Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: ‘’ Çocuklarınızı iyi eğitin ki yüce Allah sizleri affetsin.’’Mekarim-ul Ahlak

Fatma kuralcı bir karaktere sahipti. Evlatlarının disiplinli yetişmesine dikkat ediyordu. Evlatlarını mutlaka önceden uyarır ve davranışının sonucunda ne yaşayacağını söylerdi. Bir yanlış yaptıklarında öncesinde uyarmadıysa asla ceza vermez, sadece sonuçları hakkında konuşur ve bir daha yaparsan şu cezayı alırsın gibi net bilgi verirdi. Çocuklar davranışlarının sonuçlarını düşünerek davranmayı öğreniyorlardı.

Anneleri her istediklerine evet veya hayır cevabını hemen vermiyordu. Önce neden istediklerini dinler, istenilen şey konusunda artılarını eksilerini birlikte istişare ederlerdi. Cevabını aceleye getirmezdi. Biraz sonra cevabım veririm dediğinde çocuklar giderler ve sonrasında gelip annelerinin kararını öğrenirlerdi. Söz dinlemediklerinde isteklerinin olmayacağını bildikleri için asla ısrar etmemeyi öğrenmişlerdi. Hayır cevabını alsalar da sadece sebebini sorarlardı. Anneleri de hayır cevabını sebepsiz vermediği için,  yaptığı açıklamayı kabul edip ısrar etmezlerdi. Kararlı, sözünde duran, asla yalan söylemeyen, çocuklarının tarafından da bakabilen, aldığı kararda çocuklarının iyiliğine öncelik veren, çocuklarının da bunu hissetmesini sağlayan,  fedakar  ve  net bir anne olduğu için çocuklar ona çok güveniyorlardı. Annelerinin kararları hoşlarına gitmese de kabul edip ısrarcı olmazlardı. Zaten anneleri şefkatli bir konuşma tarzıyla sebep bildirerek hayır dediği için, ayrıca kararından asla vaz geçmeyeceği için kesinlikle tekrar etmeden durumu kabul ederlerdi.

Onlarla çarşıya çıktıklarında baştan konuşma yaparak kuralları bildiriyordu.

  1. Dışarıda yanımdan ayrılmayacaksın çünkü  kaybolmanı istemiyorum.
  2. Söylemek istediğin bir şey olursa sesini yükseltmeyeceksin çünkü kimseyi rahatsız etme hakkımız yok.
  3. Her çarşıya çıkışımızda sadece bir tane isteğini alıcam. Bu sebeple iyi düşün ve en çok neyi istediğine karar ver. Başka istediklerin olduğunu söylediğinde ben olmaz dediğim halde ağlarsan boşuna ağlamış olursun. Kendini yerlere de atsan biliyorsun ki asla istediğin olmaz.

Çocuklar küçükken birkaç defa annelerini denediler. Ağladıklarıyla veya yere oturup tepindikleriyle kaldılar. Fatma ağlamaya başlayan kuzusunu sanki  tanımıyor gibi yanından yavaşça uzaklaşıp gidiyor gibi yapıp ağlamasını umursamadığını hissettirdi. Çocuklar aynı tepkiyi verdiler. Umursamadan çekip giden annesinin arkasından koşarak yetiştiler.

Bir gün annesiyle çarşıya çıkan Umut isteklerini saymaya başladı. Annesi ona döndü :

_Hadi Ufuk çarşıya çıktığımızdan beri neler istediğini sayalım.

  1. Tabanca 2)Döner 3)Kamyon 4) Balon 5) Çikolata 6)Pamuk şekeri 7)Dondurma 8)Lahmacun.

Ne kadar çok şey istediğinin farkında mısın oğlum? 8 tane şey istemişsin. Hepsini alırsak hem paramızı azaltırız ve başka ihtiyaçlarımızı alamayız hem de aldıklarımızın hepsini yiyemezsin. İsraf da edemezsin. Ayrıca kuralımızı sana hatırlatırım. Böyle yaparsan bir daha seni çarşıya getirmeyi canım istemez. İsteklerin arasından birini seçmelisin.

Umut biraz düşündükten sonra annesine hak verdi.

_Sadece döner istiyorum o zaman.

Annesi yarım döner ve bir ayran almak istediğinde Umut ısrarla;

 _Sadece bir şey istiyorum o da döner. Ayran istemiyorum anne.

_Neden oğlum? Sen seversin ayranı. Ayrıca boğazına takılır. Kuru kuru olmaz.

_İstemiyorum çünkü bir tane alıcam diye söz verdim.

_Merak etme yavrucuğum. Döneri ayranla bir sayıyoruz.

_Olsun. Paramız azalsın istemiyorum. Alma.

_Evladım. Ayran almazsak midene kuru kuru döner iyi gelmez. Sonra hasta olursun. Tabi o zaman doktora gidip ilaç alınca daha çok masraf etmiş oluruz. Bu sebeple sağlıklı yiyecekleri bir tane olarak sayıyoruz tamam mı?

_ Hı. Hı. O zaman ayranı içeyim.

Fatma’nın eşi Cemal  her şeye hayır diyen bir adamdı. En normal isteklere dahi hayır derdi. Ne denirse densin hiç düşünmeden  hayır olmaz diye sertleniverirdi. Çocuklar ağlamaya başladıklarında hemen fikrini değiştirir ve ne isterlerse yapardı. Hiç düşünmeden verilen hayır cevabının arkasından gelen ağlama, kararı evete döndürürdü. Çocukların anne ve babalarının farklı oluşunu ve nasıl davranmaları gerektiğini çok erken fark ettiler. Annelerine hiç ısrar etmezken babalarına dediklerini yaptırana kadar ağlarlardı. Büyüdükçe bu ağlamalar bağırmaya döndü. Babalarına isteklerini kabul ettirmek için bağıran çocuklar oldular. Hatta önceleri isteklerini normal söyleyip hayır cevabından sonra bağırırlarken sonraları direk bağırarak istemeye başladılar. Anneleri eşiyle yıllarca konuştuysa da huylu huyundan vaz geçmedi.

Cemal bir gün işe gitmek üzere bahçe kapısından çıktı. Ona koşarak yetişen küçük kızı bacağına yapışıp para ver diye ağlamaya başladı. Cemal para vererek kurtulup gitti. Küçük kız anında sustu. Karşılarındaki bakkal teyze, sık sık yaşanılan bu sahneyi hayretle seyrediyordu.  Bakkala gelen kıza sordu:

_Neden para isterken ağlarsın mari Zehra? Annene hiç böyle yapmıyon!

_Ağlamazsam babam para vermez de ondan.

Bakkal kadın bakakaldı. Küçücük bir çocuktan böyle bir cevap almayı beklemiyordu. Ne diyeceğini bilemedi.

             Fatma bir gün babasına bağıran oğluna:

_Evladım, güzellikle söylesene. Sana hiç yakışıyor mu? Neden bağırıyorsun?

_Bağırmazsam yapmayacağını biliyorum anne.

 

Oğlu doğru söylüyordu fakat Fatma evlatlarının babalarına karşı saygısız olmalarına engel olma mücadelesi verse de başarılı olamadı.

 Çocuğunuzun İSTEDİKLERİNİ KABUL ETTİRMEK için bağırıp çağırarak veya ağlayarak hırçınlık ya da edepsizlik yapmasını istiyorsanız, daha  küçüklükten ağladığında veya bağırdığında istediği şeyi kazanmasına müsaade edin.