Ülkemizin örgün eğitiminde sağlıklı ve verimli bir din eğitimi sağlanamamıştır. Çünkü kurulan yeni rejim dini parantez içine alan bir hayatı tercih etmiştir. İlk 27 yılda din yokmuş gibi yönetim sergilenmiş ve özellikle din eğitimi felç olmuştur. Son 72 yılda ise istenilen sonuca sadece ihtilal komutanı Evrenin mecburi din eğitimine sarılmakla aranmıştır. Gerek eğitimin her yıl olmaması ve içeriğinin sığ olması çocuk ve gençlerde sağlıklı ve yaşayan bir dini hayat oluşturamamıştır. Okullarda seçmeli dini bilgiler, siyer ve Kur’anı Kerim derslerine maalesef ekseriyet öğrenci ve veliler ilgi göstermemektedirler.

Öğrenci zihniyetinde yaz mevsimi tatil olarak belirginleşmiştir. İlkokul ve ortaokul öğrencileri on milyon civarındadır. Cami ve kurs dersleri kayıt üzerinde iki milyon olduğu tahmin ediliyor. Cami derslerinin pedagojik yönüyle ciddi bir uygulama imkânı yoktur. Öncelikle her din görevlisi muallim olma vasfına ve özelliğine sahip değildir. Eğitim namaz kıldırma ve vaaz etmeyle aynı iz düşümüne sahip değildir. Mekân olarak ise camiler sınıf düzenini ve yeterli muallime sahip olmadığından dolayı öğrenciler beş sınıflı tek öğretmen modeliyle eğitim vermektedir. Ders çizelgesi, müfredat ve teneffüs imkânları yetersiz olduğundan dolayı sonuçlar iç açıcı değildir. Öğrenciler ise farklı yaş, sınıf ve özellikleri sebebiyle ders heyecanı ve disiplinin kabullenmemektedirler. Böylece her yıl “elif ba” biter veya iki sayfa Mushaf’tan okunur sonra sezon biter. İlköğretimde bir yılda ulaşılan okuma ve yazmaya, camilerde ise iki ayda neredeyse makamlı hatim beklentisine girilmektedir.

Camilerde ki yaz az kurslarının hiç faydası yoktur demek asla mümkün değildir. Hepsine ulaşılamayanın hepsi terk edilmez denmiştir. Bazı hocalar ve dernekler ile bazı veli ve öğrencilerin gayretiyle kısa zamanda büyük aşk ve heyecan oluşturulup, hiç değilse ömrünün sonuna kadar cami sıcaklığı ve namaz kılacak kadar bilgi ile hayatın bir safhasında imamla tanışma imkânı sağlanmaktadır.

Birçok insanımızın hatırasında kalan din eğitimi belki de bu canlı cami dersleridir. Eğitimin geliştiği yüzyılımızda bu meseleler hoca, öğrenci ve veli karmaşasından çıkarılıp daha düzenli bir sisteme geçilmelidir. Yaz mevsimi tatil, köye gitmek, izin kullanmak gibi sebeplerle uzun vadeli sağlıklı bir eğitime sahip değildir. Devlet erkânı ne kadar sayı ve övgü düzse de sonuç bekleneni sağlamamaktadır. Veli ise çocuğunun bir şey öğrendiğini sanmaktadır. Ayrıca din görevlilerinin yaz mevsiminde izin kullanamamaları onlarda ve ailelerinde bazı olumsuzluk ve zorluklara da sebep olmaktadır.

Kanunda izin olmasına rağmen okulların bu eğitim için yazın kullanılması yaygınlaşmamıştır. Hâlbuki hocalara sayısı ve durumu belli öğrenci verilerek okul sınıflarında yazın bu iş daha iyi yapılabilir ve haftada bir gün de camide etkinlik, eğitim ve ziyaret ile cami ve cemaat iletişimi sağlanabilir. Kısacası üzerinde çok düşünülüp işi ciddiye almak gerekir. Yaşlılığında camiye cemaat olanların çoğu da bu yaz kurslarında camiye gelenlerdir.

Tüm sıkıntılara rağmen ders veren hocalarımıza, çocuklarını gönderen velilere ve gözbebeği çocuklarımıza teşekkür eder, başarılar dileriz.