Cumhuriyet dönemi camileri ve cemaati alimsiz bırakmıştır. Dinin toplumdan uzaklaştırılması, din eğitiminin yasaklanması ve yozlaşması neticesinde camilerin alimi kalmamıştır. Günümüzde din görevlisi denen sınıf çok farklılıklar arz etmektedir. Müezzin, imam hatip, Kur’an kusu hocası, vaiz, uzman, müftü, eğitim merkezi hocaları, din işleri yüksek kurulu gibi sınıflara ayrılmaktadır. Müftü ve vaiz olmak için lisans eğitiminden sonra otuz aylık bir dini eğitimden geçmek gerekiyor. Bununla beraber bu kursu bitirenlerin çoğu daha sonraki hayatlarında bu ilimlerde ilerleme ve okutma faaliyetlerinde bulunmuyorlar. Sadece bir üst makama geçmek için tedris ediyorlar. Din ileri yüksek kurulu ise genellikle akademiyattan olduğundan halkla bir münasebetleri olamıyor. Müftüler ise idari işlerin yoğunluğu sebebiyle sade bir vaazı bile bazen hazırlama imkânına sahip değiller. Müezzin, imam, kurs hocası olmak için lise veya ön lisans ve lisans eğitim alanlar hafızlıkları olanlarla beraber değerlendiriliyorlar.

İlahiyat ve imam hatip hocalarını ayrı değerlendirmelidir. Peki şehrin alimleri kimlerdir. Halk bu işi bilmediğinden sesi güzel olana, hatim okuyan veya hatimle namaz kıldıran hafıza veya malumat sahibi olup vaaz edene alim, hoca demektedir. Nice kurra hafız olup mukabele dahi okuyamayan veya tashihi hurufu zayıf olanlar maalesef toplum nezdinde itibar görmektedir. Müezzin, imam, vaiz gibi görevi yapmış olmak alim olmak anlamına gelmemektedir. Hatta sadece arapça kitabı okuyup mana vermek dahi alim olmak değildir. Maalesef halkımızın itibar göstermesi bizim o işin ehli olduğumuz anlamına gelmemektedir. Günümüzün en büyük sıkıntısı ise âlimlerimizin olmayışı ve azın azı olmasıdır. Tek tük var olanlarda toplumdan kopuk, sadece kendi ve kurumsal varlığını devam ettirmekle hayatını geçiştirmektedir.

Eskiden camilerin imamı, müezzini, hatibi ve müderrisi olurdu. Size bir hatırayı nakledeyim. Düzce de merhum hafızlık hocası Hasan şen hoca efendiye birisi soru sorar. Hoca efendi bunu ben bilmem âlim Hasan hocama sor der. O kişide sen hoca, hafız değil misin dediğin de evet ben hafız ve hocayım ama sadece Kur’anı bilirim, eğer ben olmazsam sen belki de müezzini sorarsın, işte bunlar yanlış işlerdir der.

Maalesef şehrimizin camileri ilimden, alimden, müderristen çok mu çok yoksun. Sadece bir teknisyen edasıyla bazı hizmetler yapılmaktadır. İsimler hoca ama sıfatlar değil. Son söz; Bir büyük demiş ki; Evladım siz hiç alim görmediniz ki tanıyasınız. Evet siz hiç alim gördünüz mü?

İki bini aşkın nüfusumuz var ama bir elin parmağı kadar âlimimiz yok. Esefle sunarım.