Sevgili Okurlar,
Sizler güzel bir pazar gününü yaşarken, bizler Belçika’da sandık başına gidiyoruz. Yani 6 yıllığına yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Türkiye’nin bize sadece sınır sandıklarında oy kullanma hakkı verdiği bir dönemde, Belçika’da Türkler, 1985 yılından beri oy kullanıyor. Bu oy kullanma işlemi, Türklerin 1998 yılından itibaren Belçika vatandaşlığına geçmesi ile daha da hızlandı.
Kısacası Belçika’da yaşayan 220 Bin Türk vatandaşı, aynı zamanda ‘Belçika Vatandaşlığı’ bulunduğu için demokratik temayülünü gösterme hakkına sahip. Tam bir rakam yok ama, bu seçimlerde Türklerin 140 Bini aşkın bir dilimi yerel yöneticilerin seçiminde tercihlerini belirleyecekler.
Belçika’da 1994 yılında ilk seçilmiş Türk kökenli olarak Nuffel Morcimek bilinir.
Ondan sonraki yıl ve daha sonraki yılların seçilmiş Türk kökenlilerin sayısı büyük bir hızla arttı.
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler içinde, oylarını en iyi kullanan Türkler Belçika’da yaşıyor.
Bunun elbette bir nedeni var?
Belçika’nın küçük olması, Türklerin bir arada yaşaması ve adaylara ‘tercihli’ oy yağdırması.
2006 Yılında yapılan son yerel seçimlerde Türk kökenliler, belediye meclislerine tam 81 üye göndermeyi başardı. Bu üyelerden 12’si ise’ belediye başkan yardımcısı’ koltuğuna oturdu.
Aynı zamanda il genel meclislerine 3 üye gönderen Türk kökenliler, federal parlamentoya 3, bölge parlamentolarına ise 6 üye gönderdiler. Türk kökenlileri senatoda ise bir üye temsil ediyor. ‘Temsil ediyor’ derken, burada şu ayrıntıyı göz ardı etmeyelim. Türk kökenlilere diğer seçmenlerde oy veriyorlar.
* * *
Üç siyasi bölgeli, dört kültür bölgeli Belçika’nın, ‘monarşi’ ile yönetildiğini söyleyelim. Monarşi rejimini hakim kılan unsur ise Kraliyet Ailesi’nin varlığıdır. Son yıllarda ‘Kraliyet Ailesi’nin varlığı tartışılsa da, ailenin varlığının birliktelikte önemli bir mihenk taşı olduğunun ifade edenlerin sayısı bir hayli yüksek.
Belçika’da Kraliyet Ailesi’nin yanında parlamento, senato, bölge parlamentoları ve belediyeler siyasi yapının şeklini ortaya koyuyor.
* * *
1831 Yılında kuruluşu ilan edilen Belçika’da Flamanlar, o yıldan bugünlere kadar ‘ ayrılık şarkıları’ söylediler. Önce kendi dilleri ve kültürel hakları ile yola çıktılar. Ne zaman ki, ‘eğitim dili’ konusunda bir hak kopardılar, ayrışmayı daha da hızlandırdılar. Bunu siyasi açıdan federatif yapının ilan edilmesi takip etti. ‘ Biz, bu ayrıcalıkları dil temelinde sağladık’ diyen Flamanların Türkiye’de ‘ ayrılık ve terör şarkıları söyleyenlere örnek teşkil ettiğini belirtmeden geçmeyelim. Zira ‘ eğitim dilinin’ tartışıldığı Türkiye’de böyle bir adım atılırsa, beklenen sonuç Belçika’dan farklı olmaz!.
Daha önceleri Belçika’nın bir tek eğitim dili vardı. O da Fransızca idi. Sonra bu dile, Flamanca ve Almanca’ da eklendi.
* * *
Bu yapı içinde Belçika’da belediyelerin büyük görevleri var. Sağlıktan eğitime, trafikten güvenliğe kadar her alanda sorumlu belediye! Vergileri toplayan belediye, aynı zamanda yeni vergiler de koyabiliyor. Belediyelerin kararlarını onama mercii ise bölge parlamentoları. Bölge parlamentolarının çözemediği konular ise federal parlamentoya havale ediliyor.
Tam siyasi uzlaşma kültürünün hakim olduğu ülkede, son federal seçimlerde hükümetsizlik konusunda büyük bir tartışma yaşandı. Tartışmanın odak noktasında ise seçimin galibi aşırı sağcıların ve milliyetçi partilerin ayrılığı dayatması yatıyordu.
Çok ilginçtir, Belçika’da ikili, üçlü dilli eğitim, siyasi partilerin de ayrılmasını getirdi. Mesela, sosyalistler iki tarafta var. Şöyle ki, Flaman Sosyalist Parti(Sp.A), Wallon Parti Sosyalist(PS) olarak seçime giriyor.
Belçika koalisyonlarla yönetildiği için, aynı plan, program ve görüşlerini içeren partilerin bir araya gelmesi daha kolay oluyor.
Türkiye’de çok kötü örnekleri yaşanan ‘koalisyon’ hükümetlerinin, Belçika’da belirlenen kurallar çerçevesinde, uzlaşma kültürü bağlamında çalıştıkları takdire şayandır. Bir nevi iç denetim sağlandığından halkın da koalisyonlardan bir şikayeti olmamaktadır.
* * *
10 Milyon 450 Bin nüfuslu Belçika’da bugün sandık başına gidiyoruz. Yabancılara ilk kucak açan siyasi partiler olan ‘ sosyalistlerden’ sonra diğer siyasi partiler de,Türk oylarını keşfettiler. Bu nedenle sadece ırkçı söylemli ‘ Vlaams Belang( Flamanların Menfaati) partisi hariç tüm siyasi partiler, Türk kökenli adaylara büyük rağbet gösterdi. Seçimlere 400’ü aşkın Türk kökenli katılıyor.
Siyasi parti listelerine giremeyen Türkler ise kendi listelerini de oluşturdular. Özellikle Türklerin ilk geldiği ve ilk örgütlendiği yer olan Heusden Zolder’de Selahattin Özer ile Nevzat Revne kendi listelerini kurarak seçime giriyor.
Yani bir şekilde ‘ Bağımsızlar Listesi’ adı altında seçime girenler, istedikleri takdirde bu şekilde genel seçimlere bile katılabilirler.
Belçika’da yaşayan Sakaryalılarda seçimlere kayıtsız değiller. Belediye meclislerine aday olan Sakaryalılar da var. Ama ülkede büyük sükse yapan’ Emirdağlılar’ kadar siyasete damga vuracak sayıya sahip değiller.
Belçika’da siyasette ‘Emirdağlı’ olmanın havası elbette bir başka.. Hele büyük bir köyden, büyük bir sülaleden iseniz, garanti seçim galibi sayılırsınız.
* * *
Seçime girenler, öyle seçim harcamaları konusunda bir hovardalığı yok!?. Seçim harcamaları büyük bir denetime tabi!. Bir aday birine propaganda amaçlı bir bile harcayamaz.
Başkandan, başkan yardımcısı ve meclis üyesine kadar, her seçime girene kanunlar belli bir bütçe öngörüyor. Yeni seçime girecekler ise hemen, hemen hiçbir bütçeye sahip değiller.
Fakat bu seçimlerde Türkler propagandanın başka bir yolunu buldular. Seçim afişlerini, evlerinin camlarına, balkonlarına asmaya başladılar. Pahalı bilboord reklamları yerine evlerin balkonlarını, seçim afişlerini süslemeye başladı. Bu durum da beraberinde bir başka tartışmayı getirdi. Balkonda resimleri gören çocuklar ‘ Anne balkonda adam var’ şikayetleri ile gülüşmelere neden olmadı değil..
Evet, adayların ayak sesleri balkona ve hatta yatak odalarına kadar uzansa da, Belçika’da öyle görkemli, mitingler, otomobil kortejleri, salon toplantıları yapılmıyor. Yapılsa da kimse gitmiyor.
Seçim yaşının 18 olduğu Belçika’da, bugün 7 Milyon 700 Bin kişi oy kullanacak. Seçimlerin Belçika Türkleri ve Belçikalılar için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Günümüzde’ belediyelerin ticarethanelere dönüştürüldüğü’ gerçeğinden hareketle, belediye yönetimlerinin çok önemli olduğunun altını çizmeye gerek var mı?
Pazarınız güzel, sağlıklı, mutlu olsun!
TAZİYE
Elim bir silahlı saldırıda hayatını kaybeden değerli meslektaşımız Recep Bolat’ın mekanı cennet olsun, Allah geride kalanlara sabırlar ihsan etsin. Basın camiasının başı sağ olsun!