Gündemden hiç düşmeyen, iktidar erklerine  sık sık sorulanlardandır.

           “Bedelli askerlik gündeminiz de var mı?” sorusu.

            Bedelli olmalı mı, olmamalı mı?

            Olursa nasıl olmalı?

            Hiç şüphesiz  esas olan, herkesin tam ve bedelsiz askerlik yapmasıdır. Eşitlik ve adalet ilkesine uygun olan  budur. Bedelli ancak zaruret halinde kullanılabilecek bir ruhsat olmalıdır. Yani “istisna” olmalı ve istisnai olarak kullanılmalıdır.

            Bedelli konusuna öncelikle, ülkemizin güvenliği ve savunması açısından bakmalıyız.

            İlk insandan bu güne savaşlar hep olmuş, olmaya da devam ediyor.

            Hatta, insanlığın çok medenileştiğinin iddia edildiği, milenyum çağına girildiği, ilim, bilim ve tekniğin zirve yaptığı çağımızda, çok daha barbar, vahşi, merhametten  ve  insani değerlerden  yoksun, savaş hukukunu tamamen yok sayan  harplerin olduğunu, hiç de insanoğlunun medenileşmediğini, daha vahşi bir hal aldığını hep beraber görmekte, acı bir şekilde izlemekteyiz.

             Tarihin derinliklerine gitmeden, sadece son  10-15 yılda, Afganistan, Bosna, Çeçenistan, D.Türkistan, Karabağ, Arakan,  Irak, Yemen, Libya, Suriye, Filistin, Ukrayna, Sudan, Somali, Mali ve Afrika’nın orta ve kuzeyinde olan savaşlara baktığımızda, ülkelerin güvenliğinin ne kadar risk altında ve  çok önemli olduğunu görmek mümkün.

             Hele ülkemiz gibi, fevkalade  mühim  bir coğrafi konumda olması nedeniyle, her zaman savaş tehdidi altında olduğu, hem geçmiş tarihimize hem de günümüze bakıldığında, kolayca anlaşılacaktır.

            O zaman;  her zaman ve her an savaşa hazırlıklı olmak, her türlü tedbiri almak, savaş donanımına sahip olmak zorundayız.

            Bir savaş durumunda, eli silah tutabilecek herkesin, temel askeri eğitimi almış, savaş silahlarını kullanabilecek donanımda olması, vazgeçilmez zarurettir.

             Genel bir seferberlik ilan edildiğinde, ülke insanının hepsi savaşa hazır, savaş bilgisine sahip, silah kullanabilecek donanımda olması gerekmektedir.

              Böyle bir durumda, herkesi silah altına alıp, o zaman askeri eğitim vermek, zaman itibariyle mümkün olmayacak, olsa bile zaman kaybına ve yeterli  eğitim alınamamasına sebebiyet verecektir.

              Savaş baronları, sizin hazırlanmanızı beklemeyecek,  dört koldan saldıracaktır.

              Hem savaş anında alınması gereken sivil savunma tedbir ve tekniklerini, hem de, gerek cephe de, cephe gerisinde, gerilla  savaşında  ve gerekse topyekün savaşta, herkes savaşın asgari bilgilerini bilmek ve silah kullanabilmek durumundadır.

                O zaman bedelli olmalı mı?

                Çok  yaygın olarak değil ama, zaruret hallerinde ve istisnai olarak olmalı.

                Ama nasıl?

                Öncelikle hemen herkes, hiçbir istisna olmaksızın, belli bir süre temel askeri eğitimini, savaş eğitimini, silah kullanmayı öğrenecek kadar askerlik yapmalı ve “bedelli” ondan sonra gündeme gelmeli, yürürlüğe girmelidir.

                Herkesin yapmak zorunda olduğu, temel askerlik eğitimini almak mecburiyetinde olacağı süreyi, askeri otoriteler  belirlemek  ve tayin etmek durumundadır.

                Bu süre, iki ay da olabilir, üç veya dört ay, daha fazla da  olabilir.

                Belirlenecek olan bu süre  kadar herkes askerlik yapmalı, bu askerlik sulandırılmadan, çok ciddi, disiplinli ve verimli olmalı, bunu tamamladıktan sonra,  “bedelli askerlik” gündeme gelmeli, bu temel eğitimi  geçmeden ve başarmadan  hiç kimse bedelliye hak kazanmamalı, bedelli yapabilecek şartlara haiz olanlar, bu eğitimi aldıktan sonra, ya bedelli,  ya da bedelsiz olan askerliğin geri kalan kısmını tamamlamalıdır.

                Örneğin, askerlik 12 ay ise, herkes 2-3 veya 4 ayını yapacak, geriye kal 8-9 veya 10 ayını ise, isterse “bedelli” yapabilecektir.

                 Böylece, hem herkes askerlik yapmış  ve  asgari askeri eğitimi almış olacak, hem de “adaletin” temin edilmesi sağlanacaktır.

                 Parası olanın hiç askerlik yapmaması, olmayanlara karşı büyük bir adaletsizlik ve eşitsizlik oluşturmakta, toplumsal barışı zedelemekte, adalete güveni zayıflatmaktadır.

                 Herkesin 3-4 ay askerlik yaptıktan sonra bedellinin gündeme gelmesi, belli ölçüde de olsa adaleti temin edecek, çok çok daha önemli olan ise, herkesin askerlik-savaş-silah eğitimi almasını sağlayacak, her zaman ihtimal  dahilinde olan savaşa hazır kılacaktır.

                 Ömründe ilk defa askerlikte silahla tanışan, silahı eline alan milyonlarca gencimizin bu hakkı, imkanı elinden alınmamalı, temel askerliği yapmayan bir insanın, eksik bırakıldığı unutulmamalıdır.

                Zira askerlik, sadece silah ve savaş eğitimi değil, bir “mektep”tir. Atalarımızın dediği ve bize miras bıraktığı gibi, “peygamber ocağı” değil midir?

                 Hiç şüphesiz, silah sanayimizi kurmuş, düşmanın silahından daha üstününü hazırlamış, her türlü askeri teknik ve donanıma sahip  olarak.

                 Hem biz “asker millet” değil miydik!?