Ayasofya hayalperestlerin değil hakperestlerin davasıdır…

İmanlı kalplerin de nişanıdır…

Ayasofya boş camileri doldurmak için değil, boş kalplerin fethi içindir…

Tüm dünyada ve derin dünyada işler inançlara göre yürür…

İsrail dini gereği öldürür, dini gereği işgal eder, dini gereği Mescid-i Aksa’yı yıkar, Süleyman mabedini yapar…

Evanjelistler dinleri gereği Tanrıyı kıyamete zorlarlar…

Budistler, ateistler, satanistler daha ne varsa hepsi dinleri gereği iş yapar…

Her yere işaretlerini, sembollerini koyarlar ve “Burası bizim mekân herkes ona göre hareket etsin” diyerek korku salarlar, imzalarını atarlar…

Elbette kurdun olmadığı mekanlarda köpekler kral kesilir…

İslamiyet’in olmadığı zamanlarda da bu adamlar at koşturmuştur, hem dünyaya hem insanlara zülüm etmişlerdir…

Hakkın olmadığı yerde Putperestler, Firavunlar, Nemrutlar ortada gezer…

Musalar, Süleymanlar, Yusuflar, Efendimiz (sav) meydana çıktığında ise Hak gelir batıl ortadan kaybolur…

Bu gelenek hep böyledir…

Ebubekir, Ömer, Osman, Ali meydanlarda olduğunda şeytan şeytanlığını yapana kadar böyle olmuştur…

Abbasi, Selçuklu, Osmanlı meydanlarda olduğunda da şeytan baskın gelene kadar böyleydi…

Şimdi çakalların bir kez daha meydanlarda dolaştığı zamanda sıra Hakka gelmiştir…

Ayasofya’nın açılışı Fatihlerin, Yavuzların, Selahattinlerin meydanlara indiğinin ve ölmediklerinin habercisidir...

Batı bunu böyle algılar…

Bakmayın bizdeki namazdan namaza Müslümanlara…

Ayasofya beş vakit namaz kılanların değil, beş vakit davası olanların anlayabileceği bir hakikattir…

Ayasofya içimizdeki Fatihleri uyandırmanın vaktinin geldiğinin alarmıdır…

İmanınızı yenileyin…

İşlerinizi Hak üzere düzenleyin…

İnsanlarımıza, çalışanlarınıza, ailenize adalet üzere tesir edin…

Yeme içmede israf etmeyin…

Sadakayı, zekâtı, yardımlaşmayı artırın…

Yaratılandan ötürü merhametli, dürüst, şefkatli davranın tüm mahlukata…

İyilerin, mazlumların yanında olun; kimliğine, rengine, dinine, bakmadan…

Sizi yaratanı unutmayın ki o da sizi unutmasın…

Ayasofya o zaman açılır size…

Ayasofya taş yapının adı değil...

İman kilidinin, adalet hakkının bu zamandaki şifresidir…

İmanın kilidini açar da dışarı çıkarırsanız gerçek fetih olur…

İnsanları içinizdeki, imanınızdaki fetih ruhuyla buluşturursanız Ayasofya açılır…

Anlayacağınız Ayasofya önce içimizde açılacak…

Girmesin kimse havaya baş secdeye gitmiyorsa, gözler, eller helallerde gezmiyorsa, ticaret diye mazlumun, masumun sofrasına, cebine el uzatmaktan utanılmıyorsa, dil, din, ırk hala daha ön planda ise, hayatınızda Fatihlerin, Selahattinlerin fetihlerinin sebebinin toprak kazanmak olduğunu zannettiğiniz müddetçe, Asr-ı Saadet’in sokaklarında olanları dizi filmleri kadar bilmiyorsanız girmeyin havaya!

Ne Ayasofya’nın kapısının açık olması, ne Mescid-i Aksa’nın kapısının açık olması hiçbir anlam ifade etmez sizin için…

Önce kendi Ayasofya’nızı açacaksınız …