNCELİĞİMİZ KALİTELİ EĞİTİM
Üniversitelerin üç ana görevinin bulunduğunu belirten Rektör Savaşan, “Bunlardan bir tanesi eğitim. Eğitim bizim için çok önemli. Üniversitelerin odak noktaları dönem dönem farklılaşabiliyor. Eğitim, araştırma ve toplumsal hizmet fonksiyonlarından bazıları, dönemine göre ön plana çıkabiliyor. Eğitim aslında en önemli ve en belirgin fonksiyonumuz. Öğrencilerimiz hangi puan türünden hangi bölüme gelirse gelsin, bizden öncelikle alanıyla ilgili kaliteli bir eğitim bekliyor. Aileler de zaten bu yüzden gönderiyorlar. Dolayısıyla eğitimle ilgili birçok detaylı çalışma yapıyoruz. Öğrencilerin eğitimiyle ilgili laboratuvar imkânları ve ders mekânları gibi alanlarda iyileştirmeye yönelik bir takım çabalarımız var” diye konuştu.

PLAN VE PROGRAMLAR
Eğitim plan ve programlarında gelecek yıldan itibaren değişime gitmeyi planladıklarını aktaran Savaşan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sakarya’ya gelen üniversite öğrencileri, atacağımız bu adımlar ile çok daha kaliteli eğitim almaya başlayacaklar. Araştırma fonksiyonu da aslında önemli bir görev. Sakarya Üniversitesi ‘araştırma üniversitesi’ kategorisinde yer alabilecek bir altyapıya sahip. Ancak her kurumda olduğu gibi bizim kurumumuzda da zaman içerisinden bir takım tıkanıklıklar oluşmuş. Biz altı aylık bu süreçte bu tıkanıklık noktalarını tespit etme ve onları nasıl çözeceğimiz konularında kafa yoruyoruz. Öncelikle laboratuvarlarımızın imkânlarını ortaya çıkarmaya gayret ettik. Pek yakında hem dijital ortamda hem de bir takım yayınlar ile ilgili kamuoyuna ulaşmış olacağız. Başta Sakarya’daki sektörler olmak üzere Sakarya Üniversitesi’nin laboratuvar imkânlarını tüm sektörlere tanıtmak istiyoruz. Böylece bir takım işbirliği imkânları da açılmış olacak. Aynı zamanda bizim uygulama ve araştırma merkezlerimizde ön plana çıkanlar var. Merkez olarak kurulan ve daha sonra enstitüye dönüşen Ortadoğu Enstitüsü, bizim sosyal alanda odak noktalarımızdan birisi. İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma, Osmanlı Araştırmaları ve Diaspora Araştırmaları merkezlerimiz var. Biz özellikle sosyal alanda bu dört merkezimizin hem faaliyetlerinin hem de yayınlarının artmasını, Türkiye’ye bu dört alanda hizmet vermesini istiyoruz.”

ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ
Altı aylık dönemi hazırlık dönemi olarak değerlendirdiklerini ve Mart ayından itibaren somut adımların atıldığının görüleceğini belirten Rektör Savaşan, “Bizim ana hedefimiz eğitimdeki kaliteden hiçbir şekilde taviz vermeden araştırma üniversitesi haline gelebilmek. Bu imkânımızın olduğunu biliyoruz. Öğretim üyelerimiz özellikle belli alanlarda oldukça üretkenler. Sakarya, savunma üssü haline gelmeye de aday illerden birisi. Çok önemli yatırımlar oluyor. O konuda da Sakarya Üniversitesi’nin metalürji - malzeme, siber güvenlik, yerli otomobil ve savunma sanayisi ile ilgili diğer üretim alanlarında, malzeme anlamında da destek verecek bir yapıya kavuşmasını arzu ediyoruz. Enerjimizi mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuz alanlara yoğunlaşırsak, çok daha verimli çıktılar elde edebiliriz” şeklinde konuştu.

KAZANILMIŞ HAKLAR KORUNACAK
Prof. Dr. Fatih Savaşan, Arapoğlu’nun “Sakarya Üniversitesinin bölünmesinin üniversiteye belli avantajlar ve dezavantajlar doğurduğu tartışmalarını nasıl değerlendirdiği” sorusuna ise şu yanıtı verdi:  “Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi halen Esentepe Kampüsü’nde. Bir süre de öyle olmaya devam edecek. Teknoloji Fakültesi de yeni üniversitenin amiral gemisi. Olayı sadece öğrenci sayısı üzerinden tartışmak da doğru değil. Biz her şeyden önce devlet üniversitesiyiz. Bütçemizin neredeyse büyük bir bölümü devlet bütçesinden geliyor. Bizim görevimiz öncelikle belirlenen politikalara göre en doğru davranış biçimini gerçekleştirmek. Üniversite bölünmesi gündemdeyken, Sakarya Üniversitesi yönetiminde bölünmenin en iyi şekilde nasıl gerçekleşeceği, bölünmede hangi modelin esas alınacağı sanırım tartışılmıştır. Bölünme kararı alındıktan sonra artık bu bölünmeyi en iyi şekilde nasıl işletebileceğimizi, hem de yeni üniversitenin nasıl daha iyi bir başlangıç yapmasına hizmet edebileceğimizi konuşmamız gerekiyor. Sakarya Üniversitesi’nin araştırma, eğitim ve topluma hizmet fonksiyonlarını geliştirme konusunda bu bölünmeyi de fırsata dönüştürmemiz lazım. Dolayısıyla bölünmenin getirdiği bir takım imkânlar ve fırsatlar var. Ama zorluklar da var. Bunları bir paket halinde değerlendirmek lazım. Zorluklarla başlangıçta çok iyi şekilde mücadele etmek lazım. Öğrencilerin motivasyonu bundan etkileniyor. Ancak öğrencilerin şunu da bilmesi gerekiyor. Sakarya Üniversitesi girişli olan öğrenciler, isterlerse SAÜ diploması alacaklar. Eğer biz SUBÜ istiyoruz derlerse o hak da onlara veriliyor. Dolayısıyla öğrencilerin kazanılmış haklarından herhangi bir geriye dönüş olmuyor. Bölünme sonrasında ortaya çıkan laboratuvar imkânlarının ve bazı araştırma ekiplerinin kurumlar arasında dağılması gibi zorlukları aşabiliriz. Sakarya Üniversitesi olarak üzerimize düşen görev, yeni üniversitenin sağlıklı bir şekilde doğmasına yardımcı olmak. Zaten şu anda daire başkanlıkları ve bilişim altyapısı konularında gerekli katkıyı sağlıyoruz. Dolayısıyla öğrencilerimizin moralini bozması için bir neden yok. Çünkü hakları korunmuş oluyor. Yeni üniversite, belli bir süre kendi kampüs alanını tespit edinceye ve kendi binasını yapıncaya kadar, Esentepe Kampüsünde bizim bir nevi misafirimiz olacak. Belli konularda zaten iki üniversite arasında sürekli bir görüş alışverişi var. Bu konuda bir sorun yok.”

BUTİK ÜNİVERSİTELER KURULMALI
Rektör Savaşan, Sakarya’ya üçüncü bir üniversitenin kurulup kurulmayacağı konusuna ise şu yanıtı verdi:  “Türkiye’de üniversite dediğimiz zaman çok büyük yapılardan bahsediyoruz. Şu ana kadar gelen üniversite kültürü bu şekilde. Aslında butik üniversiteler olabilir. Bazı ülkelerde 8 bin adet üniversiteden bahsediliyor. Bazı üniversiteler ABD’de olduğu gibi ‘college’ tarzında oldukça küçük, butik, belli alanlara odaklanmış yapılar. Sakarya’da da özel teşebbüsün devreye girmesiyle, biraz daha ihtisaslaşmış, tabiri caizse butik üniversitelere ihtiyaç var. Bu anlamda bir üniversite olursa Sakarya, bir üniversiteyi de kaldırır, birden fazla üniversiteyi de kaldırır. Üniversite dendiğinde birbirine benzeyen bölümler yerine, bir yapbozun parçaları gibi boşluğu tamamlayacak, ama ihtisaslaşmayı da gözden kaçırmayacak yapılara ihtiyaç olabilir.

ÖĞRENCİLERE AYAK UYDURACAĞIZ
Rektör Savaşan, öğrencilerle iletişiminin nasıl olduğu ve sosyal medyayı takip edip etmediği sorusuna şöyle cevap verdi: “Ben bu konuda açık olduğumu düşünüyorum. Öğrencilerin gerek e-posta aracılığıyla, gerek sosyal medya aracılığıyla gönderdikleri hemen hemen her şeye cevap vermeye çalışıyorum. Sosyal medyada çok iyi bir kullanıcı değilim. Ama bizim kuşağa göre fena da değilim. Sosyal medyada öğrencilerle sıcak bir diyalog içinde olmak önemli. Aynı zamanda bu diyaloğun akabinde sorunları algılamaya ve sorunları çözmeye yönelik diyalog olması lazım. Yoksa bu bir süre sonra öğrencilerle değil, belli bir öğrenci grubunun katıldığı bir diyaloğa dönüşüyor. Komik yazışmalara dönüşüyor. Dozajını ayarlamaya çalışıyorum. Bir taraftan öğrenciler bana ulaşabilsin, ama diğer taraftan da diyaloglar aynı zamanda çözüm geliştirmeye, sorunları algılamaya da kapı aralasın. Gelen her mesajı ilgili arkadaşlara iletiyorum. Onlar da aynı zamanda cevaplarını bana iletiyorlar. Öğrencilere hemen dönüş yapılıyor. Birbirimizi tanımamız, tarzımızı anlamamız zaman alacak. Öğrenciler tabi yeni nesil, farklı ilgi odakları var ve onlara ayak uydurma görevi bize düşüyor. Onlar bize değil biz onlara ayak uyduracağız. Fena gitmiyor bence ama bunu öğrencilere sormak lazım.”

SOSYALLEŞEBİLECEKLERİ ORTAM
Prof. Dr. Savaşan, Sakarya’daki yurt ve barınma olanakları konusunda ise şunları söyledi:  “Kredi ve Yurtlar Kurumunun (KYK) yaklaşık 12 bin kurulu kapasitesi var. Bunların 9 bine yakını Sakarya merkezde. Özel yurtlar, kamu yararına çalışan dernekler statüsünde olan kurumlarımızın yurtları var. Dolayısıyla kurulu kapasite kötü değil. KYK’nın gelecek yıldan itibaren 5 bin ilave yatak kapasitesi oluşturma çabası da var. Apartlar konusu çok tartışılıyor. Apartların özellikle öğrencilerin sosyalleşmesi konusunda elverişsiz olduğu biliniyor. Bu yüzden öğrencilere mümkün olduğunca yurtları tercih etmelerini tavsiye ediyoruz. Apartların yaygınlaşması Sakarya’ya özel değil aslında, Türkiye’nin her yerinde var. Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki ülkelerde gelirin sosyal hayata bir takım etkileri oluyor. Aileler maliyeti düşünerek apartları tercih edebiliyor. Dolayısıyla sosyal yaşantı değişiyor, bireyselleşme artıyor. Aileler de gelip arada ziyaret edip beraber kalma arzusundalar. Apartlaşmanın birçok yönü var, bu yurt azlığından değil, tek neden bu değil. Bizim öğrencilere ve velilere tavsiyemiz, dört yıllarını daha iyi değerlendirebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ortamları tercih etmeleri. Derslerinin dışında da bir takım konferanslar, seminerler, birçok etkinlikler düzenleniyor. İyi bir öğrenci dört yılını iyi organize ettiği zaman hem iyi bir eğitim almış oluyor, bunu yanında ekstra donanımlar da kazanmış oluyor. Sanatsal ve kültürel anlamda imkânları nerede buluyor? Yurtlarda buluyor. Bizim tavsiyemiz bu, ama dediğim gibi kararı verecek olan onlar.”

ULUSLARARASI ÖĞRENCİLERİMİZ BİZİM İÇİN AVANTAJ
Sakarya Üniversitesinde 60’tan fazla ülkeden yaklaşık 3 bin 800 uluslararası öğrenci bulunduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Fatih Savaşan, uluslararası öğrencilerin hem ülke hem de Sakarya için bir zenginlik olduğunu ifade etti. Rektör Savaşan, “Örneğin herhangi Sakaryalı bir ailenin küçük çocuğunun günlük yaşamında Afrika kökenli, Malezyalı ya da Endonezyalı öğrenciyle karşılaşması o çocuğun zihninde önemli bir etki oluşturacaktır. Misafir öğrencilerin faydası bundan ibaret de değil. Misafir öğrencilerimiz birçok etkinlik düzenliyorlar. Aralarında çok başarılı olanlar fakülte ve bölümlerinde dereceye giriyorlar. MÜSİAD “Genç Ticaret Köprüsü” diye bir proje başlattı. Şu anda 20 civarında yabancı öğrenci, ihracat ve ithalat için şirketlere hizmet veriyor. Bu çok önemli bir şey. Çünkü daha önce Fransız sömürgesi olan bir Afrika ülkesinden gelen öğrenci, ana dili hem Arapça hem Fransızca olduğu için o ülkedeki piyasaya ulaşabiliyor. Daha hızlı bir şekilde tarama yapabiliyor. Oranın ticaretine, kültürüne daha yatkın. Şirketlerimiz o birikimi fazla masraf yapmadan buradan kullanmış oluyorlar. Çok önemli bir avantaj. Yine Uluslararası Ticaret bölümümüzde İŞKUR ve SATSO ile yapılan “Uluslararası Pazar Elçileri” projesi çok iyi yürüyor. SATSO memnun, öğrencilerimiz memnun. Hem Türk hem yabancı öğrenciler şirketlerde kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili ekstra eğitim alarak şirketlere hizmet verebiliyorlar” diye konuştu.   Türkiye’de üniversite tercihinde lokasyonun önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Savaşan, “Üniversite diyelim ki İstanbul’da ise avantaj oluyor. Sakarya’da bu lokasyon avantajını kullanan illerden birisi. Sakarya Üniversitesi de bu anlamda şanslı. Ancak bizim çok iyi bölümlerimiz bile hak ettiği ilgiyi öğrencilerden görmüyor. Çünkü öğrenci ilk önce İstanbul’u tercih ediyor. Ancak biz biraz daha gayret etmeliyiz. Uluslararası İlişkiler Ofisimizi yeniden yapılandırdık. Türkiye’de ilk yüze girecek yabancı öğrencileri Sakarya Üniversitesine kazandıracağız ve onları lisanstan itibaren yüksek lisans ve doktorada da araştırma süreçlerine dâhil edeceğiz. Yani aslında bize gelse daha iyi eğitim alacak iyi araştırma yapabilecek öğrenci, Türkiye’deki bu üniversite seçimindeki genel sıkıntıdan dolayı İstanbul’u tercih ediyor. Onu bizim buraya getirme ihtimalimiz yok. Ama aynı vasıfta Afrikalı bir öğrenciyi buraya getirme imkânımız var. O yüzden belki bu dört yıllık süreç içerisinde Sakarya Üniversitesine bu kalitede elli öğrenciyi bile getirip onları burada tutsak ve araştırma süreçlerine dâhil etsek, hem Türkiye için hem de üniversitemiz ve Sakarya için önemli bir açılım olacaktır. Daha nitelikli uluslararası öğrencileri ülkemize de Sakarya’ya da kazandıracağız” diye konuştu.

ÜNİVERSİTE VE ŞEHİR BİRBİRİNİ KEŞFETMELİ
Rektör Savaşan, Sakarya şehrinin Üniversite ile yeterince buluşamadığı eleştirileri konusunda ise şunları söyledi:  “Öğrencilerin ekonomiye katkısını özellikle üniversiteye yakın olan yerlerden başlamak üzere herkes hissediyor. Ancak hem Sakarya Üniversitesi’nden şehrin, hem de Sakarya Üniversitesi’nin şehirden faydalanmasının yeni yöntemlerini bulmak durumundayız. Özellikle sanayi Sakarya Üniversitesi’ni keşfetmeli. Biz de sektörleri, sanayiyi keşfetmek durumundayız. Bunun çok güzel açılımları yapılıyor şu anda. Mesela Teknoloji Transfer Ofisi bünyesinde beş modülümüzden birisi, sektörlerle daha fazla işbirliği halindeydi. Biz şimdi bir modülü daha sanayinin içine çekiyoruz. Sakarya Üniversitesi’nde önemli bir araştırma potansiyeli var. Çok güzel laboratuvarlar var. Bunlar tam da Sakarya Üniversitesi’nin üstün olduğu alanlarda sektörlere de hizmet verebilecek yerler. Şimdi tek sorun, birbirimizi keşfetmemiz. Bu keşif de yapılıyor. Örneğin SATSO ile birlikte doku kültürü laboratuvarı kuruldu.  Ayrıca yine SATSO ile birlikte kanatlı hayvancılık sektörüne hizmet edecek bir test laboratuvarı kurma çabamız var. Dolayısıyla bizim üniversitedeki bilgi birikimini ticarileştirebilmemiz, sektörün hizmetine sunabilmemiz lazım. Kafamızdaki bariyerleri kaldırmamız lazım. Akademisyenlerimiz ile sanayicilerimizin birbirlerini tanıması lazım. Herhangi bir kuruluşta çalışan bir mühendis, projeyle gelip bizde lisansüstü çalışmalar yapabilecek. Böylece kişi, hem lisansüstü eğitimini alırken aynı zamanda kendi sektöründeki bir soruna da çözüm bulmuş olacak. Hocalarımızın birikiminden, laboratuvar imkânlarından faydalanmış olacak. Savunma sanayine bilim adamı yetiştirmek için protokoller var. Savunma sanayi şirketleriyle görüşüldü, çok somut, güzel sonuçlar alındı. Dolayısıyla Sakarya Üniversitesi Sakarya’yı, Sakarya da Sakarya Üniversitesi’ni keşfetmeli. Bir keşif süreci yaşıyoruz şu anda, çok olumlu adımlar var. İnşallah bunlar katlanarak büyüyecektir.”

Editör: Haber Merkezi