Facebook’ta binlerce üyesi olan “Sakaryam” grubu yöneticilerinden Gündüz Direm, Sıtkı Gürdrama’nın paylaştığı ve bizim gençlik hayatımızı satır satır dile getiren, “Benzemez Kimse Sana” adlı bestesi Fehmi Tokay'a, güftesi ise Rüştü Sardağ'a ait Bayatî makamındaki unutulmaz eseri lezzetinde, harika bir paylaşımda bulunmuş…

Başta bizim kuşak olmak üzere herkesin ibretle, dikkatle ve dahi rikkatle okuması gereken enfes bir yorum…

İstedim sizlerle paylaşayım…

“Bizler ilkokulda yurt bilgisi, lisede mantık sosyoloji, felsefe, okuyan nesiliz...

Onun için biz, kim 500 milyon istiyor programında 15 bin lirayı hiç joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.

Biz 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz...

Biz kopya çeken ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz... Biz Endonezya'nın ihracatını Surinam'ın ithalatını bilen nesiliz...

Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen nesiliz...

Biz babasının cenazesine tatildeyim diye gelmeyen nesil değiliz...

Biz şahsiyet sahibi olması için terbiyesinden vazgeçilen kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değil, sevgiyi saygıyı fedakarlığı dostluğu vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yasamı için kendi yasam tarzından fedakarlık eden nesiliz...

Arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz.

Biz psikologlarla pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile mahalle ilişkileri içinde bedava çözen nesiliz...

Olaylara çözmek için atılan onları bana ne deyip pas geçmeyen nesiliz...

Anasına babasına ailesine egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz...

Biz bugün kırk yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan nesiliz...

Öğretmeninin elini öpmek için yarışan nesiliz.

Semt çocukluğunu mahalle terbiyesini büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz...

Kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli delikanlısını bizi soyan değil bizi koruyan kollayan olarak bilen bir nesiliz...

Misketi, çemberi, uçurtmayı. Birdirbiri, topacı, uzun eşeği, kukalı saklambacı, üç tası, kaptanı, müsellesi, kovalamacayı, ip atlamayı, sekseki, üçgen (şeytan uçurtması) uçurtmayı, çivili futbolu, 9.taşı, bakkal amcalara kese kağıdı yapımını, yakan topu oyun olarak bilen bir nesiliz...

Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz...

Akşam üstleri şekerli ekmek karabiberli ekmek yiyen, çikolatayı pastayı turtayı şekerlemeyi tanımayan bir nesiliz.

Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu, ağız oynatmanın bile ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin, kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin ayıp olduğu, bu eylem kahvelerde yapıldığında kahvecinin hop deve kervanı mı gidiyor diye ikaz ettiği bir nesiliz...

Ebevenylerimizin öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durumda babamızdan da azar işiteciğimizi bildiğimiz bir nesiliz...

Hele öğretmenin çocuğa bir siteminde anne baba dayı hala enişte bacanak anneanne hep birlikte okul basıp sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan yakından bir ilişkimiz yok... Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarındandı...

Ataerkil babanın sözünün geçtiği ama babanın da analarımıza değer verdiği fikir paylaştığı aileleri olan bir nesiliz...

Lise mezunu arkadaşlarımızın bugünkü üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız...

Siz bizim nesli küçümsemeyin.

Bence bizim nesle benzemeye çalışın…

Belki Türkiye kurtulur...”

Keşke tez elden o nesle benzer bir yaşantıya kavuşsa ülkemiz, milletimiz, halkımız...
Bu duygularla o günleri hatırlatan herkese ve her kesime “Orkideler” gitsin istedik…