Vagonun Lokal’inde Kur’an kursu’na gidiyoruz, 80 öncesi, Bahçelievler Camisi imamı, adını hatırlamam, yüzü gözümün önünde, heceletmeye başlamış Elifba’dan, demek harekeleri de öğretmiş, “şe-keee-re” deyince arkadaşım, “zammgeeelll-diiii” diyorum, tek kanallı TRT’de her gün zam haberi var, kulağımız zam haberi duyulan memur evlerinin ahlarına vahlarına alışkın, çocuklar makaraları koyuveriyor, ilkokul kızları, kar beyaz tülbentleri başlarında, oğlan çocuklarının başlarında dantel takkeler.

Öğle arası olmalı, sanki cır cır böceklerinin sesi güneşin sesidir, tepemizde sıcak, gölgeli bahçelerden birine dalıyoruz, erik mi, kiraz mı, incir mi hatırlamıyorum, çocuklardan biri “günah değil mi?” diyor, yanındakinin ağzı taze meyveyle dolu, “hem de Kur’an kursuna gidiyoruz, daha günah, hepimiz cehenneme gideceğiz” diye ekliyor. Ben demişim “Dalalım” diye. Fetvayı verdim. “Bize günah yazılmaz.” Niye dediler mi, der gibi mi baktılar, geçmiş zaman, “Biz akıl baliğ olmadık ki daha” dedim. Öğleden sonra hocaya sordulardı, “Hocaaammm, akıl baliğ ne demek?”

Türkiye, eski Türkiye değil, köprünün altından çok sular aktı, eskiden şikayete bir başlasak asır sürer, amenna...

Fakat denizini geçip deresinde boğulduğumuz dertlerimiz var.

Mesela, Türkiye, oldum bittim, “akıl baliğ” olamıyor.

Hangi konuda?

Birini söyleyeyim, gerisi başka zaman kalsın.

Cami ile başladık, cami ile bitirelim.

Çare camidedir.

Cami hakkında, neydi, ne oldu, ne olacak bunu konuşmak gerekiyor.

Biz, iletişimi opera binası yahut heykel meydanı veya AVM merkezli bir toplum değiliz.

Cami ve cemaat sosyolojisi hakkında da konuşmalıyız. Farklı mezheplerden, tariklerden, meşreplerden Müslümanların “ayrım gözetmeden” beraber saf tutarak aynı secdeye baş koyduğu caminin, İslam toplumlarının demokratikleşmesindeki işlevi ve konumunu da konuşmalıyız. Evet, Müslümanlar, ancak camide demokratikleşebilirler, ancak cami sayesinde, bir kubbenin altında farklı sesleriyle var olabilir, farklı renkleriyle bir kanaviçeyi temsilen buluşabilirler. Bunu konuşalım. Camide buluşamayan Müslümanların, kendi camilerini, mescitlerini merkez kılma gayretlerinin, kendilerinden başka kimseyi “makbul” hatta “Müslüman” saymayan cemaatleşmelerin sonunda devleti ele geçirmeye kalkışmayla sonuçlandığını görmedik mi? Bunu konuşalım. Bütün dünya “İslam eşittir terör”ü konuşurken, “İslamofobia”yı konuşurken, din ve cami hakkında, cami ve demokrasi hakkında uzun uzun düşünüp konuşmak gerekiyor.

Geleneği temsil eden, tarihi olan, geçmişini bildiğimiz, büyük, merkezi camiler cenaze namazlarında protokol camii olmanın ötesinde asıl manasına uygun olarak bir buluşma ve kaynaşma merkezine döndürülmeli.

Taşeron işçi ile müdürü, işadamıyla STK başkanı, farklı partilerin politikacılarıyla seçmenleri cami avlusunda buluşmalı. Konuşmalı. Protokolsüz olmalı bu görüşme. Kendini gösterme amacı taşımamalı. Ve sadece cenazelerde olmamalı bu.

 

Bu toplum, genleri böyle gerektirdiği için, caminin kubbesi altında, caminin avlusunda buluşmalıdır, eğer fertleri birbirini anlayacaksa, toplumu oluşturan bireyler birer birer birbirini anlayacak ve birbirinin varlığıyla barışacaksa, böyle olmalıdır bu.

İktidarını muhalefetinden ayırmadan söyleyelim, başımızdakilerin ağzından her çıkan söz, en ücra yerdeki vatandaşın başında bomba gibi patlıyor.

Farkında değiller. Umurlarında değil.

Kendi kulakları duymadığı için mi, ağızlarından bu kadar çirkin, bu kadar ağır, bu kadar akılsız, bu kadar kalpsiz kelimeler çıkıyor?

Danışmanları var mıdır, yok mudur bilemem, varsa, camiden uzaklar, eminim, halkın kulaklarından uzak dudakları, halkın dudaklarından uzak kulakları,

Camide söyleyemeyeceğin sözü, caminin avlusunda söyleyemeyeceğin sözü, cenazede söyleyemeyeceğin sözü, meclis kürsüsünden de söyleyemeyeceğini idrak ettiğimiz gün, “akıl baliğ” olma yolunda da büyük bir adım atmış olacağız.

Şundan adım gibi eminim ama, Müslüman kurtulmadıkça, biz bu dertlerden kurtulamayız. Müslüman kurtulmadıkça, memleket kurtulmaz. Müslüman camiyi anlamadıkça, yanındaki Müslümanı anlamadıkça, camiye cenaze dışında adım atmamış olanlar camiyi ve camidekileri anlamadıkça, “akıl baliğ” olamayız.

Ağzını toplaması gerekenlerin ibret alacağı yer camidir!

Biz, agora kültüründen, opera kültüründen, heykel meydanı kültüründen, AVM kültüründen gelmiyoruz.

Biz, ortasında “Orta Cami” olan çarşılardan geliyoruz.

Cami düzelmeden çarşı düzelmez.