Danışanım çocuğunun arkadaşlarıyla oyun oynamasını istiyordu. Bir yaşını geçmişti. Oğlunun çok saldırgan olduğunu, arkadaşlarının elinden oyuncağını aldığını, onlarla hiç oynamadığını söyledi. Anne kaygılıydı. Oysa ki çocuğunun yaşı gereği yaptıkları gelişiminin bir parçasıydı. Her şey olması gerektiği gibiydi. Bütün yaşıtlarında gözlemlenen buydu.

Gelişim bir bütün olarak ele alınır. Çocuğun davranışları bütüne göre değerlendirilir. Bir yaş civarındaki çocuklar karşısındakinin oyuncağı çekerek alır, arkadaşlarını iter, onlara vurur. Yaş dikkate alındığında bu davranışlar saldırganlık değildir. Endişelenmeye gerek yoktur.  Ancak çocuğun amacı incitmek, istediğini yaptırmak veya üstünlük kurmak ise ona saldırgan denilebilir. Oysaki henüz konuşamayacak kadar küçük çocuklar için amaç sadece oyuncağı almaktır. Birini incitmeyi bilmez, üstünlük kurmak gibi duygulara çok uzaktır. İki yaşta dil gelişiminin  ilerlemesiyle kendini anlatmaya başlar ve itme, vurma, çekme gibi davranışlarda azalma görülür. Çünkü çocuk basit sözcüklerle kendini ifade etmeye başlamıştır. Kendini anlatacak kelime haznesi olmasına rağmen sürekli vurma, çekme, itme gibi davranışlar gözlemleniyorsa uzmandan yardım alınması gerekmektedir.  

İki yaş civarındaki çocuğu olan ebeveynlerin beklentisi olan mükemmel oyun için daha erkendir. İki yaşına kadar çocuklar keşfetmek için dokunur, atar, iter, sallar, bırakır. Her tekrar çocuğa zevk verir ve öğrenmesini sağlar. Bu tekrarlar oyuna dönüşür. Biz yetişkinler anlam veremesekte onlar çoktan oyun oynamaya başlamışlardır. Üç yaşında çocuklarda paralel oyun gözlemlenir. Paralel oyunda çocuk başka çocuklarla aynı ortamda fakat etkileşim halinde değildir. Sosyal iletişim çok azdır. En fazla yanındaki arkadaşından oyuncağını isteme becerisi gelişmiştir. Oyuncağı aldığında tekrar kendi oyununa döner. Üç, dört ve beş yaşlarda çevreye ilgi artsa bile yan yana olan çocuklar aynı oyuncaklarla kendi oyunlarını oynamaya devam ederler. Aynı halı üzerinde arabalarını süren çocukların yolları başka, vardıkları yer farklıdır. Biz yetişkinlerin oyun tanımı çocuklarda 6 yaş ve sonrasında görülür. Yani ilk zamanlarda beklentimiz olan kooparetif oyun daha yeni yeni başlıyordur. Çocuklar artık başkalarıyla organize olur, örgütlenir. Oyuncaklarını paylaşır. Oyunu arkadaşlarıyla birlikte yürütür. Oyunlarında belirli bir amaç vardır. Çocuklar birbirleriyle iletişim halindedir. Değişik tecrübeler, değişik duygular edinir. Yetişkinle birlikte keyif alınabilecek bir çok oyuna katılabilir. Oyun konusunda ebeveynlik daha aktif hal almıştır.   

Unutulmamalıdır ki oyun en güzel büyüme şeklidir. Çocuk doğduğu andan itibaren oyunla desteklenmelidir. Maria Montessori’nin dediği gibi “Oyun çocuğun işidir.” Oyun olmadan sağlıklı gelişimden söz edilemez. Çocuğun öğrenmesi, büyümesi ve gelişiminde oyun oynamanın yeri yemek yemek ve uyumak kadar önemlidir. En güzel öğrendiğimiz zamanlar eğlendiğimiz zamanlardır.

Yaratıcı ve eğlenceli ebeveynlerin yetiştireceği, sağlıklı çocukların yaşayacağı yarınlarımızın  olması için;

Çocuğun kalbine giden yol oyundan geçsin.

Mutlulukları beyinlerini doyursun.   

Her şey minik masum gönüllerine göre olsun.       http://www.duyguuyar.com