Geçtiğimiz ay covid atlattım. Covidden beni daha fazla etkileyen, daha zor bir şey varsa insanların anlattığı covid hikayelerini dinleyip etkilenmemek. Tadım kokum gitti dediğimde kızın birinin tadı kokusu gitmiş, hiçbir zaman geri gelmemiş diyen mi dersin, öksürüyorum deyince kızın biri öksürürken ciğerleri hasar görmüş hala kendisine gelememiş anısını anlatan mı dersin, hapşurduğumu duyanın varyantın farklı senin bak kızın birinin hastalığı da böyle başladı pek iyi gitmedi görürsün diye tespit yapıp doktorculuk oynayanı mı dersin. Kim arkadaşlar bu kızın biri? Ne oluyor da ona olan her şey bana da olacak diye anlatılıyor? Aslında cevap basit. Biz ülkece dram seviyoruz, kaos, gözyaşı, üzüntü ruhumuzda var… Nerede bir kanalda ağlayarak hayat hikayesini anlatan var basıyoruz bağrımıza. Yarışmada en fazla ağlayan en çok oyu alıyor. Başarı hikayelerinden ziyade dram, trajedi hikayeleri dikkat çekiyor. Dizilerde en çok izlenenler dram dizileri, kitaplardan en çok okunan acı dolu hikayeler… Çok üzüldüm, şöyle oldu böyle oldu diye bir şey anlatılıyorsa bak falanca neler neler yaşıyor sen şükret diye dert yarıştırılıyor bu ülkede.

Ee Şeyma’cığım sen yapmıyor musun böyle, diye sorarsınız kızın biri diye başlayan hikayelerin membaında büyümüş biri olarak anında anlatırım bir felaket hikayesi. Lakin artık olabildiğince dinlemeyi, sen de haklısın demeyi tercih ediyorum. Dert yarışı dünyasında bu saatten sonra yokum diyebilirim. Hatta bir tepki olarak sanırım zıttını yapıp şevklendirici hikayeler anlatıyorum öğrencilerime, sevdiklerime…

Koca bir drama krallığı durumunda ülke. Kırmızı giyme nazar olur, gece çıkma kaza olur, öyle deme söz olur diye diye kalplerimize, zihinlerimize korkuyu sürekli yerleştiriyoruz. Acıdan besleniyoruz adeta.

Yalın’ın şarkısında söylediği “Kalbimin orta yerinde bu nasıl bir cumhuriyet seninki? Sustum sustum sonunda dayanamadım.” dediği yerdeyim. Bir felaket hikayesi daha dinlemeye, başıma bu da mı gelecek diye düşünmeye, yüreğime korkuyu ekip dilime getirmeye, hayatımı bunlar üzerine yaşamaya hiç niyetim yok.

Sevgili Okur, benden duymuş olma ama kızın biri köşe yazısı yazmış dramanın değil de sevgi ile başlayan sevgi ile biten hikayelerin sonuna inanmaya başlamış. O günden sonra başına hep iyi şeyler gelmiş…