On bir ayın sultanı mübarek Ramazan, istisnai haller dışında ilimizde ve ülkemizde huzur içinde geçip gitti…

Bilinir ki bu ayın içine saklı huzur günlerinde, insanların birbiriyle olan münasebetleri de o ölçüde olumlu ve ılımlı şekilde yaşanırken genellikle, bazı istenmeyen olayların meydana gelişi insanı üzmek bir yana derinden yaralıyor…

Örneğin Ramazan’ın son günlerinde eski eşini şehrin en kalabalık çarşısında yüzlerce insanın göz önünde kurşun yağmuruna tutan insanın cinnet hali, öyle kolay kabul edilir ve unutulur olamaz….

Hele de Ramazan gibi insanların her türlü kötülükten uzak durması gereken bir ayda meydana gelirse…

Son yıllarda ilimizde, ülkemizde ve de dünyada böylesi savunmasız, çaresiz kadınlara karşı işlenen cinayetleri insanlık erdemi ile bağdaştırmak asla ve kat’a mümkün değildir…

Böyle davranmakla bir şey kazandıklarını sananlar, aksine hem beşeri hem de ölümsüz hayatta çok ama çok şey yitirdiklerini bilmelidir...

Haksız yere bir insanın canına kast edenler sadece öldürdüklerini değil, tüm insanlığı katletmiş olur…

Vicdanlarda derin yaralar bırakan, Mevla’nın ayakları altına Cenneti serdiği anneleri hayattan koparanlara, insanın diyecek pek fazla sözü olmuyor, ne yazık ki…

Çark Caddesinde kurşun yağmuruna tutulan kadının halini gördükten sonra, insanın sözün bittiği yer anlamına gelen kelimeler diziliyor boğazına tespih taneleri gibi…

Silah taşımak, caydırıcı yasalarla önlenmediği, insanların korkusuzca taşıdığı ortamlarda, mal ve can emniyeti de ne yazık ki istenildiği gibi olmuyor...

O halde yapılacak iş belli…

Silah taşımaya yönelik yasalar caydırıcı olmalı öncelikle…

Sonra da kontroller gece-gündüz ve aralıksız sürdürülmeli...

Saniyen “ortak yaşam disiplinine” uygun bir hayat tarzı benimsenmeli...

Yoksa bu iş, yani Ramazan ayının son günlerini kana bulayan olayda olduğu gibi, ne ilktir ne de son olacaktır…

O gün Çark Caddesinde acımasızca vurulup ağır yaralanan iki çocuk annesi kadının evlatlarını düşündükçe; insan, üzülmek bir yana, kahroluyor adeta…

Hal böyle olunca “Bozulduğu zaman insandan daha tehlikeli canavar yoktur” diyen düşünüre hak vermemek mümkün mü!

Dileğim odur ki; insanlık böyle canavarlaşmış ruhlarla karşılaşmasın…

Bu duygularla 34 yaşındaki genç anneye acil şifalar dileğiyle,  “Sabır çiçeği” gitsin istedik…