“Bu şehrin Fahri Müfettişi” yine dertli…
Şehrin her tarafında güzellikler arıyor ama her nedense hep ‘noksanlıklar’ ve aksaklıklar batıyor gözüne...
Sonra da kaleme sarılıyor, derdini bizimle ve okuyucularımızla paylaşmak istiyor.
Bu sefer de yeni yapılan 3 garajdaki susuzluğa takmış kafayı…
Garajların yapılmasını memnuniyetle karşılıyor ve ‘olması gerekendi’ diyor.
Bununla yetinmiyor, çeşmesizliği dile getiren eski bir figanından bahsediyor.
“O gün demiştim ki: Yaklaşık 40 yıldır Kütahya’yı değişik vesilelerle ziyaret ederim. Her gidişimde, gördüğüm her çeşmeden bir yudum da olsa su içerim. Nasıl bir gelenektir bilmiyorum, ilçelerine giden yollar üzerinde ve şehrin hemen hemen her yerinde musluğu olmayan, kurnalardan şarıl şarıl akan suların sesini duymak o kadar hoş ki…
‘Allah bu çeşmeleri yapanlardan razı olsun’ diye de dua ederim.
Sonra bakarım kendi şehrime…
Bir metre kazılsa su fışkıran toprakların çeşmesizliğine ve sularını damacanaya hapseden zihniyete yanarım…
Yakın geçmişte Bulvar’ın göbeğine oturtulmuş, güzelim bir çeşme vardı, kaldırıldı.
Her çeşmesinden şırıl şırıl su akardı, tam anlamıyla bir Osmanlı şadırvanıydı…
Ama şimdi yerinde yeller esiyor.
Sitemim yersiz mi, bilmem katılır mı bana Adapazarlılar?
Ya da sesimi duyar mı, susuzluğu giderecek yetkililer?”
Gelelim bugüne…
Biraz önce belirttiğim gibi şehrimize üç yeni garaj yapıldı ve hizmete açıldı. Bunlar güzel yatırımlar, diyecek sözüm yok.
Bilirsiniz Sakaryamız’ın her tarafı su… Allah vermiş de vermiş… Türkiye’nin pet şişe su üretiminin yüzde 30’undan fazlasını Sakarya temin ediyor. Bir tarafı Sakarya Nehri, diğer tarafı Sapaca Gülü, diğer yanları İzmit Körfezi ve Karadeniz derken, yarım metreden çıkan su üzerinde hayat süren, nadir şehirlerden biridir ilimiz...
O halde bu susuzluk niye?
Nerede sebil geleneği?
Yazın sıcak günlerinde, diyelim ki Hendek’ten dolmuşa bindim.
SASKİ’nin karşısındaki yeni yapılan garajda da indim. Hava sıcak mı sıcak! Minibüsten kendimi dışarı attım. Elimi yüzümü yıkamak için bir çeşme arıyorum. Yok...
Ararken bir de bakıyorum ki karşımda SASKİ Genel Müdürlüğü… Her şeyi düşünen SASKİ buraya, sebil niyetine küçük bir çeşme, niye yapmaz?
Hadi onlar uyudular, bir hayırsever de yok mudur bu şehirde bağrı yanık gönüllerin susuzluğunu giderecek?
İsteseler eminim ki bir günde yaparlar.
Aynı hal, diğer 2 garaja gelen veya giden yolcular için de geçerlidir, hiç kuşkusuz...
Galiba muhafazakâr ve dindar bilinen Sakaryamız’ın yöneticilerinin, ‘Allah razı olsun şu çeşmeleri yaptıranlara’ şeklindeki dua ve övgülere ihtiyacı yok… Geleceği garantilemişler (!) sanırım!
Bizim Bahçe köşesinden “Feryadına kulak, figanına ses veren olur mu deyip, yüreği bu şehrin güzelliği için çarpan fahri müfettişe önceki hatırlatmaları nedeniyle bir demet orkide göndermiştiniz.
Bu defa ne olur herhangi bir çiçek göndermeyin ama gerekli uyarıyı da Sakarya adına yapın.
Olmaz mı?
Bizi dinlemeyebilirler.
Ama gazetecilerin uyarıları, görüyorum ki çok zaman etkili oluyor.
Bu sefer de ‘Garip fahri müfettiş’ ve onun gibi hassas gönüller için yapın uyarıyı ve çiçekleri bunu dikkate alacak etkili ve yetkililere gönderin…”
Uyalım fahri müfettişin temennilerine ve “Yeter ki harekete geçilsin” diyerek, en kısa zamanda su arayan gönüllere serinlik sağlanmasını dileyelim…