Çocuklarımızla ilgili konularda sosyalleşmeyi çok severiz. Hele bir de akranlarsa sohbet kaçınılmazdır. “Tuvaletini öğrendi mi, yemek yiyor mu, benimki hiç yerinde durmuyor”… Kurulan cümleler sonrasında birbirimizi rahatlatma çabası içine gireriz. Komşu, akraba örnekleri olmazsa olmazımızdır. “Teyzemin oğlu da dört yaşında konuştu, kızımın sınıf arkadaşları da yemek ayırt ediyor”. Peşi sıra tavsiyelerde bulunuruz. “Şunları karıştırıp yedirirsen hastalanmaz, emziğini bıraktır o zaman konuşur”. İyi niyetle başlayan sohbet çocukların kıyaslanmasıyla, annelerin kaygısının artmasıyla son bulur. “Bizim kızla yaşları aynı ama onun oğlu üç kilo fazla, benimki daha büyük olmasına rağmen hala yürümüyor”. Olumsuz düşünceler başladığında yapılması gereken çocuğumuzun gelişimsel olarak değerlendirilmesidir. Kıyaslamak, yarım bilgilerle yorum yapmak çocuğumuz adına yanlış kararlar almamıza neden olur.   

Gelişim beş alanda değerlendirilir;  Bilişsel gelişim, dil gelişimi, sosyal duygusal gelişim, motor gelişimi, öz bakım gelişimi. Bu alanlarda farklı gelişim hızları olabilir. Örneğin 3-6 yaşta ince ve kaba motor becerilerin gelişimi dikkat çekerken, 6-12 yaşta bilişsel beceriler artar.

Gelişim büyüme ve olgunlaşmayı kapsar. Biyolojik ve çevresel etkiler önemlidir. Genel normlar göz önünde bulundurularak her çocuk bireysel olarak değerlendirilir.  

Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir. Örneğin bebeğin ilk altı ayda çok hızlı büyümesi ve sonrasında büyüme oranının yavaşlaması çok normaldir.

Gelişim bir bütündür. Örneğin çevresindeki kişiler tarafından ilgilenilen çocuk etkileşimdedir. Bilişsel olarak desteklenir. Çeşitli uyaranlar sunulduğundan dil gelişimi ve sosyal duygusal gelişimi olumlu etkilenir.  

Gelişim genelden özele doğrudur. Örneğin çocuk önce sıralar, sonra yürür. Ellerini ve ayaklarını daha iyi kullanmaya başlar. Becerilerinin artmasıyla oyunları çeşitlenir. Çevreye ilgisi artar, keşfetmeye başlar.

Gelişim yaşam boyu sürer. Değişimin yaşam boyu nasıl gerçekleştiğini, davranışların nasıl değiştiğini, nasıl farklılaştığını anlarız.

Hayat boyu devam eden çok yönlü gelişimde ebeveynlerin rolü büyüktür. Her çocuk biriciktir. Kıyaslanmamalıdır. Aşırı koruyucu olunmamalıdır. Aileler çocuklarının neleri yapıp neleri yapamadıklarının veya zorlandıkları durumların farkında olmalı, çocuklarının bireysel özelliklerine göre imkanlar sunmalıdır. Yaşına uygun beklentiler içerisinde olmalıdır. İki yaşındaki çocuğundan ip atlamasını beklememelidir. Henüz kasları bu eylem için hazır değildir. Tam tersi hazır olduğu durumlar için cesaretlendirmeli, becerisi doğrultusunda fırsatlar sunmalıdır. Dört yaşındaki çocuğunu bağımsız giyinmesi desteklenmelidir. Çünkü bunu yapabilecek bilişsel ve fiziksel olgunluğa erişmiştir. 

Kardeşler arası farklar kabul edilmelidir. İlk çocuğunuz on bir aylıkken yürümeye başlamış olabilir. Bu ikinci çocuğunuzun da aynı zamanda yürüyeceği anlamına gelmez. Yürüyemiyorsa çevresinde ilgisini çekecek oyuncaklara yer verilip, ayağa kalkmasında  destek olabilecek eşyalar yerleştirilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Önemli olan ailenin hangi gelişim alanını nasıl destekleyeceğini bilmesidir. Bunu yaparken çocuğun kişiliğine saygı duymalı, onu zorlamamalı ve başkalarıyla kıyaslayarak duygusal olarak incitmemelidir. Her çocuk özeldir. İhtiyaç halinde müdahale planı için gelişiminin yaş aralığındaki normlara uygun olup olmadığının bilinmesi gerekmektedir.     http://www.duyguuyar.com