Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘’Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır’’ ( Müslim, Sıyam, 183)
Resulüllah Efendimiz bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: ‘’ Akşam olup gece karanlığı çöktüğünde çocuklarınızın dışarı çıkmasına engel olun. Çünkü bu vakitlerde şeytanlar (sebebiyle kötülükler) yayılır.’’(Buhari, Eşribe,22)
Peygamber Efendimiz’in başka bir hadis-i şerifinde de şöyle buyrulur: ‘’Çocuklarınız 7 yaşına geldiğinde yataklarını ayırınız’’ (El- müstedrek, 1:201)
      

Evlat yetiştirmek büyük bir sorumluluktur. Çoğu zaman bu sorumluluktan yoruluruz. Ama evladımızın gelecek yaşantısında mutsuz olmasını istemediğimiz için var gücümüzle onun geleceğini, ince iğnenin ucu ile işlenen bir dantel misali, çabalar dururuz. Yorulduğumuzda birinin yükümüzü hafifletmesini dileriz fakat kimseye emanet edemeyiz. Yorulsak da yine sorumluluğumuzun gereğini yaparız. Eğer etrafımızda bir yaşanmış örnek varsa evladımızı korumamız gerektiğinin farkına daha fazla varırız. 
Bazılarımız dünya meşgalesine öylesine dalar ki çocuklarının nasıl büyüdüğünü ve büyürken nasıl tehlikeler yaşadığını fark edemez. Kişinin evi, işi, arkadaşları çocuğundan önce gelmemelidir. 
Psikolojide yaptığım yüksek lisans derslerine çalışırken, cinsel istismar istatistiklerini incelemem gerekmişti. Dersimi gece yarısında çalışmaktaydım. Cinsel istismarın polis kayıtlarına geçmiş olan sonuçlarının bu kadar fazla olabileceğini hiç düşünmemiştim. ‘’Eğer polis kayıtlarına geçen bu kadarsa gizli kalanları da eklersek sonuç korkunç olmalı’’ diye düşündüm.  Kalbimin hızla çarpıntısını engelleyememiştim. İstatistik sonuçlarının yüzdelerinin yüksek oluşu beni öylesine etkiledi ve korkuttu ki, tanıdığım çocuklarda veya evlatlarımın arkadaşlarında istismar yaşayan var mıdır diye düşüne düşüne sabaha kadar ağlayarak okudum. Okuldaki öğrencilerimi daha detaycı incelemeye başladım. 
1.6 milyon çocuğun; her yıl cinsel, fiziksel, duygusal ihmal veya istismar yaşadığı; bu sebeple 1000 den fazla çocuğun vefat ettiği tahmin edilmektedir. Adli birimlere yansımasına göre, cinsel istismara maruz kalanların % 70’ini küçük yaş grupları oluşturur. Yaşlara göre dağılımın incelenmesinde % 30’unun 2-5, % 40’ının 6-10, % 30’unun 11-17 yaş grupları olduğu görülmektedir. Her 5 kız çocuğundan birinin, her 10 erkek çocuğundan birinin cinsel istismara uğruyor olması korkunç bir durumdur ki bu sayılar sadece polise bildirilen kadarıdır. Polise gelmeyen gizli kalan o kadar çok vaka vardır ki, korkmalı ve bize olmaz dememeli evlatlarımızı gözümüzün önünden ayırmamalıyız. 
Yapılan araştırmalarda istismarda çoğunlukla, çocuğun yakın tanıdığı, bildiği, güvendiği çevreden ( baba, abi, komşu, amca, anne, öğretmen, arkadaş, kuzenler, bakıcılar, bakıcıların yakınları)  olduğu ortaya çıkmıştır. İstismara uğrayan çocukların % 90’ı istismarcıyı tanır. % 30’u aile üyelerinin, % 40’ı kuzenler veya bakıcılar, % 60’ı ailenin güvendiği kişilerin istismarına uğrar. Karanlık köşeler, parklar, bahçeler, bodrumlar, umumi tuvaletler, ıssız sokaklar, boş inşaat sahaları tehlikeli yerlerdir.  
Kayınvalidemin komşularından birinin 4 yaşındaki oğlu üst kattaki 17 yaşlarındaki gencin yanına oynamaya gidermiş. Sonra istismarın olduğu fark edildi ve mahkemelik olundu. Aileler başka yerlere taşındı.  Olay olduktan sonra cezaların olması durumu geriye döndüremeyeceği için baştan tedbir almamız en doğrusudur. Bu olayı öğrendiğimde yeni evliydim. Bu olay beni çok etkilemişti ve çocuklarımı yetiştirirken çalışma hayatımı bıraktım. Önceliği çocuk yetiştirmek olan bir ev hanımı oldum. Ev temizliğimi bile evlat yetiştirmenin önüne geçirmedim. Biliyordum ki çocuklarımın bu günleri bir daha asla geri gelmeyecek.  Onları en yakınlarıma dahi yatılı yollamadım, dışarı çıkarttığımda ev işlerimi bırakıp evlatlarımı gözlemledim, bir komşuya yollarken evde erkek olmamasından emin oldum, bir yere yolladığımda oraya gönderirken gideceği kişiye haber verip kapıda karşılamasını bildirerek güvenli bir şekilde vardığından haberdar olana dek tedbir aldım. Okula vb. kendim götürüp kendim aldım. Akşam ezanından  sonra dışarıya yollamadım. Başı  boş bakkala dahi göndermedim. Bir yere yolladığımda arkasından gizliden takip ettiğim oldu. Bu onların kendine güvenmeyen biri olmalarını sağlamadı. Tam tersi her ikisi de kendine fazlasıyla güvenen net kişilikler oldular.
Çocuklarımızı gözümüzün önünden ayırmamamız, tedbirli olmamız çok zor ve çok yorucu olsa da  onlar daha çocuk ve biz onları koruyamadığımızda hayatları kararacak ve  pişmanlıklar yaşamamız hiçbir işe yaramayacaktır.