İnsanlık tarihinin en büyük soykırımlarına imza atan ABD yönetimlerinin bugünkü başkanı Biden, büyük bir afkurma ile bize soykırım iftirası atmış, İstanbul ismini de değiştirerek, egemenlik haklarımızı resmen ihlal etmiş, küresel eşkıya olarak hem eşkıyalık yapmış hem de kendi soykırımlarını unutturmaya, gözden kaçırmaya çalışmıştır. 

              Bu afkurma, elbette basit bir afkurma değil. Ağır bedelleri göze alacağımız bir havlama. Dış politikada geldiğimiz en sıkıntılı, en vahim durum. 

              Seçim öncesi afkurmuş, ne yapacağını haber vermişti. 

              Önce  tehditler, ambargolar, birkaç gün öncesinde telefon  aymazlığı ve şimdi bu. 

              Her şey Arap Baharı( felaketi) ve Büyük Ortadoğu Pırojesi ile başladı. Bu da onun devamı. “SARI ÖKÜZ” misali hep gerçek oldu! 

              Önce Afganistan yutuldu. Ardından Irak, Suriye, Libya, Mısır, Yemen. İran’a 40 yıldır ambargo ve en son tam abluka, suikastler, ayaklandırmalar. 

              Hepsinde bizi ve Müslüman devletleri yanlarına destek olarak aldılar. 

              Hep kullandılar, sürekli kullanmak istediler, en ufak yan çizmeyi kabul etmediler. 

             D. Türkistan kominist Çin’e bırakıldı, Çeçenistan ve Kırım Rusya’ya verildi. 

             Nihai sıra Türkiye’de demiştik, hep demiştik! 

             Bütün bu yanlışlara rağmen, şimdi hatalar üzerinde durma, birbiri ile uğraşma, hata yapanlardan hesap sorma zamanı değil, KUVAY-I MİLLİYE zamanı. 

             Peki ne yapılmalı?  50 Yıldır gözlem yapan, araştıran, inceleyen, düşünen, analiz eden acizane biri olarak derim ki: 

            1-DIŞA KARŞI 

             Olaylar sağduyu ile karşılanmalı, uhulet ve suhuletle ele alınmalı, yeni maceralar, ucuz ve karşılığı olmayan kahramanlıklar yapılmamalı, tiribünlere oynanmamalı, asla ve kata siyasete alet edilmemeli, siyasi kaygılara karıştırılmamalıdır. 

              Öncelikle  arşivleri açmaya davet edilmeli, arşivler konusunda hodri meydan denilmeli, karşı tarafın da arşivleri açması ve tüm tarihçilerin incelemesi davetinde bulunulmalı, süre verilmeli ve bu süre sonunda, karşı taraf adım atmazsa “Ermenilerin Türk soykırımı” ilan edilmeli, meclisten oy birliği ile çıkarılmalı, kültür coğrafyamızdaki devletlerden başlayarak, Ermenilerin Türklere soykırımı tanıtılmalı,burada muhatap Ermeniler değil, dünya muhatap alınmalı, dünyaya seslenilmeli, akıl ve vicdanlara müracaat edilmelidir. 

                Şunu kapatalım, bunu kapatalım zamanı değildir. Onun zamanı bu zaman değil, her alanda güçlü olununcadır. Zamanı ve yeri geldiğinde de üsler birer birer kapatılmalı. 

                Komşularla, inanç  ve kültür coğrafyamızla ilişkiler süratle onarılmalı, Mısır da yaptığımız  zorunlu, günün şartlarında mecburi doğru olan  U dönüşü, Suriye, İran, Irak ve diğerelerine yönelik de yapılmalıdır. Şu HŞ. BİZE, HEPİMİZE VE DEVLET YETKİLİLERİNE ÖLÇÜ OLMALIYDI VE OLMALIDIR. 

                 “Dostunu ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da ölçülü buğz(düşmanlık)et, günün birinde dostun olabilir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî) 

                  Katar ( ki bu devlet değil, bir aşiret kırallığı) ve Libya ( O da yerle yeksan olmuş, varlığı ve yokluğu belli değil) dışında kalmayan dostlarımız süratle çoğaltılmalı, başta Türk dünyası, Müslüman ülkeler ve emperyalizm mağduru tüm üçüncü dünya ülkeleri ile münasebetler iyileştirilmeli, bölgesel işbirlikleri geliştirilmelidir.  

                 Başta Ermeniler olmak üzere, hiç kimseye taviz verilmemeli, verilen tavizlerin işe yaramadığı, bize zarar olarak döndüğü artık görülmelidir. 

               Hiç şüphesiz “müttefiklik” ve sıtıratejk ortaklık gözden geçirilmeli, yılanla aynı çuvala girilmeyeceği bilinmelidir. 

                Akdamar, Sümela ve benzeri kilise kararları yanlış idi, zaman içinde düzeltilmeli, egemenlik devrine yol aralayan bu uygulamalardan vazgeçilmelidir. 

                 NATO konusunda yeni maceralara girilmemeli, teenni ile hareket edilmelidir. 

                Rusya ve Çin ile D. Türkistan, Çeçenistan ve Kırım konusunda, temel insan hakları ekseninde denge politikası yürütülmeli, AB ile milli çıkarlar gözetilerek denge yolu izlenmelidir. Nihai hedef Türk ve Müslüman dünya ile her alanda birlik yolu olmalı, D8 ivedi aktif hale getirilmelidir. 

                 Emperyalistlerin KIZILDERİLİ, ZENCİ, KORE, VİETNAM, AFGANİSTAN, JAPONYA, IRAK, SURİYE, LİBYA, YEMEN, BOSNA, ARAKAN, D. TÜRKİSTAN, CEZAYİR, AFRİKA, 1944’de KAFKASLAR VE TÜRK İLLERİNDE, 1.Dünya savaşında BALKANLAR DA  ve daha birçok yerde yapılan SOYKIRIMLARI unutulmamalı, unutturulmamalı, yeri geldiğinde karşılarına usulünce çıkarılmalıdır. 

                   2-İÇERDE 

                İvedi KUVAY-I MİLLİYE oluşturulmalı, ortak akıl, ortak yönetim, şura ve istişare esas alınmalı, 84 milyonu kucaklayacak, muhalif cepheyi daraltacak, muhalefeti düşmanlaştırmayacak ve şeytanlaştırmayacak, birliği ve birlikteliği artıracak bir politika güdülmeli, terör cephesi sınırlandırılmalı ve yalnızlaştırılmalı, tabanı kucaklanmalı, hukuk kemale erdirilmeli, yargı bağımsızlığı ve adaleti ivedi tesis edilmeli, imza atılan hukuk metinleri uygulanmalıdır. 

                 Ötekileştirici, ayrıştırıcı, şeytanlaştırıcı, düşmanlaştırıcı, bölücü ve nefret ettirici dilden bütünüyle vaz geçilmeli, söylem ve eylem de yer verilmemelidir. 

                  Ekonomi hızla toparlanmalı, lüks ve israf önlenmeli, milletin parası ile isim ve resim reklamlarına son verilmeli, zirai ve sınai üretime ağırlık verilmeli, ilim, teknoloji ve savunma sanayine öncelik ve ehemmiyet arz edilmeli, konfor yatırımları durdurulmalı, yabancı para ile yatırım ve borçlanmalara son verilmeli, gerekirse halkın gücüne başvurulmalıdır. Her birimiz fedekarlık yapmalıyız, yapmaya hazırız. 

                  Yabancılara toprak ve gayrimenkul satışı tümüyle durdurulmalı, asla vatandaşlık verilmemeli, mültecilerin de tümüne vatandaşlık verilmeyerek, ülkelerine dönene kadar misafir edilmeli, ama geçici vatandaşlıkla, vatanlarına dönmeleri sağlanmalı, vatan toprakları emperyalist ve ziyonist emellere boş bırakılmamalıdır. 

                    3-MUHALEFETE DÜŞEN VAZİFELER 

                   Muhalefet elbette tenkit yapacak, yanlışları söyleyecektir. Bunun için vardırlar. 

                   Ancak bu ve benzeri meseleler de kayıtsız şartsız devletin yanında olmalı, bütüncül bir tavır sergilemeli, emperyalizme ve ziyonizme karşı dimdik, tavizsiz ve birliktelik göstermelidir. 

                    Malum parti hariç, diğer muhalefetin tamamı, bugüne kadar milli duyarlılık ve dayanışma göstermiş, Biden olayında da aynı hassasiyeti ortaya koymuştur, koymaya tavizsiz devam etmelidir. Dışa karşı tam bir birliktelik ve TEK YUMRUK olma durumu ortaya konuldu, konulmaya devam edilmelidir. 

                   4-MİLLET OLARAK 

                  Topyekün basın, STÖ, iş çevreleri, kurum ve kuruluşlar, yazarlar, düşünce insanları, kanaat önderleri ve 84 milyon devletin yanında olmalı, particiliği sandığa bırakmalı, tek hedef ve gaye Türkiye, vatan ve milletin selameti olmalıdır. 

                   SARI ÖKÜZ HİKAYESİNDEN ve tezahürü olan FİLİSTİN, ÇEÇENİSTAN, BOSNA, AFGANİSTAN, KIRIM, UKRAYNA, KARABAĞ, IRAK, SURİYE, YEMEN, LİBYA, MISIR, D.TÜRKİSTAN, ARAKAN, SUDAN, MALİ,CEZAYİR, TUNUS, SOMALİ, UGANDA, NİJERYA ve topyekün AFRİKA felaketlerinden, GEÇMİŞTE BALKANLAR VE KAFKASLAR DA yaşanan felaketlerden ders alınmalıdır.