İnsanoğlunun dünya yüzeyindeki varlığı milyonlarca yıl ile ifade ediliyor. Bu çok uzun zaman içerisinde, belki birçok kez bilim ve teknolojide büyük ilerlemeler kaydedip, insanlık ve ahlak noktasında büyük kayıplar yaşamış ve başlarına gelen büyük felaketlerle tekrar başa dönmüş olmaları muhtemel görünüyor. “Ferrasini Satan Bilge” kitabının yazarı Robin Sharma, “İnsanlık çok ilerledi artık görünmüyor” sözü ile yine böyle bir dönemin başladığını çok güzel ifade etmiş.

20. Yüzyıl, “Enformasyon-Bilgi Çağı” olarak kabul edilmişti. İnternet kullanımının yaygınlaşmaya başladığı 1990’lardan bu güne kadar olan süre için ise Bilişim Çağı terimi kullanılmaktadır. Bütün gelişmelere rağmen “hiç bir zaman bilemediklerimiz” yine “bilmediklerimiz” olarak kalmaya devam ediyor. Bunu ortaya koyan çok güzel bir anket örneği var:

Ortadoğu Teknik Üniversitesi bünyesinde bir anket yapılır. Ankette listelenen çok ilginç 62 adet soru için öğrencilerden şu talep edilir:

“Farzedin ki Alâaddin’in sihirli lâmbasından çıkan türden bir cine rastladınız günün birinde… Diyelim ki bu cin, soracağınız kısıtlı miktardaki soruların doğru cevaplarını garantili olarak ve sizin anlayabileceğiniz şekilde size verebilecek bir cin.

Cinin, size sunduğu bu muazzam fırsatı en iyi bir şekilde değerlendirmek için cine hangi soruları sorardınız? Listede yer alan 62 soru arasında sizin için en önemli olan, hayatınızda cevaplarını en çok bilmek istediğiniz altı soru hangisidir?”

Burada hepsine yer veremeyeceğim için “Soru Listesi”nin tamamını merak edenler, taleplerini mail adresime “[email protected]” iletebilirler.

Bu 62 soru genel olarak bilim, felsefe, metafizik ve dini konulardan oluşuyor.

Bir kaç örnek vermek gerekirse:

• Ölümden sonra hayat (“öteki dünya”) var mı yok mu? Eğer varsa bu hayat nasıl bir şey?

• İnsanın özgür iradesi var mı, yoksa tamamen şartların ve fizik yasalarının (ya da kaderin) esiri miyiz?

• İnsan hayatının bir amacı veya anlamı var mı, yoksa insan hayatının amacı veya anlamı diye bir şey yok mu? Eğer varsa nedir?

• Ne zaman ve ne şekilde öleceğim?

• Dinlerden herhangi birinde sözü edilen Tanrı gerçekten var mı? Eğer varsa, Tanrının benden beklentileri nelerdir?

• Zamanın başlangıcı ve sonu var mı? Eğer varsa, zaman nasıl ortaya çıktı ve nasıl son bulacak?

• Evren nasıl / niye ortaya çıktı? Evrenin sonu ne zaman ve nasıl olacak?

Elbette hepsi çok önemli konular…

Öğrencilerin öncelikle itikadi ve felsefi konuları merak etmesi doğal karşılanabilir. Fakat listedeki şu sorular da bir öğrenci için çok önemli olmalı:

• Benim kapasitelerim düşünüldüğünde, bu saatten sonra benim insanlığa yapabileceğim en büyük ve olumlu katkı ne olur? Bu katkıyı kapasitelerimle nasıl gerçekleştirebilirim?

• Dünyada benim için en uygun, beni en mutlu yapacak meslek nedir?

• Hayatım boyunca şu ana kadar yaptığım en büyük haksızlık, en büyük iyilik, en büyük aptallık ve en büyük akıllılık nelerdir?

• Gelecekte karşılaşacağım en büyük 3 (veya 5 veya 10 vs.) sorun ne olacak? Bu sorunları en iyi nasıl çözebilirim?

• İnsan zekâsı ve yaratıcılığı hangi metotla veya teknolojiyle mümkün olduğu kadar arttırılabilir?

Sonuçları ile ilgili bilgilere haiz olmadığım bu anketten kelimesi kelimesine aktardığım bu sorular, “2000 yılda ulaşamadığımız bilgi düzeyine son yüzyılda fazlasıyla ulaştık” diyenleri yalanlar mahiyette.

Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, “Sorun Çağının Anatomisi” isimli kitabında şu soruyu soruyor:

- Bugünün internet kullanan, akıllı telefon sahibi, uzayın fethine şahitlik etmiş ve her türlü bilgiye ulaşabilen, bilmem kaç üniversite okumuş biri ile 700 yıl önce yaşamış Mevlana’nın bir araya geldiğini düşünsek, hangisi daha çok bilirdi?