Ülkemizde ve şehrimizde ve de yaşanılan her yerde altyapının katili dense yeridir, evlerde ve benzeri yerlerde kullanıldıktan sonra lavabolara dökülen atık yağlar…

Altyapıya verdiği zararların sırrına erildikten sonra atık yağların dökülmeyip toplanmasına çalışılıyor günümüzde…

Her türlü kızartma işlemi sonrası kullanılamaz hale gelen, birike birike tortulaşan yağlarla kapanan boruların evlerde, işyerlerinde, altyapıyı işlemez hale getirdiğini artık bilmeyen kalmadı…

Bu yağları depolayıp geri dönüşüm yoluyla ekonomik girdiler sağlama düşüncesi yerleşmeye başladı toplumumuzda…

İşin ciddiyetinden uzak kesimlerin bu konudaki duyarsızlıklarını giderecek yayın politikalarıyla konunun hassasiyeti dile getiriliyor böylece…

Şimdi randıman tam olmasa da halkın büyük bir bölümü bu konuda bilinçlenerek hem tasarrufa gidiliyor, hem de altyapı gibi önemli bir yatırımın tıkanmasının önündeki en büyük engel kaldırılıyor…

Böylece insanımız hem ülkesine, hem de kesesine katkı sağlıyor…

İşin ciddiyeti üzerine gitmede ara verilmemeli, konunun maddi ve manevi yönü çeşitli şekillerde işlenmelidir ki bu doğrultuda atılan adımlar sıklaşsın ve hız kazansın ve hedefe ulaşılsın…

Böylece altyapı tıkanmaktan kurtulur, atık yağ sahipleri de bir ölçüde sebeplenmiş olur…

Gazetemize gelen şikâyetler konunun önemini gündeme taşıyor olmalı…

O nedenle diyoruz ki atık yağ deyip geçmemek lazım…

Bu önemli konuda yapılan çeşitli uyarıları dikkate alıp aslına uygun şekilde hareket eden herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “orkideler” göndermeye hazırız…

ÖZKOÇ’A HAYIRLI OLSUN

CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un siyasi geçmişi uzun senelere dayanır…

O gökten zembille inen ya da torbadan çıkan sıradan bir siyasetçi değildir…

Adapazarı Belediye Başkanı rahmetli Ünal Ozan’la çıktığı siyasi yolda sabırla attı adımlarını…

Mitinglerde mikrofon elinden düşmezdi…

1994-1999 döneminde partisinden Adapazarı belediye meclis üyeliğine seçildi…

Grup sözcüsü olarak partisinin meclisteki sesi oldu…

Sonra bir ara çekildi kabuğuna ve sessiz sessiz yürüttü faaliyetini…

Ve nihayet arzuladığı hedef ulaştı, yıllar sonra şehrimizden CHP milletvekili olarak TBMM’ye girdi…

Başkent’te ısınma turlarından sonra sesi gür çıkan milletvekilleri arasına katıldı…

Ağzı iyi laf yapar…

Toplumun nabzını tutmasını bilir…

Sözünü dudaktan, gözünü budaktan sakınmaz…

CHP’de son yapılan genel başkanlık yarışını kazanan Kemal Kılıçdaroğlu onun bu özelliklerini keşfedince kısa sürede, Özkoç’un parti içi tırmanışı da başladı inceden inceden…

Derler ya keskin sirkenin küpüne zararı var, Özkoç keskin bir sirke olarak CHP’nin Parti Meclisi’ne girerek bu görüşü tersine çevirdi…

Onun da Hendek Belediye Başkanı Ali İnci gibi siyasi hırsı bitmek bilmez…

Özkoç’un burada duracağını düşünenler aldanır bu nedenle…

Bakarsınız Parti Meclisi’nde de ön plana çıkar, gözünü daha farklı koltuklara dikiverir…

Engin Özkoç’u tanımak bizi böyle düşünmeye götürüyor, hiç kuşkusuz…

Ona yeni görevinde Bizim Bahçe’nin “leylakları” eşliğinde başarı dilemek istiyoruz, ilimize de faydalı ve yararlı olması adına…

DİZLER DİZLER

İnsanın taşıyıcı organları arasında dizlerin yeri hayli farklıdır ve o derece de önemlidir…

Bakımını aksatmamak lazım…

Hani vasıtaların muayyen bir kilometre sonra bakımı yapılır ya…

Her organa olsa da dizler için daha farklı bir bakım yapmak gerekir der işin uzmanları…

Ancak böyle yapmakla ki ilerleyen kilometrelerde de fonksiyonunu arzu edilen şekilde yerine getirebilsin…

Bunun ilk şartı bu konuda bilinçli olmak ve ona göre hareket etmektir…

Egzersizleri dozunda gerçekleştirmek ve aşırı yüklenmeyle yıpratmamak gerekir…

Buna erken yaşlarda özen göstermeyip bakımı ve onarımı ileri yaşlara bırakanların hali pür melali ortada…

Bu durum insanın yaşam kalitesine etki ediyor…

Diz ağrıları nedeniyle yürüme zorluğu çekenlerin çilesini tam anlamıyla hissedebilmek hayli güç…

Bu konuda yapılan cerrahi müdahaleler belli bir ölçünün dışında başarı sağlayamıyor ne yazık ki…

Böyle sancılı bir sürecin acılarıyla boğuşan çok sayıda dosta rastlamak mümkün günümüzde…

Örneğin ilimizin amatör spor dünyasında milli takıma kadar yükselen ilk milli futbolcu Arslan Burak ile yine 1960-70’li dönemlerin ünlü basketçileri Atilla Tapşın ve İbrahim Özüseven sıkıntılı bir süreçten geçiyorlar bu konuda…

Bunlara Donatım ve Şekerspor’da farklı dönemlerde kalecilik yapan ve bir file beyi olarak bilinen Oktay Yel’i (Zambi) de katabiliriz…

Kim bilir dünün spordaki ağır işçilerine kimler katıldı…

Bizi bu önemli konuyu dile getirmeye sevk eden rahatsızlıklar içerisinde dik durmaya çalışan sporcu dostlara ve bu doğrultuda hayata tutunma mücadelesi veren herkese ve her kesime geçmiş olsun derken, şifa olsun diye “zeytin çiçeği” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…