Şartların eşit olmadığı seçim yarışı yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi üç adaylı ve ilk defa halk oyu ile yapılacak bir seçim.
Üç adaylı olduğunu en azından duyduk, bir iki yerde de okuduk, haberlerde de tanık olduk.
Başbakanın adaylığını duymayan, görmeyen kalmadı. Kamu imkanlarının sınırsız kullanıldığı, Kamu Televizyonunun AKP yayın organı gibi çalıştığı bir seçim kampanyası yürütülmekte ve biz de bu tarihi anlara tanıklık etmekteyiz.
Adaleti olmayan bir kampanya dönemi. Tüm kamu imkanlarının kullanılmasına rağmen bu imkanlar yeterli bulunmuyor olmalı ki, kamu binaları reklam duvarı olarak da kullanılmakta.
Şehirlerin Valileri başta olmak üzere tüm kamu idarecileri ziyaretlerde rol oynamaları gücün nedenli orantısız kullanıldığını göstermekte.
Bir tarafta tüm kamu imkanları seferber edilirken diğer tarafta şehir ziyaretlerinde bulundurulması zorunlu olunan kamu imkanları bin dereden su getirilerek verilmekte.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Sakarya ziyareti ve bu ziyaret esnasında Ambulans hizmetinin sunulması için yapılan talep dağların aşılmasından sonra verildi
Yalnız bu nedenler bile yeterli olmalı Başbakan’a oy vermemek için!
Kaldı ki bunun yanında birçok gerekçe de sıralanabilir!
Cumhurbaşkanlığı seçimi olmaktan çıktı. Anayasamızda tarifi olmayan Başkanlık, Yarı Başkanlık, Partili Cumhurbaşkanı seçimine sürükleniyor. Parlamenter rejimin tam tersi bir sistem istenmekte.
Başbakan tüm yetkinin kendi elinde olmasını istiyor, bunu da söylüyor! Kuvvetler ayrılığı ilkesinin aksine Yasama, Yürütme ve Yargı güçlerinin kendine bağlama eğiliminde. Mevcut Anayasal yapının çiğnenmesi demek ve bu da olmadık sorunlara ülkeyi sürüklemek anlamına gelir. Tek adam yönetimi isteğidir ki bu geri dönüşü olmayacak bir maceradır.
Başbakan on iki yıldır ülkeyi yönetmekte, bu süre içerisinde kavga etmediği kurum kalmadı. Anayasa Mahkemesi dahil tüm kurumlarla kavgalı, 12 Eylül 2010 referandumu sonucunda kendi oluşturduğu yargı ile de kavgası bitmiyor.
Kavgası toplumun %50’si ile hep var oldu olmaya da devam edecek. Gezi Eylemlerinde sergilediği tavır, evde tutmakta zorlandığı %50 tehdidi. Toplumu ayrıştırma gayret çabası, Valide Sultan Cami’nde içki içildiği ve bir türlü ispatlanmayan iddiası, Kabataş İskelesinde türbanlı bacıma saldırıldı iddiası da bir türlü ispat edilemeyen ayrıştırma çabalarının bir neticesiydi. Sonuçta gençliğini ayrıştıran, gençliğiyle kavga eden biri Cumhurbaşkanı seçilmemeli.
Cumhurbaşkanı denge unsuru olmalı, kamu kurum ve kuruluşları ile barışık olmalı, hepsinden daha önemlisi tüm yurttaşlarına eşit mesafede bulunmalı. Başbakan’ın on iki yıldır taşıyamadığı bu en temel özellikler onun içindir ki Başbakan Cumhurbaşkanı seçilmemeli.
On iki yıldır ülkeyi yönetiyor olmasına rağmen sürekli şikayet edip mağduriyet yaratma çabasının yanında; bugüne bakıp dünle kavgalı, yarına bakıp bugünle kavgalı olduğu için Cumhurbaşkanı seçilmemeli.
Komşularımızla sıfır sorun diye gelip ortada sıfır komşu bıraktığı için Cumhurbaşkanı seçilmemeli.
Başbakan’a oy vermemek için haklı bir çok gereçle sıralanır hatta gerekçeler ile yazı dizileri oluşturulur. Lakin Ekmeleddin Bey için tek cümle yeterli..
Parlamenter yapının devamı için ve barışın tesisi için oyum EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NA!