Hendek’te meydana gelen, 7 canın yitirildiği 100’ü aşkın yaralının can derdine düştüğü üzücü, üzücü olduğu kadar da düşündürücü patlama sonrası gelişmelerde, önce ve ivedilikle acıları paylaşarak azaltmanın çarelerini aramak, vefat edenlerin geride kalan ana-baba, evlat-bacı, yakınlarının yangın yerine dönmüş yüreklerini söndürecek samimi bir yol ve yöntem izlemek varken, kalkıp farklı duygu ve davranışlarla yangına benzinle koşmak, hangi derde derman olur!

Tamam, bu elim olayda en ufak bir ihmali olan varsa cezalandırılsın…

Bunun aksini düşünmek hiçbir faninin işi olmadı, olamaz da…

Şu aşamada olayı farklı mecralara çekip acıları daha da derinleştirmek ne insani ne de vicdani bir davranıştır…

Hele durun, olay tüm ayrıntıları ile bir incelensin…

Yaralar sarılmaya başlansın, ihmal varsa ki bunu bulup ortaya çıkarmak için bir değil, bir düzineye yakın savcı harekete geçmiş bulunuyor…

Olan olmuş…

Testi kırılmış bir kere…

Bu işten mesleki, siyasi rant devşirmek isteyenler olacaktır, sözüm onlaradır!

Yapmayın ağalar, beyler!

Sanki böyle acı bir olay bekliyormuşçasına ve dahi yangından mal kaçırırcasına acılı yüreklerin acısını paylaşıp azaltmak varken, aksi bir görüşle acıyı daha da derinleştirmenin ne acılı ailelere ne fabrika sahiplerine ne de olayın peşinde koşup yaraları kaşıyanlara yararı olmaz, olamaz…

Bundan gayri yapılacak iş de bellidir…

Yeter ki önceki ve sonraki patlamalar göz önünde bulundurulup yapılan işin geleceği üzerine kalıcı ve önleyici tedbirler alınsın…

Her şeyden önemlisi sağlıklı bir ders çıkarılsın ve artık kanamasın yürekler; üzüntü, kahır, gözyaşı dinsin, fırsatçılara zemin hazırlanmasın…

Bu elim olaydan derin bir şekilde etkilenen tüm ailelere sabır dileğiyle  “sabır çiçekleri” gitsin istedik…