Allah-ü Teala Ayetinde şöyle buyuruyor: ‘’Sen onlara sırf Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile…’’ ( Al-i İmran Süresi: 159)

Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: ‘’Yumuşaklık neyin içinde olursa muhakkak onu süslemiştir. Neyin içinden de çekilmişse muhakkak onu lekelemiştir, ona halel getirmiştir.’’ (Müslim, Birr )

Yine Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet Mustafa (sav) şöyle buyurmuştur. ’’Kim yumuşaklıktan mahrum olmuşsa bütün hayırlardan mahrum olmuştur.’’ (Müslim, Birr)

Peygamber Efendimiz sahabeyi yetiştirirken de çocukları yetiştirirken de yumuşak huylu olmuştur. Zaten çocukken dahi hiçbir zaman sert olmayı tercih etmemiştir.

 Hz. Enes bin Malik şöyle anlatır: ‘’’ Hz. Peygamber Medine’ye geldiği vakit ben on yaşında idim. Annem elimden tutarak Rasulüllah’a götürdü ve ‘’Ya Rasulüllah! Ensar’dan- Medineli Müslümanlardan herkes sana bir hediyede bulundu. Ben ise şu oğlumdan başka Sana hediye edecek bir şeye sahip değilim. Bunu al, istediğin hususta sana hizmet etsin’’ dedi. Bundan sonra ben on yıl boyunca Resulüllah’a hizmet ettim. Bu müddet sırasında beni ne dövdü, ne azarladı, ne tahkir etti, ne de bir defacık surat astı.’’’ (TDV İslam Ansiklopedisi)

Hz. Enes, Peygamberin ona nasıl davrandığını şöyle anlatıyor:’’ Allah Rasulü’ne 9-10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana ‘‘’öf!’’’ demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman ‘’’Niçin böyle yaptın?’’’, yapmadığım iş hakkında ise ‘’’Şöyle yapsaydın ya!’’’ ya da ‘’’ Beceremedin, ne kötü yaptın!’’’ dediğini duymadım. On yıl boyunca bir kere zorlanacağım bir iş vermedi. Bir işi beceremeyip zayi ettiğimde bana kızmadı, beni kınamadı. Hatta ailesinden biri bir konuda beni kınamak istediğinde onları engelleyerek: ‘’Onu bırakın! Eğer öyle yapması takdir edilseydi mutlaka yapardı.’’ Buyurdu. (Müslim)

Peygamber Efendimiz müezzin taklidi yaparak ezan ile dalga geçen bir çocuğa ezanı bir kez daha okutmuş ve yanlışlarını düzelterek onu takdir etmiş ve ona dua etmiştir.

Hz. Yakup Peygamberimiz de oğullarının Yusuf peygamberi çocukken kuyuya atmalarına karşın onları azarlamamış, sabır göstererek onlara dua etmiştir.

Çocuklara öfkeleneceğim zaman benim önderim olan olayların bazılarını burada zikrediyorum. Evlatlarıma kızacağım zaman Peygamberlerimizin nasıl bir sabır içinde gönül kırmadıklarını düşündüğümde öfkem hafifliyor ve en öfkeli anımda dahi onlara, ‘’Allah’ım! Evlatlarımı sevdiklerinden eyle, yetiştiremediğimde sen yetiştir!’’ diyorum.

Eğer evlatlarımızın gönlünü kırmadan onlarla sık sık konuşabilirsek mutlaka onlar o an anlamasalar dahi bir süre sonra mutlaka kaydettikleri banttan o sabır ve yumuşaklığı ortaya çıkaracaklardır. Evlatlarımıza vakit ayırmak, onlarla konuşmak, onları konuşarak ikna etmek, bize de ilerisi için pişman olmadığımız bir hissiyat kazandıracaktır. Eğer çocuklarımıza gerekli gereksiz sürekli öfkeli davranırsak hem onları bizden uzaklaştırmış oluruz hem de zamanı gelip kendilerine kurdukları hayat için bizden ayrıldıklarında pişmanlıklarımızla kendi içimizi kemirir ve gözyaşı döker dururuz.

Her evlat bize verilen bir emanettir. Rabbim onları bize sınav için vermiştir. Bizler de her davranışımızda, ‘’Evladımıza bu davranışım ne kazandırır?’’  diyerek ölçülü ve sabırlı olmayı alışkanlık edinmeliyiz. Çocuklar küçükken sıkıntılı günler yaşanabilir. Bu zaman dilimi hiç geçmeyecekmiş gibi hissedilebilir. Aklımıza getireceğimiz şey, bir gün bu günleri arayacağımız, olmalı. Eğer böyle düşünmeyi başarabilirsek sabretmek ve yumuşak olmak hiç zor gelmeyecektir. Geride bıraktığımız yıllar nasıl bir daha istesek te geri gelmiyorsa bu günler de asla geri gelmeyecek diye düşünmeliyiz. Bu günlerimizin kıymetini bilip evlatlarımızla mutlu olmaya çalışmalıyız.

Evlatlarınızın yumuşak huylu olmasını istemiyorsanız, onları eğitiyorum diye sürekli azarlayın ve sert davranın…