Ya yayasınızdır ya araç sürücüsü şayet bu şehrin caddesinde ve sokağında yürüyorsanız mutlaka başınıza gelmiştir.

Milli piyango misali size de çıkabilir tarzında küçücük olasılık değildir. Baştan aşağıya ıslanmamış ya da bir yayayı ıslatmamış olma olasılığınız hiç yoktur.

Hadi daha realistçe bir yaklaşım sergileyelim, en azından paçalara kadar ıslanmış ve ıslatmış olmalısınız. Harici bir yaklaşım doğru olmaz, değilse ya araç kullanmıyor ya da bu şehrin caddesinde sokağında yürümüyorsunuz demektir.

Mevsim şartlarına uygun yağışların başlaması ile benzeri manzaralara tanıklıklarımız başladı. Henüz ıslanmadım, bir yurttaşımızın ıslanmasına vesile olmadım.

Henüz daha yeni tabii, önümüzde uzunca bir süreç var.

Yaya iseniz araç sürücüsünü suçlar, araç sürücüsü iseniz yayanın dikkatsiz olmasını suçlarız.

Kolay olanı seçeriz, oysaki olayın failleri olumsuzluğa maruz kalanlar değil buna zemin hazırlayanlardır. 

Ama biz hep kolay olanı seçer inisiyatif almayız. Sorumlu o yolu yapanlardır, becerememişler demeyiz birbirimiz ile didişiriz.

Yerel yöneticidir o meselenin tek sorumlusu, becerememiştir asfaltlama işini, o kadardır yani.

Dünya ölçeği vardır, fen işidir, hesap işidir ancak bizim yerel yöneticilerimiz bu kadar zahmetli işlerle uğraşmazlar, göz kararı döktürürler asfaltı.

Artık şansımıza yağmur birikmesi ve gölet oluşturması, idarenin sorumluluğunda değildir, asfaltı atmıştır ve mesele onun için bitmiştir.

Toprak ya da stabilize yoldan kurtulmuş olmamız minnetimiz için yeterli değil mi sorgulayacak halimiz yok ya.

Uzun yıllar sonra asfalt gelmiş, yerel yönetimin görev tanımlaması içerisinde de yok lütufta bulunulmuş, mahalle muhtarı önde olmak üzere mahalle sakinlerinde oluşan heyet belediye Başkanına teşekküre de gidince ve mahallenin en görülen alanına büyük te teşekkür afişi asılınca işlem tamamlanmış olur.

Kolay elde edilememiştir o yol, çok yılları almış çok çamur içinde yaşam sürülmüştür yani kolay ve sıradan bir yatırım değildir.

Hal böyle olunca da itiraz edecek, eksik bulacak durumunuz da olmaz.

Anlayış bu olunca yurttaş yetinmek yerel yönetici de sunduğu lütfun keyfini sürmeye devam edecektir.

Sonuç; yağan yağmur cadde sokak oluşan göletler, yaya için akrobatik hareketler sürücü için ise slalom yeteneğidir, becerebilen sınıfı geçer beceremeyen tartışmanın ve kavganın içinde kendini bulur.

Dövüş sporlarında yeteneği ver ise kazananı olur, ne zamana kadar bir sonra ki vukuata kadar. 

Akıl edemeyiz sorumluluk adresinin yerel idare olduğunu, nasıl kapısına dayanalım büyük lütuf olarak görmüşüz.

Peki, dünya da nasıl olur bu tarz çalışmalar, cadde ve sokaklarda su niçin birikmez.

Fen bilimi matematik bilimi devreye girer, göz kararı rastgele çalışma yapılmaz, bilimin emrine göredir çalışma.

Hele ki asfaltın üstüne asfalt atılmaz yol kodu yükseltilip su baskınlarına sebebiyet verilmez.

Biz de ki gibi binaların zemini su baskını tehdidini yaşamazlar.

Basit ancak iki temel mesele bile bizim için çilelidir.

Asfaltı eğimi planlayarak yani üzerinde suyun birikmesini engellemek bir diğeri ise asfalt üzerine asfalt atarak yol kodunu yükseltmemek.

Asıl önemlisi ise yerel yönetimin sıradan görevidir, lütuf asla değildir. Bunun için hummalı çalışmalara ve teşekkür etmek için özel organizasyonlara ihtiyaç yoktur.

Normalleşmeli, sıradan davranmayı bilmeli.

Düşünce devrimi gibi bir tutumu tarif etmiyorum, herkes görevini yapsın sorun biter, abartmadan.

Geçen hafta kısa süreli yağış ve ortaya bıraktığı manzaralar, mevsim bu ya her an yağmur.

Şehir merkezinde bile yürüyemezsin!!!