CHP’de dünden bugüne söylenegelen bir söz vardır; “Onlara düşman ya da daha hafif deyimle rakip gerekmez, zira içlerindeki dostları yeter de artar.”

Ana muhalefet partisi olma özelliğini yıllardır kimselere kaptırmayan CHP’de dönem dönem önemli isimler çıkar ortaya yeni bir renk ve yeni bir heyecanla…

Onlardan biriydi Ecevit Keleş

Yaklaşık 15 yıldır partisi adına içte ve dışta verdiği olağanüstü mücadele ve tükettiği maddi-manevi güce rağmen, ne yapıp ettiyse bir türlü arzuladığı hedefe varmamıştı...

Bu yaman politikacının seçim dönemlerindeki performansı, hala dillerdedir...

“CHP’ye farklı bir soluk getiren, gayretleri ile çıktığı yolda geri adım atmayıp yola devam kararı verdiği yıllarda dahi mücadele azmini yitirmeyen Ecevit Keleş’in, partisi adına alkışlanacak tavrı, ne yazık ki CHP’nin geleneksel vefa duyguları ile bağdaşmayan bir anlayış olarak kaldı geride” görüşü, öyle kolay unutulur olmasa gerek…

O aday olsun-olmasın bu davaya inanmış renkli bir CHP’li olarak hatırlanıyor hala siyaset günlüğünde…

“Yeniden bu zorlu maratona dahil edilecek bir yaklaşım sergilense, partisine hizmete döner” görüşünü savununlar olduğu bilinir...

Zira küstürülmeyi hak etmeyen “sözde değil, özde bir CHP’li” olarak bilinir…

Öte yandan il başkanlığında sergilediği olumlu ve ılımlı hava ile teşkilatın güvenini kazanmaya başlayan ve partinin ağır topu Milletvekili Engin Özkoç’un desteğini alan Ayça Taşkent’i, il başkanlığına aday olan Erdoğan Isır’ın sollayıp il başkanı olması zor görünüyor…

İlçe seçim sonuçlarına bakınca, işin görünen görünmeyen yüzü çıkar ortaya…

Bu defa birbirlerine rakipmiş gibi ağır yüklenmeler yerine, yumuşak bir dil ve üslup kullandıkları belli olan “iki kutuplu seçimden, sürpriz bir sonuç çıkar mı?” sorusuna seçime sayılı günler kala, ne yazık ki net bir cevap vermek zor…

O nedenle Taşkent’in karşısına çıkan Erdoğan Isır’ın “dişlerinin keskin olduğu” görüşü giderek daha zayıf bir hal alıyor…

Kim kazanırsa kazansın, kazanan CHP, ilimiz ve ülkemiz olsun…