Önce şunu anlamalıyız…
Türkler derken kurda, kuşa, puta tapan bir atayı kastetmiyorum...
İslam’ın izzetini,davasını,bayraktarlığını yapan,72 milletiaynı davada Anadolu’da bir araya getirmiş sadık, ehil, ihlaslı topluluğa işaret ediyorum...

Bir olarak Bir’e inanan ve o mücadele için kılıç sallayan milletlerin topyekûn ismidir Türk…

Bunun içine Lazı, Çerkezi, Manavı, Gürcüsü, Kürdü, Abazası, Arap’ı; hepsini sayabilirsiniz...

Kürdü ayrıca anlatmamız ayrılığından değil, bu topraklar üzerinde yapılma istenen ameliyatlardaoynadığı rolün büyüklüğündendir…

Büyük İsrail dediğimiz projenin bitirilememesinin en büyük nedeni projenin son kısmındaki yerlerin ülkemizde olması ve o yerlerin ekseriyetinde Kürtlerin yaşamasıdır…

Proje bitirilememiştir çünkü Kürtleri her türlü tuzağa çekmeye kalkmalarına rağmen kader onların dedeleri ile Anadolu’nun dedelerinin omuz omuza verdiği mücadeleyi hep göz önüne koymuştur...

Bediüzzaman’ın“Türk’ün aklı ve Kürdün gücü ile inşallah…”diye başladığı ve söze “İttihad-ı İslam’ın gerçekleşmesi için en büyük birliktelik” diye devam ettiği hakikat,Kürdün Türk’e biati değildir elbette…

Bu sözler İslam ittihadı için herkesin kabiliyetini ortaya koymasıve birbirlerine destek olması manasını taşır…

İlla ki bir biat gözü ile bakacaksak olaya, Müslümanın Müslümana biatinden başka da bir şey değildir…

İşte Kürdü ayrı yazmamızın nedeni Araplar’ı bu topraklardan yıllarca uzak tutup düşman belletenlerin, Türki devletler ile aramıza nifak sokarak ata bağlarından ayırmaların ve son halka olarak Kürtleri kullanarak ülkeyi İsrail hedefine ulaştırmanın en büyük aktörü oldukları içindir...

Kürtlerin eşkıyaya artık yeter diyerek son referandumla hükümete verdikleri açık ara destek, vatandaşlıktan öte dedelerinin yıllarca neden mücadele ettiğinin debilincinde olduklarının delilidir…
Öyle ya Alpaslan Anadolu kapısını açarken yanında hatırı sayılır Kürt boyları vardı...

Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail zaferinde de Kürtler İdris-i Bitlisi’nin biati ile davalarının ortak olduğunu ilan etmişlerdi...

Selahaddin Eyyubi’nin Kürtlüğü İslam zaferine hiçbir zaman gölge etmemiştir...

Her daim Kürdün gücü Osmanlının hep yanında olmuştu…

Birçok kurtuluş mücadelesi kongresinde Kürt aşiretler güçlerini hiçbir zaman devletten esirgememişlerdi...


Yıllar sonra dedelerini hatırlayan Türkler ve Kürtlerin işte bu ittifakı derin dünyanın uykusunu bir kez daha kaçırmış oldu...

Referandumdaki yüksek destek bu topraklarda iki gücün ayrılmaz bir ittifakla dedelerine yakışır bir şekilde devam ettiğinin bir ilanıdır…

Bütün dünya bir araya gelse bozulamayacak bir birlikteliği ateşlediler ve bu birliktelik hükümetin vatandaştan öte Yaratandan ötürü muhabbeti ve bu muhabbetin samimiyetine inanmış Kürt halkının yeni birlikteliğidir...

Ve yıllar sonra belki de son defa iki kavim İslamiyet’in izzetini muhafaza için bir araya gelmiş, tek yumruk olarak her daim meydanlarda olacaklarını ilan etmiştir...

İnşaAllah dedelerinin başladığı bu dünya düzenini tekrar kuracaklar…

Kimsenin hiçbir ferdi ikinci sınıf vatandaş gibi görmek yahut topyekûn hain ilan etmesinin haddi olmadığını da yeteri kadar milletçe test etmişizdir…

Şimdi zafer dedeleri gibi inananların olacaktır...