Yaptığınız işe inanmak ve her anında bu inancı taşımak enerjiyi çevrenize yaymak. Ecevit Keleş’te bunları fazlası ile gördüm. Hafta sonu ortak davetli olduğumuz düğünlere birlikte gittik.
Adapazarı merkezinde başlayan düğün turumuz, Akyazı ve ardından Sapanca’da son buldu. Yol boyunca Ecevit’i dinledim ne yaptığı ne yapmak istediğini uzun uzun anlattı. İl başkanlığı görevinden Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için ayrılışını ve o günlerden beri yaptığı ziyaretleri, edindiği bilgileri büyük bir keyif içerisinde aktardı.
Ecevit bu işe inanmış ve herkesinde inanmasını istiyor; anlattıklarını ve yaşadıklarını dinleyince insan kendini neden olmasın demeden alamıyor. Siyaset ve seçimi almak, bunu da malzemesi insan olduğu için her sonuca varmak çokta zor değil.
Bugüne kadar birçok köy ziyaretinde bulunmuş, sayısını hatırlayamadığı kadar insanla yüz yüze temasta bulunmuş. Seçim dönemine kadar Sakarya’da bulunan tüm köylere üç kez ziyarette bulunacağını ve tek tek her kapıyı çalacağını söyledi.
Ecevit’i dinlerken, sözlerinde ki kararlılık ve gözlerinde taşıdığı inancı görünce etkilenmedim dersem haksızlık yapmış olurum.
Güne sabahın ilk ışıklarıyla başladığını ve gecenin geç saatlerine kadar ziyaretlere aralıksız devam ettiğini anlatırken, araç içerisinde ve kırmızı ışıkta bekler bir halde idik, o esnada yan araçta bizi dinleyen dolmuş şoförü konuşmaya dahil oldu daha çok çalışmalısınız size güveniyoruz diye bir söz sarf etti.
Gördüğüm bu manzara ve düğün turlarımızda her masayı ayrı ayrı ziyaret etmesi, diyalog kurması, gördüğü ilgi beni de heyecanlandırdı galiba Ecevit doğru söylüyor, inanmak güvenmek lazım diye içimden geçirdim.
Her şeyden önce inanılmaz bir enerjiye sahip, gece geç bir saatte turumuz bitti ama Ecevit hala bir şeyleri yapmayı ziyaretlerde bulunmaya devam etmek gerektiğinin altını çizerek yanımdan ayrıldı. Benim için son derece yorucu seyahatti, bir sonrası dinlenmek olmalı idi.
İnanmak demek ki böyle bir şey, inanıyor iseniz demek ki yorulmuyorsunuz da. Ecevit’te gördüklerimin karşılığı tam da bu!
Ecevit üzerine düşeni fazlası ile yerine getiriyor ve zamanı doğru değerlendiriyor. Önceliğinin Genel Merkez olmadığını, alanda çalışılması gerektiğini, zamanı gelince Genel Merkez nasılsa değerlendirir ve aday olurum diyor.
Onun içinde alandayım, geziyor ziyaretlerde bulunuyorum, yüz binlerce broşür bastırmış her eve bu yolla ulaşıp kendini anlatmaya çalışıyor.
Seçimlerin Mart ayında yapılacağını düşünür isek çalışmanın devamı için hayli bir zaman var demek. Ecevit bu tempo ile iddia ettiği gibi her köye, her seçim bölgesine en az üç kez ulaşmış olur. Kamuoyuna servis edilen anketler ve sonuçları ile ilgilenmiyor. 1989 ve 1994 yerel seçimleri de böyle idi, anketlerin paylaştıkları ile yerel seçim sonuçları farklı çıktı, işte bu seçimde öyle olacak diye son derece iddialı bir havası var.
Ecevit inanmış bundan sonrası birlikte çalıştıkları arkadaşlarına kalmış. Seçimi almanın yolu oy almaktan dolayısıyla insandan geçiyor ise neden olmasın!

[email protected]