Yeri geldiğinde anlatılır, Hoca Nasreddin’in attan düşme hikayesi…

Son çeyrek asırda yalnız ülkemizde değil, dünyanın farklı kuşaklarında Semavî olaylardan dolayı yaşanan afetin boyutları giderek karşı konulmaz hale geliyor neredeyse…

Hani “attan düştükten” ya da “testi kırıldıktan” sonra akıl verenler var ya, işte öyle olduğunu gösterir ifadelerin yer aldığı yorumlardan geçilmez oldu ortalık, son günlerde…

Böyle ortamlarda önceden tedbir konusunda bir insanın ya da bir uzmanın inandırıcı olabilmesi için “attan düşmüş olması” lazım ki doğru tespit yapabilsin, uyarılarda bulunabilsin…

Bu nedenledir, ilimizden zaman zaman yükselen ve özellikle şu sıralarda tepkiye dönüşen seslere kulak verilmesini isteyişimiz…

Zira periyodik olarak yaşanılması kaçınılmaz, sadece bizim kuşağın hatırladığı ya da yaşadığı üç büyük deprem tecrübesi geçti başımızdan…

Bundan hâlâ ders almayacak mıyız!

Önce depremlerle iç içe yaşayan ülkenin çocukları olarak Japonya’dan yükselen sese kulak vermeli ve “İnsanları deprem değil, binalar öldürür” anlayışını benimsemeliyiz…

“Sakarya olarak asrın afeti üzerinden geçen 21 yıllık sürede binaları tabutluk olmaktan çıkaracak ne yapıldı?” sorusuna cevap aramalıyız…

Binlerce hasarlı binadan kaçı onarıldı ya da yıkılıp yerine yenisi yapıldı!

Bu sorulara “attan düşen” bir ilin çocukları olarak, inandırıcı cevaplar verebilecek miyiz!

Yoksa “olanlar oldu geçti, sen ne dersen de” şeklindeki Hüzzam şarkıyı dillendirmeye devam mı edeceğiz!

Sadece ülkemizde değil, dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen depremler ve benzeri afetler döneminde “eşeğini sağlam kazığa bağlamanın” bir nebze de olsa önleyici ve dahi koruyucu tedbirler olarak gereğinin tez elden yapılması üzerinde durmak için daha ne kadar bekleyeceğiz…

Tıpkı o büyük afet gecesinde olduğu gibi, bir gün ansızın gelecek depremi hasarız-kayıpsız atlatmak, önüne geçmek adına çok katlı binaları “az-orta hasarlı” demeden el atıp yenilemek artık kaçınılmaz hale geldi…

Bu konuda elimizi çabuk tutmanın ne denli önemli olduğunu gösterir ilahi ikazlar yaşanıyor, ülkemizde ve dünyada şu sıralarda…

Son olarak, ekonomik ömrünü tamamlamış yaşlı binalardan oluşan okulları, hasarlı-hasarsız demeden yıkıp yerlerine yenilerinin yapılması kararı, o derece yerinde ve zamanında bir tasarruf olmuştur…

Yurdun çeşitli illerinde peş peşe gelen sarsıntı haberleri, işin şakaya gelir yanı olmadığını gösteriyor…

“Attan düşen” bir ilin çocukları olarak geleceğe güvenle bakmak istiyoruz artık…

Sanırım ilgili bakanlar da aynı düşünceyle hareket ediyor olmalılar ki sevindirici gelişmeler yaşanıyor ilimizde…

Bu konuda taşın altına elini değil, gövdesini koyan etkili-yetkili herkese ve her kesime  “Peygamber çiçekleri” gönderelim istedik…