Akit TV ve Akit ceridesinden ayrıldıktan sonra, HABER VAKTİ sitesinde 20 Eylül de kaleme aldığı “Günah galerisi” başlıklı yazısında fevkalade mühim konulara değinen A. Dilipak’ın makalesinden seçtiğim tespitler, alıntılar: 
                *Tek başına LGBT ile mücadele edermiş gibi yapıp, hırsızlık ve cinayetleri, adaletsizliği görmezden gelirseniz, bu yaptığınızın bereketi olmaz. 
                 * LGBT kavramını LGBT’liler bu kadar yaygın hale getirmemeli idi. Bu işin adı Fuhşiyat’tır. Fahşa’dır. Zinakar’lıktır!  
                  *Riba’nın adını Faiz koyarak onun üzerinden tartışarak İlahi Rızaya ulaşamazsınız.  
                  *“Din büyüklerinizi İlah (Hüküm koyucu) ve Rab (Terbiye edici)edinmeme” uyarısı da burada önemlidir. (Onlar size bir şey söyleyince, o şey üzerinde düşünmeden o şeyi meşru edip, söyleneni yapıyorsan, o emir vereni İlah ve Rab edinmiş sayılırsın. Belki de haksızlıklar karşısında susan bir dilsiz şeytana dönüşürsün.)  
                  *Bu anlamda Biat etme, karşılığında cennetin satın alındığı bir ahidleşmedir. Bir kişinin başka bir kişiye bağlılık sözü değil, herkesin, Allah ve resulüne bağlılıktan sonra, Allah’ın rızasını esas alan bir konuda nassa aykırı olmayan bir işin gerçekleşmesi konusunda kendi aralarında iş bölümü ve ahidleşmedir.  
                     *Burada kişilerin birbirine itaati değil, o kişilerin o verdikleri söze itaatleri esastır. Bu sözleşme ile onlar mecazi olarak cenneti satın alacakları için, o eyleme Biad denmiştir. Biad “Satınamla” demektir.  
                    *Ya da din ve devlet büyüklerinin kutsanmaması, mutlaklaştırılmaması konusunda bir uyarıdır. Çünkü tarih boyunca İlahlık ve Rab’lik taslayan din adamları ve Tanrı kral devlet adamları hep olagelmiştir.   
                   *İslam’da “yalan yere, ya da şüpheli konularda kesin bir ifade ile beyan, yalancı şahitlik konusunda Allah’ın adı anılarak / Allah şahit gösterilerek yemin etme yasaklanmıştır”.  
                   *Kur’an öyle der: Anne babana ‘öf’ bile demeyeceksin! (İsra 23). Burada Ailenin önemine vurgu yapılır. Biyolojik cinsiyete atıf yapılır.  
                   *Unutmayalım, biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz.  
                  * Ve; “Öldürmeyeceksin!” Hiçbir canlının canına, Allah’ın izni dışında kasdetmeyeceksin. 
                 * Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.  
                 * Savaşın meşruiyeti mal, can, namus, akıl-inanç ve neslin muhafazası, bunlara yönelik, açık ve yakın bir tehlikenin varlığı ile ilgilidir.. Bu şartlarda dahi, muharip unsurlar dışındakilerin malları, canları korunmak zorundadır. 
                * Bir kavme, topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerekir. 
               * Zina etmeyeceksin. 
               *Çalmayacaksın. 
                 *Komşu(ları)na, akrabalarına, mesai arkadaşlarına çevrene karşı hainlik yapmayacaksın. 
                 *Daha önce dediğim gibi birilerine öfkeniz, sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecek. 
                 *Dulların, yetimlerin, yurtlarından çıkartılmış ve yolda kalmışların, acizlerin, yanında çalışanların, yakın(lar)ının emeklerine haksız bir şekilde el uzatmayacaksın!  
                  *Alın terlerinin karşılığını zamanında ödeyecek, ölçüyü-tartıyı doğru tutacak, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacaksın, zalim baban da olsa, mazlum düşmanın da olsa, adil şahitler olacaksın, Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaksın. 
               * “Kul hakkı” ile Allah’ın huzuruna çıkmayacaksın. O af kapsamı dışındadır.  
               *Bir kişiye, kavme ya da topluluğa olan düşmanlığınız, sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecek. Bu PKK, FETÖ de olsa, siyasi muhalefetiniz de olsa, ya da aleyhinize konuşan biri de olsa.  
                *Muhaliflerinizi susturmak için kumpas kurmayacak, trollerini saldırtıp, yalan haberlerle itibar suikasti yapmayacaksınız. Onların ekonomik, sosyal, siyasal imkanlarını haksız şekilde engellemeyeceksiniz. Kim bunları yapıyorsa, onların ötekilerinden ne farkı kalır ki? Şeytan sizi iktidar ve servet, mal ihtirası ile aldatmasın. 
              * O sözleşmeleri milletin başına bela ederek, toplumu ifsad eden, fuhşiyat’a kapı açanları Allah ıslah etsin.  
               *Fatih’teki “Fuhşiyata karşı Hayır” diyenleri, Aileyi korumak için de meydanlara çağırıyoruz.  
                *“La İlahe” demek yetmez, “İllallah” da diyeceğiz.  
                 *Sadece Fuhşiyata değil, her türlü Fahşa’ya da Hayır diyeceğiz ve ardından doğru yolu işaret edeceğiz.   
                *‘’Vay o namaza kılanların haline ki, onlar yetimin hakkını, hukukunu, malını koruyup gözetmezler!’’  
                *Kamu malı da, yetim hakkı, kul hakkı hükmündedir.  
               * Suçlu da olsa, belgeli, tanıklı, her somut iddia soruşturulmalıdır. Aksi halde haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlar olurlar. Gerçeği örtenler, inkarcıdırlar. İman ettik demekle hemencecik yakaları bırakılıverecek değillerdir.  
                  *Onlar ıslah edici olduklarını söyleseler de, bozguncuların ta kendileridirler.  
                 *Kim ki, bir Hakk’ı ve hakikati gizlerse, onlar da o suçun ortaklarıdırlar. 
                 *Gerçeği örten, suçluyu suçsuz ilan eden, masum insanları cezalandıranlar yok mu? Onların düzenledikleri her evrak verdikleri karar, bir gün ilahi adalet divanında kendi aleyhlerine düzenlenmiş bir iddianame olarak önlerine konacaktır.  
                 *O Allah ki, gizli ve açık konuşulanları, akıllardan ve kalplerden geçenleri bilendir.  
                 *Adaleti ifsad edenlerin cehennemde ayrı bir “loca”ları olacak. Kazandıklarını sandıkları şeyler, kendi cehennemlerine yakıta dönüşecek. Onların, soruşturma yapan, polis, bilirkişi, savcısı, hakimi, şahidi için her kararları ve şahidlikleri yeni bir cezanın vesilesi olacak.  
                  *Zalimler için yaşasın cehennem!