Av. Faruk Keleştimur girişimi ile Anadolu'dan 100'ü aşkın duyarlı avukat  bir araya gelerek, D.Türkistan'daki soydaş ve dindaşlarımızın uğradığı çağın en büyük Çin mezalimini dile getiren bir yazı hazırlayıp, müşterek imzalarıyla, BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ'ne şikayet/müracaat edecekler.

              Genç avukat Faruk bey kardeşimizle sosyal basından yaptığımız son görüşmede, dilekçenin hazır ve İngilizce’ye çevirme aşamasında olduğunu belirtmişti.

             Duyarlı, yerli ve milli çizgide olan bu hukuk adamlarımızı tebrik ediyor, tüm avukatlarımızın bu soylu kervana katılacaklarına inanıyor, Çin barbarlığını, mezalimini, şeytanlığını şiddetle, nefretle ve lanetle kınıyor, başta Türkiye olmak üzere, Türk Dünyası, Müslüman dünya ve tüm insanlığı bu vahşete karşı durmaya çağırıyoruz.

                           ŞİMDİ DE MASKE KİRLİLİĞİ

             Parasız, pulsuz, kaynaksız, kıredisiz, finanssız, projesiz, yatırımsız, emeksiz ve zahmetsiz çözebileceğimiz  bir sorun olan ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ bir türlü çözemiyoruz. Üstelik emperyalist ve ziyonist bir küresel baskı da yok. Her günahı yüklediğimiz muhalefetin de bir engeli yok! Dahası, inanç, kültür ve medeniyetimiz de, tarihimizde de var. Temizliği Avrupa’ya öğreten bir milletin torunlarıyız.

             Çevreye çöp atma, tükürme, dere, göl ve denizlere katı ve sıvı atıkları boca etme, havayı, suyu, toprağı kirletme, gürültü, imar, tabela kirliliği  şeklinde tezahür eden bu iflah olmaz hastalığımız,

             Şimdi de “MASKELERLE” kendini göstermekte, her tarafta gözümüze ilişmektedir,

             ÇÖZÜM; Temizlemek değil, KİRLETMEMEK, KİRLETTİRMEMEKTİR.

              Bunun için de, eğitim, sürekli eğitim, yaygın eğitim, uyarı/ikaz, takip, murakabe ve MÜEYYİDE/CEZA gereklidir.. Kent sakinleri olarak her birimiz çevreden sorumluyuz. Kurum olarak ta belediyeler resmi sorumluluk merciidir.

                          GECİKEN ORHANGAZİ CAMİİ ONARIMI

              Tarihi Orhangazi camiinin onarımı başlayalı, sanırım bir yıl oldu veya aşmış olmalı. Hala bitirilemedi.

              En fazla üç, hadi altı ayda  bitirilebilir bir iş olan onarım işinin, bu kadar uzun sürmesi anlaşılır ve kabul edilebilir değildir.

               Sakarya kent merkezinin tam ortasında, nüfus, ticaret ve yaya tırafiğinin en yoğun olduğu bir yerde, bir yıldır kapalı.

               İbadet mahrumiyeti yanında, merkezi bir yerde aylardır moloz yığınları içinde bırakılması, hem fiili, hem de görsel çevre kirliliğine, olumsuz kent estetiğine  sebebiyet vermekte, Sakarya’ya gelecek dahili ve harici gezginler açısından fevkalade sorunlu durmaktadır.

               Halkımızın, memnuniyetsizliğini ilgililere ulaştırmama ve tepki koymama alışkanlığı yanında, kent seçilmiş ve atanmış hizmetkarlarının da bundan sorumlu olduğu aşikardır.

                           ÇARK MESİRE

             Geçmişte, henüz inşaatı başlamadan da bu gazete de dile getirmiş, Çark Mesire’nin, tarihi hüviyetine uygun olarak ayrı düzenlenmesini, isminin yaşatılmasını ifade etmiştim.    Yani Millet Bahçesi ile birleştirmek yerine, yan yana durmalı ve bu tarihi mesire yeri, aslına uygun olarak onarılıp, “Çark Mesire” olarak kalmalıydı.

              Olan oldu ve bu güne geldiğimizde, maalesef aslına uygun düzenlemeden uzak, çok suni bir malzeme ile tarihi kimliği zedelenmiştir.

              “Taş kapısı” ve “Tarihi çark” da olmasa, tanınamayacak hale gelmiştir.

               Bu aşamadan sonra yapılması gereken; İsmini yaşatmak, taş kapı alnına “ÇARK MESİRE” yazmak, “TARİHİ SU ÇARKINI” da bir an önce aslına uygun onarıp, hem çark mesireye, hem de Tarihi Çark’a, uygun yerlerine, tarihi bilgileri ve  geçmişi özetleyen tarihi eser levhası takılmalı, Sakarya kent merkezi, kıt olan tarihi eser yönünden zenginleştirilmeli, bu eserler geleceğe taşınmalıdır.

                                   MİLLET BAHÇESİ İÇİN ÖNERİLER

             Bendeniz; Sakarya eski sıtadının, daha uzun yıllar ihtiyacı karşılayacağı, hususen süper lige çıkana kadar tümüyle yeterli olacağı, ülke genelinde üretim ve istihdama katkısı olmayan bu kadar lüks sıtadlar yapılmasının israf ve lüks olduğunu düşünmekteyim.

              Ama yapıldı ve yeri de iyi ki yeşil olarak, Millet Bahçesi olarak kaldı. Beton yığınına da dönüştürülebilirdi ki, buna şükrediyoruz.

              Açılış günü akşam üzeri gezip, ömrünü birçok mücadele alanından ikisi olan  belediye hizmetkarlığına ve  çevre mücadelesine vermiş bir insan olarak inceledim. Güzel bir bahçe olmuş. Daha da zenginleştirilebilir, daha yeşil olabilirdi. Öneriler:

             Ortada ki geniş çim alana, yetişkin ve taç alanı geniş ağaçlar serpiştirilmeli, tiribün oturakları, en üstten başlayarak 2/3 ü ahşapla kaplanmalı, soğuk beton oturumundan kurtarılmalı, çevre yollar ve diğer eksikler hızla tamamlanmalı, tiribün parçasına tarihi levha koyularak, eski sıtadın yapılışından bu güne, Sakaryasıpor’un geçmişi de yer alacak şekilde bilgiler yazılmalı, uygun yerlere, eski sıtad ve Sakaryasıpor resimleri de yerleştirilmelidir. Veya, m.bahçesinin uygun bir yerine, sıtad ve sakaryasıpor için bir müze yapılmaldır. HEPSİNDEN MÜHİMİ; BÜTÜN PARK VE YEŞİLANLARLA BERABER MİLLET BAHÇESİ VE ÇARK MESİRE’NİN TEMİZ, TERTEMİZ TUTULMASI, TUTULABİLMESİDİR!

                                   KALDIRIM KİRLETME

             Kent yaşamının kuralları vardır ve herkes bu kurallara uymak zorundadır. Bunun takibi de ilgili kurumlarındır.

             Sorun şu: Adam evini, işyerini veya apartmanını onaracak veya boyayacak. Önündeki kaldırıma/yaya yoluna iskele kurup çalışmaya başlıyor. Buraya kadar sorun yok. Sorun, kaldırımın üzerine bir şey sermeden çalışarak, daha yeni ve pahalı taşlarla, kaliteli baskı betonla veya parke ile döşenmiş kaldırıma boya, harç ve benzeri şeyleri dökerek kirletiyor. Kirletmekle kalmıyor, bunlar kaldırıma yapışarak, ilelebet orada kalıyor, güzelim yaya yolu alacalı bulacalı, lekeli pis bir hal alıyor.

                Vatandaş bunu yapmamalı, belediyeler asla izin vermemelidir. ÇÖZÜM; Temizlemek değil, KİRLETMEMEK, KİRLETTİRMEMEKTİR.