Düğün bir anlamıyla evlenme, davet, eğlenme, ikram ve diğer anlamıyla hayra şahitlik etmektir. Düğün merasimlerinin kişinin dini yaşayışını ve aklını gösterme gibi bir özelliği vardır. Örf ve adetlere göre değişiklik gösterir. Evliliklerin kutsal yönü olduğu gibi muamelatla da ilişkisi vardır. Çok yönlü bir ilişkinin ağını teşkil eder. Adına ister nikâh deyin, ister düğün merasimi şahitlerin olması elzem ve kaçınılmazdır.

Günümüz insanı “tekâsur” denen “çokluk yarışına” düğünleri de ilave etmiştir. Tarih boyu günlerce süren düğün hikâyeleri okunmaktadır. Günümüz düğünlerinin sosyoloji ve dini yönü araştırılmaya değer hususlardandır. Bunlardan biri de düğün davetiyesi dağıtımıdır. Düğünler dost meclislerinden daha çok kalabalık oluşturma ve güç gösterme yarışına girmiştir. Nikâhı kıyacak reisten, şahit olacak siyasetçiye kadar geniş bir katılım ve hediye beklentisi ödeme dengesinin de başvuru aracı olmaktadır. Maalesef zarif, nezakete uygun ve yormayan düğünler azalmıştır. Hatta düğün şahitleri siyasiler ise onlarca insanın kürsüde boy göstermesi seçim mitingine dönüşmektedir. Nikâhı illâ başkan kıyacak beklentisi herkesi hoşlansalar da yormaktadır. Tören esnasındaki yapmacık ve içeriksiz konuşmalar ise ayrı bir yük oluşturmaktadır. Merkez Camilerin Cuma cemaatinden daha çok insana davetiye vererek beklenti ve hazırlık, sadece güçlülerin dengesine göre gelişmektedir. Makamınız varsa her hafta onlarca davetiye gelirken, gücünüzü kaybettiğinizde çağıracağınız ve gelecek sayısı azalmaktadır. Evlenenler sanki gençler değil, makam, güç ve çokluk hırsının kurbanlarıdır. Zarf ve tabak sayısıyla ödeme dengeleri açık verdiğinde gizli bir nedamet ve hayal kırıklığı oluşmaktadır.

Eğer bir siyasinin düğünü veya siyasi bir kişi katılacaksa devletin tüm imkân ve kadroları yollara saçılmaktadır. Bu ise israf, zaman ve imkânları saçıp savurmak değil midir? Mahremiyet ve eğlence konusu ayrı bir durumdur. Tabii ki cenaze gibi de düğün olsun demek istemiyorum. Düğün neşe ve tebessümü oluşturmalı fakat yığınla insanı sadece kapıdan hoş geldin deyip, kapıdan uğurlama yarışı olmamalıdır.

Nasıl kazancın zekatı %2.5 veya öşürde ki gibi % 10- 20 ise düğün de dostların azını temsil etmelidir. Bin kişi davet yerine kolaylığı sağlayan az sayıda öz ve has dost yeterlidir. Çağrılamayan da darılmamalıdır. Düğün ailece görüşen insanların tebrikleşmesidir. Aylarca ve yıllarca birbirini aramayanların davetiye göndermesi (ki şimdi on line oldu) doğru ve şık bir davranış değildir. Ben cenazeler de davetiye dağıtan cenaze sahibi aileye ve katılımcılara rastladım. Gönlünüzde sevgisi olan ve yormayacağınız insanları çağırınız. Sizde yorulmayınız. Düğün gelir gider hesabı da değildir. Güçlünün zenginlik kaynağı da olmamalıdır. Biz ülkemizde zenginliğinin kaynağının düğün hediyeleri olduğunu ifade edenleri çok gördük.

Davetinize gelen insanın zarfı yoksa veya hediyesi azsa lütfen gönül koymayınız. Muradınız para ise IBAN numarasını yazın kimse gelmesin ve kimseyi de yormasın. Bir mahallenin camisinin binlerce cemaati yokken, bir şahsın bin kişi çağırması adalet ve hakkaniyet prensibine asla uygun değildir.

Merak etmeyin sizi sevenler son günde duanıza geleceklerdir. Zarfla değilse de gözleri yaşlı, elleri dualı olarak vesselam. Çokluk sizi oylarken, siz lütfen başkalarını oyalamayınız. Düğününüz mübarek olsun.