Aşağıdaki yorum, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu gelişmeleri değerlendirmede kendisine has, son derece usta yazılarıyla gündeme gelen Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül’e ait…

Mutlaka okunması gereken ve ülkemizin içinde bulunduğu tabloyu, bu derece yalın ve özgün bir ifadeyle gündeme getiren Karagül tam anlamıyla müthiş bir değerlendirmede bulunmuş…

İstedim ki onu sizlerle paylaşayım hafta sonu filemizde…

“O 104 emekli amiral, o 104 unutulmuş adam, o 104 vesayetçi, yayınladıkları o utanç verici bildiri ile Türkiye’ye saldırdı. Hükümete “muhtıra”, Türkiye’ye ültimatom verdi.

Türkiye’nin milli varlığını, direncini, davasını, yüz yıl sonra yeniden ayağa kalkma mücadelesini, onurlu bir gelecek inşa etme, bölgesel ve küresel bir güç olarak kendini yeniden kurma ideallerini hedef aldı.

Yüzyıllardır milletimizin zihninde, gönlünde, benliğinde var olan, İmparatorluğun çöküşünden sonra baskı altına alınan, bugün yeniden dirilen, coğrafya ve dünyaya yeni bir yükselişin, yeni bir tarih dönüşünün müjdesini veren siyasi genetiği hedef aldı.

Dünya yeniden kurulurken Türkiye’yi bütün oyunların dışında tutmak için yaptılar.

O 104 emekli amiral, Türkiye’yi yeniden ABD himayesine vermek için, yeniden AB denetimine hapsetmek için, dünya yeniden kurulurken Türkiye’yi bütün oyunların dışında tutmak için, yeryüzünün güç ve kaynakları yeniden paylaşılırken bizi bir kez daha içeride ve dışarıda hapsetmek için harekete geçti.

Osmanlı’yı yıkıp paylaşanlar nasıl tarih dışına, coğrafya dışına itmeye çalışmışlarsa, onların eğittiği, yetiştirip o görevlere getirdiği bu 104 emekli amiral de aynı şeyi söyledi bize: Vesayet altında kalın, asla kendi başınıza hareket etmeyin, ABD ve Avrupa başkentlerinden gelecek talimatlara aynen uyun!

O 104 emekli amiral: Bildiri örgütlenmedir. Bir şeyler hazırlıyorlar.

İmparatorluklar kurmuş, kıtalar yönetmiş bir millete ayar veren çaresiz bir zihin hastalığı bu. Yirminci yüzyılın ortalarında kalmış bir tür Baasçılık! Atatürkçülük arkasına gizlenip ABD himayesi, Avrupa vesayeti çağrısı yaptılar. Bunu da güya “Türkiye için kaygılanıyormuş gibi” servis ettiler.

104 emekli bir araya gelip böyle bir bildiri yayınlıyorsa, böyle bir çevre, örgüt, cephe kuruyor demektir. Daha önce de emekli diplomatlar, müstemleke monşerleri de bu şekilde sahaya sürüldü. Yakında yenileri de gelecek.

Bu da, Türkiye’ye karşı içeriden bir şeyler hazırlanıyor demektir. Mesele sadece darbe çağrısı, umudu değil, dışarıdan, çokuluslu bir tezgâh hazırlanıyor demektir. Terör örgütlerini birleştiren, içeride siyasi cephe kuran akıl, parça parça örgütlenmeler yapıyor demektir.

ABD’den talimat alıp, İsrail’e tekmil verenler. Siz kim oluyorsunuz da millete ayar veriyorsunuz?

Bu; yüzyıl sonra ayağa kalkan, yeni bir yükseliş dönemi başlatan Türkiye’yi bütün çevrelerden kuşatmaya çalışanların aklıdır. Öyleyse, villalarında oturan, gazinolarında içkilerini yudumlayan bu “emekli” kalkışmasının bir milli güvenlik meselesi olduğuna işarettir.

Bu amiraller ve devreleri görevde oldukları dönemde Türkiye, denizlerinin sıfır noktasından, kıyılardan burnunu kaldıramıyordu. Terör şehirlerimizi vuruyordu. Onlar yıllarca dağ-taş bombalıyordu.

İsrail, deniz üssümüze saldırıyor, Gölcük Donanma Üssü’nde İsrailli amirallerle Türkiye’ye karşı darbe planları yapılıyordu. Talimat ABD’den alınıyor, İsrailli generallere tekmil veriliyordu.

Ege için, D. Akdeniz için, terörle mücadele için bildiri yayınlayıp Türkiye’ye destek verdiniz mi!!

Türkiye’ye, milletimize, ilk kez çok güçlü bir yerli akılla hareket eden devlete parmak sallayan, birilerinin çıkarları doğrultusunda hepimizi tehdit eden o 104 emekli amiral;

Teröre karşı Irak ve Suriye’de verilen savaşa destek için bildiri yayınlamadı. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile savaş cephesi inşa edenlere karşı bildiri yayınlamadı.

Doğu Akdeniz’de yüzyılın mücadelesini veren Türkiye’ye destek için bildiri yayınlamadı. Ege’de, Adalar’da, Dedeağaç’ta Türkiye’ye karşı yığınak yapanları hedef almadı, ülkemize destek vermedi. Libya ve Karabağ savaşında ülkemize destek vermedi.

Suriye ve Irak’ta ABD, Akdeniz’de Fransa, Ege’de Yunan, Ortadoğu’da İsrail gibi hareket ettiler. Bütün bu mücadelelerde Türkiye’yi yalnız bıraktılar.

Türkiye Ekseni’ne saldırı var: Tehlikeli cepheler kuruluyor, sinsi örgütlenmeler yapılıyor.

Şimdi görüyoruz ki, asıl meseleleri Türkiye imiş. Batı vesayetinden çıktığı için Türkiye’yi cezalandırmakmış. Dışarıdan çevreleyen, içeriden kuşatanlarla birlikte hareket etmekmiş. “Türkiye’yi durdurma”nın Batı’nın en büyük hesabı olduğunu biliyoruz. Bunlar da o amaçla sahaya sürülmüş.

Türkiye Ekseni’ne karşı topyekûn saldırı var. Suriye’den, Irak’tan, Akdeniz’den, Ege’den, içeriden saldırı var. Büyük cephe hareketleri, büyük örgütlenmeler var. Patronları belli, tetikçileri belli. Milletimizin verdiği mücadele belli.

Bir asır önce bu toprakları yağmalayan, bizi lime lime eden işgal güçlerinin eski hesaplarını, bugünkü amaçlarını bize pazarlayanlar var.

Siz kimlerin silahını kime doğrulttunuz! Kimlerin kurşunlarıyla bu ülkeyi avlıyorsunuz!

Yüzyılların dönüşü yaşanırken, yeniden tarih ve coğrafya inşa edilirken, Batı başkentlerinin içerideki hükümranlığı ezilirken, Türkiye bir coğrafya gücü, bir dünya gücü olarak öne çıkarken siz kimin silahını kime doğrultuyorsunuz.

Kimlerin kurşunlarıyla bu ülkeyi avlıyorsunuz!

Osmanlı sonrasının en büyük güç yükselişi bu. Hiçbir güç, hiçbir çevre, hiçbir siyasi hesap bunu değiştiremez. Değiştiremiyor da… Değiştiremeyecekler de..

ABD bastırıyor, Avrupa bastırıyor, terör örgütleri bu amaçla seferber ediliyor. Ekonomik darbeler planlanıyor. Bölge ülkeleri taşeron olarak kullanılıyor.

Yirminci yüz yıl parantezi çoktan kapandı. Bunlar da o parantezde sıkışıp kaldı. İşte orada unutulacaklar. Kimlerin silahını kuşanırlarsa kuşansınlar o bataklıkta yok olacaklar.

Vatan eksenine güç verin! Her eve, bireye bunu anlatın!

Türkiye genelinde; şehirlerinden sokaklarına, dağlarından denizlerine, köylerinden kasabalarına, her eve, her bireye bu dayanışma anlatılmalı. Artık siyaset olmadığı, yeni bir kuruluş ve yükseliş olduğu, bölgenin ve coğrafyanın güç dengesinin değiştiği, buradan 21. yüzyılın en güçlü devletlerinden birinin çıkması gerektiği anlatılmalı.

Bu yönde bir seferberlik, bu yönde bir dalga oluşturulmalı. Kalbinde vatan sevgisi olan herkes bu seferberliğe katılmalı. Artık iç politika yok. Siyasi parti hesaplarının çok üstünde bir hesabımız var.

Vatan ekseni genişletilmeli, güçlendirilmeli. Eskinin vesayetçi kalıntılarının etkisi kırılmalı, yok edilmeli. Sesi kesilmeli.

2023 öncesi son bin yılın hesaplaşması yaşanacak. Bu bildiri bir “iç tehdit”tir.

2023 öncesi son bin yılın hesaplaşması yaşanacak. Bu yüzden bütün eski nüfuz çevreleri sahaya sürülüyor. Bu bildiri, bu “muhtıra” bir iç tehdittir. Hesabı mutlaka sorulmalı.

Darbe mi çağırıyorsunuz? ABD, Avrupa müdahalesi mi çağırıyorsunuz? Kale kapılarını içeriden mi açıyorsunuz? Türkiye’yi kimlerin silahlarıyla korkutuyorsunuz?

15 Temmuz’da dünyaya bir şey ilan etmiştik: “Acımasız Direniş”in ne olduğunu! Kendileri de patronları da unutmuş olmalı. Bir daha gösteririz! Kimsenin kuşkusu olmasın.

Ama bu muhtıranın hesabı mutlaka sorulmalı…”