Belediye seçimlerinin üzerinden 1,5 ay geçti…
Nasıl geçtiğini anlamadık bile…
İşte zaman böyle bir şey…
Su gibi akıp geçiyor…
Geçen süre zarfında hep hayırlı olsun ziyaretleri gerçekleştirildi belediye başkanlarına…
Hala da devam ediyor bu ziyaretler…
Bilhassa ilk defa belediye başkanı seçilenler, omuzlarındaki büyük yükün henüz farkında değil…
Gelen gidenle oyalanıyorlar…
“Hayırlı olsun başkan!”
“Çok sevindik başkan!”
“Harika işler yapacaksınız başkan!”
“Biz hep sana çalıştık başkan!”
“Makama da ne güzel yakıştın be başkan!”
Ve benzeri iltifat cümleleri…
Çiçekler ve tebrikler…
Çikolata ve kolonya ile mukabele…
Böyle böyle geçer birkaç ay daha…
Bakıyorsunuz bilhassa ilk defa seçilen belediye başkanlarına...
Bir hürmet, bir tevazu, bir hoşgörü ki sorma gitsin…
“Birlikte yöneteceğiz!”
“Her zaman beraberiz!”
“Sürekli istişare halinde olacağız!”
“Kapım her daim açık olacak!”
Falan filan…
Esnaf ziyaretleri…
Vatandaşın arasına karışmalar…
Herkesi kucaklamalar…
“Telefonum 24 saat açık… İstediğiniz anda bana ulaşabilirsiniz” taahhütleri…
Makam araçlarını satmalar…
Tasarruf tedbirleri almalar…
Gösterişten uzak, halka sempatik ve hoş gelen tavır ve uygulamalar…
Ne güzel…
Maşallah diyelim…
Keşke hep böyle olsa…
Hep böyle gitse keşke…
Ama maalesef bir süre sonra işler değişiveriyor…
Hizmetler aksadıkça sızlanmalar da arkasından geliyor…
Projeler gerçekleşmedikçe, “Bunu niye başkan yaptılar ki” diye fısıldaşmalar oluyor…
En ufak başarısızlıkta bıyık altından gülmeler başlıyor…
İstek ve şikayetler günden güne artış gösteriyor…
Özellikle de işle ilgili talepler…
“Ya başkan bizim kız falanca üniversiteyi birincilikle bitirdi!”
“Bizim gelin doktorasını filanca ülkede yaptı”
“Oğlum diye demiyorum, Allah seni inandırsın on parmağında on marifet!”
“Bizim damadı birçok yerden istediler ama benim gönlüm seninle çalışmasından yana!”
Hoş, böylesi talepler şimdi de geliyordur ama bir şekilde savuşturulabilir şu anda…
“Daha yeni geldik. Dur bir bakalım manzaraya hele. Sen CV’yi arkadaşlara bırak, biz sonra sana dönüş yaparız” safhasında şu an işler…
Ne zaman ki “Dönüş yaparız” denilenlere dönülmemeye başlanacak, kızılca kıyametler de işte o zaman kopmaya başlayacak birbiri ardına…
“Sözünün eri değilmiş!”
“Başkan oldu havası, tavrı değişti”
“Önceden böyle değildi!”
Dedikodular, yaftalar, karalamalar gırla gidecek!
Şurası bir gerçek ki ülkede çok ciddi bir ekonomik kriz söz konusu…
Hemen hiçbir işe para bulunamıyor…
Piyasada işler kesat mı kesat…
Hangi projeyi, hangi parayla yapacaksın!
Hangi hayalini gerçeğe dönüştüreceksin…
Ekstra hizmetleri, olağan dışı uygulamaları, sürpriz birtakım atakları geçtik…
Mevcut hizmetlerin devamını nasıl sağlayacaksın!
İmar düzenlemeleri ve 18 uygulamaları başa bela olacak…
İhaleler ve doğrudan alımlarda ortalıkta hep dedikodular dolaşacak…
Yapılan işler hiç kimseyi hiçbir zaman memnun etmemeye başlayacak…
Tasarruf tedbirleri bilhassa temsiliyet noktasında yakın çalışma ekibinden başlayarak rafa kaldırılacak…
Kurduğun kadronun oturması zaman alacak…
Kimi yerini beğenmeyecek, kimi dikiş tutturamayacak…
Tüm bunlarla nasıl uğraşacaksın!
Yağmur gibi yağan taleplere nasıl karşılık vereceksin!
Eş, dost, akraba bitecek bu sefer parti teşkilatlarından “ricalar” başlayacak…
En üst kademeden en alt kademeye kadar…
Yani demem o ki bunlar daha cicim ayları belediye başkanları için…
Şenlik dağılıp ışıklar söndüğü zaman gerçek dünya başlayacak…
Sorunların, sıkıntıların, şikayetlerin dünyası…
İstek ve taleplerin yağmur gibi yağdığı dünya…
Beklentilerin tavan yaptığı…
“Hemen olsun bitsin” anlayışının hüküm sürdüğü…
“Önce benim işim görülsün” sabırsızlığının baş gösterdiği…
Tencerenin fokurdayıp, kazanın kaynamaya başladığı…
Kıt kaynaklarla sınırsız isteklerin karşılanması gereken dünya…
Hiçbirimizin içinde yaşamayı arzu etmeyeceği bir dünya…
Allah şimdiden sabır ve kolaylık versin…