Her kırılan, yapıştırılınca, eskisiyle aynı olur mu?

Ahlâksızlara ‘ahlâk’ dersi verdirilirse, sonuç ne olur?

Meraklı inek olur mu? Ya da inekler merak eder mi?

Hani şu soru aklıma gelmiyor değil:  ‘yakılan’ bir kınanın dayanma süresi ne kadardır?

Ülkende olup biten bir olaya kâfirler seviniyorsa, onunla sevinenlere nasıl bir sıfat bulmalı?

Hayvanların, kendilerinin ‘hayvan’ olup olmadıklarını bilip bilmemeleri önemli değil de, acaba insanlar ‘insan’ olduklarını biliyor mu?

'hırsız' olmayan birileri 'hırsız' birileri ile ‘ortaklık’ kurarsa sonuçtan ne beklenir? (siyaset ve gündem-dışı bir soru. Kimse pire altında deve aramasın)

Birileri, 'başkaları nerelerden öperse öpsün, ben dostlarımın hep gönlünden öperim' derse, o 'Mandıra Filozofu', pardon o zaten var, 'Köy Filozofu' olur mu?

Birileri birinden aşırı derecede nefret ediyorsa ve nefret edilen kişi, şayet Cennet’e gitse, nefret eden kişi onunla bir arada olmamak için Cehennem’e gitmeye razı olurlar mı?

Muhalefet partilerimizi anlarım da; Türkiye’deki seçimlerde AK Partinin oylarının düşmesi ve muhalefet partisi haline gelmesi, İsrail’i, İngiltere’yi, Suriye’yi, Fransa’yı ve daha pek çok ülke neden sevindirir?

Hani bir sorayım diyorum; haklı olarak muhalefet yapılan seçim sonuçlara seviniyor. Bundan önceki dönemlerde, milletvekili ve bakan olduktan sonra, Ak parti'den ‘şutlananlar’ da seviniyorlar mı acaba?

Bir zamanlar, çok ünlü birer siyasetçi iken, siyaset dışına şutlanan ve mütekait olup siyasetten ‘soğuyanlar’, leblebi diyarlarında, leblebi taam ederek, Hitit Güneşi’nde ısınarak, tekrar siyaset denen arenaya ‘ısınmış’ olarak dönebilirler mi?

Zamanın behrinde, ünlü birer siyasetçi iken siyaset dışına şutlanan ve mütekait olanlar, ömürlerin ahirinde tarihteki kralları, padişahları ve şahları sorgulayarak, bunların içinde en ‘dindar’ olanları arayanlar, bulduklarında kendileri de ‘dindar’ olurlar mı?

Çok bilen birileri diyor ki: sen yaşını başını almış, okumuş unvan sahibi olmuş, belli makamları işgal etmiş bir aksakalsın. Bırak şu gündem problemlerini... Onları başkaları konuşsun. Sen mi kurtaracaksın bu ülkeyi ve milleti? Sana yakışıyor mu bu konularda fikir beyan etmek? O çok bilenler, zaten kendi kendilerini kurtarmışlar. Sen yorma kendini. Yeteri kadar ülkene hizmet ettin, artık biraz da dinlen... Muhatap da Antep şivesiyle diyor ki: Yavvv, he he... He, he... Başka bir arzunuz? Siz olsanız ne cevap verirdiniz?

Âhh, ah…

Birileri de ‘çaplı sorular’ sorsa da onları da görsek…