Tarafsız ve Özgür Basın

Gazetecilik ahlakını bozmayan, kamuoyunu aydınlatmakta basın ahlak ve etiğine sahip, iftira, yalan, saldırı dilinden uzak, insaf ve insana saygıyı içinde barındıran ve her ne şart altında olursa olsun sonuna kadar etik değerlere sahip ve sadakatli duran basına özgür basın denir.

Barışı egemen kılan, şiddete destek olmaktan kaçınan ve toplumsal buluşmayı, kucaklaşmayı, kamplaşmayı tetikleyen davranışlarda uzak duran, özgür basının bireyidir.

Gazetecilik; kamuoyunu bilgilendirme, güncel gelişmeleri hızlı bir şekilde kamuoyuna ulaştırma işidir.

Önemli misyon yüklenmektedir, kutsal bir görev yapmaktadırlar.

Ve demokrasinin en önemli ve vazgeçilmez ayağıdır.

Demokrasinin esası kuvvetler ayrılığı ilkesidir.

Yasama Kuvveti,

Yargı kuvveti,

Yürütme kuvveti, çağdaş toplum yapısında bu üç ana kuvvete, dördüncü kuvvet eklenmiştir. O da “ basın-medya” dır.

Yani basın dördüncü kuvvettir.

Yaptığınız haber ve yazdığınız makale kamuoyunun vicdanı, denetimi ve aydınlatma platformu olduğu gerçeğini biran bile unutmamalı, bu bilinçten ayrılmamalı.

Mesleğin önemini anlatmaya bana ayrılan bölüm yeterli olmayacaktır, onun için burada kesip asıl konuya geçiş yapayım.

Geçtiğimiz günlerde isminin önünde akademik kariyerini belirten bol yıldızlı bir köşe yazarı,  özgür basın,  gazetecilik ahlakı ve kamu vicdanı, etik kural, toplumsal barışı hiçe sayarak aksine kutuplaşmayı tetikleyen, iç huzuru bozacak hiçbir değer yargısına uygun düşmeyen hakaret içerikli bir yazı kaleme almış.

“ Türk milletinin başına gelmiş en büyük musibet CHP’dir. “

“ Bunlar elbette olacaklar. Onlara oy veren sözde Müslümanları kınıyorum, kınıyorum, kınıyorum …”

“Kansızlar partisi… partide adam olsa onu kapının önüne koyar. Bunların hepsi kötü niyetli samimiyetsiz varlıklar. Tek samimi oldukları konu, Türk ve İslam Düşmanlığıdır.”

“ Bu ülkeye düşman olarak CHP ve onun kokoşları ile nonoşları ve sarhoşları ile din kaçkınları, gâvur artıklarından müteşekkil olan CHP camiasından başka düşman aramaya gerek yok, bunlar yeterler…”

Her cümlesi hakaret içeren, ahlak, etik değer içermeyen gazetecilik ilkeleri ile bağdaşmayan asla bilgi verme maksadı taşımayan tek maksadının hakaret ve biriktirdiği kini kusmaktan öte gitmeyen bir anlayışın tezahürü….

Hakaret etmek acizlikten öte bir şey değildir.

Eleştirmek için edep gerek….

Ve maalesef eğitim kurumları içerisinde yer tutmuş, akademik kariyer edinmiş ve gazetecilik mesleği içerisinde pozisyon almış bir isim.

Şehrin de Sakarya Üniversitesinin değerini düşürüyorlar.

Edep ve seviyeden yoksun, kindar ve Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar verecek kadar düşmanca bir dil. Hizmet etmeye, yaranmaya çalıştığı camiada da karşılık bulamayacak kadar içi boş ve edepten uzak bir tutum sergilemiş.

Taraf olmak gözünü kör etmiş.  

Aydın insan; çevre ve toplumsal olaylara karşı hassasiyet sergileyen, sorumluluğunu üstlendiği toplumda insan haklarına saygılı, savunuculuk rolünü yerine getirir.

Aydın insan; söylediklerinin sorumluluğunu taşıyan, bağnazca takılıp kalmadan, objektif değerlendirme yapan, ahlaki değerlere bağlı kalarak sonuca ulaşandır.

Aydın insan; Ahlak ve vicdan sahibidir, birleştiricidir, evrensel ve bilimsel düşünen, düşünce üreten ve kan davası yürütmeyendir.

Aydın olmak akademik kariyer sahibi olmakla izah edilemez, her okur-yazar aydın değil tezini de doğrulamaya örnek teşkil eden davranış sergiledi.

Yukarıda ki hakaret dilini kullanan ve kan davası niteliğinde davranış sergileyen, ne aydın kişiliktir ne de saygın meslek olan gazetecilik ahlakı ile bağdaşan bir mensuptur.

“ İslam dini, barış ve kardeşlik dinidir. “ Bizlere düşen İslam adını kullanarak insanlık dışı davranışlardan kaçınmaktır.

Edepten yoksun olanı toplum vicdanına teslim etmek ve o alana mahkûm etmektir, bize düşen.

Sakarya Üniversitesi rektörlük ve yönetim kademesinin tutumu ne olacak, izleyip görmek.

Daha fazlasına hak etmeyecek kadar değersiz.

Dörtnala gelip uzak Asya’dan

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan,

Bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,

Ve cehennem, bu cennet bizim…

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

Yok, edin insanın insana kulluğunu,

Bu davet bizim…

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine

Bu hasret bizim…

 NAZIM HİKMET