Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Zaman bereketsiz olur ve kısalır, amel noksan olur, kalplere cimrilik atılır, herc çoğalır.” “Herc nedir?” diye sordular. “öldürme, öldürme” diye cevap verdi.

Enes b. Malik der ki: Hz. Peygamber’e on sene hizmet ettim. Bana bir kere bile “öf”, “niye yaptın?” ya da “yapsaydın ya” demedi.

Kirmânî bu hadisi şerh ederken şair Farazdak’ın çok güzel bir şiirini kullanır:

Kelime-i Şehadeti dışında asla (لا) “hayır” demedi

Şehadet olmasaydı ağızdan (لا) “hayır” çıkmazdı

Ebu Sa’id el-Hudrî der ki: “Hz. Peygamber örtüsü içindeki bakire kızdan daha hayâlı idi.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Mü’min bir delikten iki kere ısırılıp sokulmaz.”

Bu hadisin söylenmesine gerekçe olan olay (sebeb-i vürud) şöyledir: Bedir savaşında esir alınanlar arasında bulunan şair Ebû Azze, yoksul bir adam olduğunu; dolayısıyla fidye veremeyeceğini, serbest bırakıldığı takdirde asla bir daha Müslümanlara karşı savaşmayacağını söyledi. Serbest bırakılınca bir de Allah Rasûlü’nü metheden kaside söyledi. Ertesi yıl müşrikler Uhud savaşı için hazırlanırken, önce söz verdiği için bu savaşa katılmayacağını söylese de kendisine vaad edilenlere dayanamayarak savaşa katıldı, hatta şiirleriyle teşvik etti. Ne var ki Uhud savaşı sonrasında yine esir alındı. Huzura getirildiğinde bağışlanması için aynı şekilde dil dökse de, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Mü’min bir delikten iki kere ısırılıp sokulmaz” buyurarak boynunun vurulmasını emretti.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe îmân eden kimse konuğuna ikram etsin. Konuğun ödülü bir gün, bir gece ikram edilmesidir. Konukluk üç gündür. Üç günden sonra yapılan ikram ise sadakadır. Konuğun ev sahibinin yanında, onu sıkıntıya sokacak kadar kalması helâl olmaz.”

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ki verdiği sözde durmayan, cayan vefasız kişi için kıyamet gününde bir sancak dikilir de ‘Bu filân oğlu filânın sözünde durmamasıdır!’ denilir” buyurmuştur.

Hz. Ali: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Sa’d b. Ebû Vakkas’tan başka hiçbir kişi için babasını, anasını feda etme ifadesini işitmedim. Ben, zannediyorum bu sözlerini yalnızca Uhud günü işittim: “(Ey Sa’d!) At, babam-anam sana feda olsun!” buyuruyordu, demiştir.