Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Çocuğun ismini ve terbiyesini güzel yapmak, ana ve babanın çocuğuna karşı olan görevlerindendir." ( Müsnedu’l-Bezzar.)

Bazı ebeveynler, evlatlarının ihtiyaç hissetmediği belki de istemesi gerektiğinin farkına dahi varmadığı, ihtiyacı olabilecek her şeyi önceden alır. Çocuk, her ihtiyacının istenmeden alınması sonucunda dünyanın kendisinin çevresinde döndüğü hissiyatına kapılır. Bu düşünce de evlatlarımızın yüreğine bencillik filizlerinin oluşmasını sağlar. Böyle davranarak; evladımızda bencillik, paylaşamama, kıskançlık, doyumsuzluk, mutsuzluk, kendine güvenmeyen, mızmız, asi, sabırsız, tatminsiz, değer veremeyen vb. davranışların oluşmasına zemin hazırlamış oluruz.

Evladımızın bir şeyi elde etmek için emek vermesi gerektiğini öğrenmesini sağlamalıyız. Eğer istediği veya ihtiyacı olduğu bir durum oluşmuşsa, ihtiyacı için çaba göstermesi gerektiğini ona öğretmeliyiz. Eğer evladımıza istediği şey için emek vermesi için  fırsat tanıyabilirsek onun; sabırlı, özgüvenli, çalışkan, değer veren, kendinden gurur duyan, başarmanın zevkini bilen, mutlu birey olmasına yardımcı olmuş oluruz.

Birkaç gün önce akşam vakti iş çıkışı bir markete girdim. Bir süre sonra bir  anne ile dört – beş  yaşlarında bir oğlan çocuğu markete girdi. Çocuk koşturarak oyuncak arabaların yanına gitti ve  annesine kaç tane oyuncak araba alabileceğini, paralarının olup olmadığını sordu. Anne de istediği kadar alabileceğini ve paralarının olduğu cevabını verdi. Çocuk, birbirinin neredeyse aynısı olan arabalardan beş tane zorla kucağına sığdırdı fakat arabaları taşıyamadan düşürdüğü için sadece üç tanesini alabildi. Bu arada sık sık annesine yeterli paralarının olup olmadığını sordu. Anne de her seferinde var olduğunu ve istediği sayıda araba alabileceğini söyledi. O sırada yine aynı yaşlarda bir oğlan çocuğu ile babası içeriye girdi. O çocuğun,  babası ile markete gelmekten çok keyif almış olduğu açıktı. Babasının yanında aşırı mutlu ve gururlu bir hali vardı. Aralarında ‘’ne alsak’’ diye ürünler hakkında istişare yapıyorlardı. O sırada kucağında üç oyuncak araba bulunan çocuk, babası ile gelen çocuğu izlemekte ve de sanki oyuncaklarını diğer çocuğa kaptıracakmış gibi oyuncaklarına sarılmayı artırmaktaydı. Babasıyla gelen çocuk da diğer çocuğu fark ederek sevecenlikle yanına koştu. Belli ki tanışmak ve oyuncaklarla birlikte oynamak düşüncesindeydi. Kucağında oyuncak olan çocuk, birden öfkelenerek yanına gelen çocuğa sertçe’’bunlar benim’’ diyerek arkasını döndü. Diğeri neye uğradığını şaşırarak babasının yanına döndü. Babasına oyuncak alıp alamayacağını sordu. Babası da bu gün başka şeyler alacaklarını söyleyerek hızla reyonu değiştirdi. Çocuk da  babasının peşinden koşarak gitti ve babasıyla yine muhabbete başladılar. Biraz önceki yaşadığı dışlanmayı babasının onu kale alarak konuşmasından dolayı unutuverdi. Diğer çocuk ise arkalarından bakarak onları izlemeye devam etti. Annesi ise bağımsız olarak kendi halinde alışverişine devam etti. Belli ki çocuğunu oyuncak seçerken annesini rahat bırakması için çok oyuncak seçmeye yolluyordu. Tecrübe ve gözlemlerimize göre bu evladımız, eğer her zaman böyle davranışlarla karşılaşıyorsa, anne ilgisi yerine bir çok oyuncak seçiyorsa,  oyuncakları evine götürdüğünde onlarla oynadığında mutlu olmayacak. Oyuncaklarına değer vermediği gibi hiçbir şeye ve hiçbir kimseye değer vermeyecek. Hayatı boyunca doyumsuz, geçimsiz ve mutsuz olacak. Çünkü ihtiyacı olup olmadığı konusunda konuşulmadığı gibi ihtiyacından fazlası alındı ve anne- baba sohbetine ihtiyaç duyduğu anda ötelendi.

Ayrıca bu gün paralarının olup olmadığını soracak kadar hassas olan bu yavru eğer sürekli bu şekilde ihtiyacı olmadığı halde  fazlasıyla alınmaya devam edilirse ve ihtiyaca göre değil de paranın olup olmadığına göre karar verilirse ‘’paramız yok’’ dendiğinde belki de çoğunun dediği gibi ‘’kredi kartın ile al!’’ diyecek.’’Yok’’ bilmeyecek ve hırçınlaşacak, ağlayarak olmazsa bağırarak istediğini aldırmaya çalışacak…

Çocuklarımızı mutlu etmenin yolu onları oyuncaklara boğmak değildir. Onlarla ne kadar fazla vakit geçirirsek, onların duygularına ne kadar önem verirsek, o kadar çocuklarımızı mutlu etmiş oluruz. Onlara küçük muamelesi yapmak yerine , birey olduklarını kabul ederek saygı ve sevgi göstermek, değerli olduklarını hissetmesine yardımcı olacaktır. Yavrularımızla birlikte yaptığımız her aktivite bize mutlu evlat olarak geri dönecektir.

Evladınızın hırçın, bencil, mutsuz, yetinmeyen, emeğin değerini bilmeyen olmasını istiyorsanız onlarla ilgilenmek yerine onlara  her istediklerini fazlası ile alın!..