Yarım asrı çokça aşan ömrümüzde, çok aşılar olduk. 

              Verem, çiçek,  kızamık, tifo, tetanoz, kolera, kuduz, gırip ilk akla gelenlerden. 

               Şimdi de kovid aşısı. 

               Kovid aşısına kadar hiçbirinde aşı tartışması yapıldığını hatırlamıyorum. 

               Karşı çıkanların, aman aşı olmayın, şöyle zararlı, böyle tehlikeli diyenler olduğunu da hatırlamıyorum. 

                Devlet önermişse doğrudur deyip, herkes kuzu kuzu gidip aşısını oluyordu. 

                Devlete ve aşıya güven tamdı. 

                 Domuz ve kuş gıribi ile tartışmalar başladı. 

                 Kovid ile zirveye tırmandı. 

                 Kovid ile ilgili o kadar menfi iddialar var ki, şaşırmamak, dikkate almamak mümkün değil. 

                 Karşı çıkanlar; öyle işportacı, yaygaracı, çıkarcı, sahasında uzman olmayan, üfürükçü, kalpazan ya da şöhret budalası insanlar da değil. 

                 Çok sayıda saygın yerli ve yabancı uzman ve bilim adamı kovide şiddetle karşı çıkıyor. Fevkalade doğru ve inandırıcı şeyler söylüyor, deliller sunuyorlar. 

                  Akla, mantığa, ilim ve bilime uygun gerekçeler ortaya koyuyorlar. 

                  Küresel kanlı ellerin oyunudur diyorlar. 

                  İnsanlığı mahvedecek bir pırojeden bahsediyorlar.. 

                  Aşıyı savunan bilim adamından daha çok, aşı karşıtı uzman ve ilim adamı var. 

                  Daha doğrusu, kitle iletişim araçlarının boykotuna, onlara yer vermemesine rağmen, karşıtların sesi daha çok çıkıyor. 

                   İnandırıcı bilgi ve belgeler sunuyorlar. 

                     Akla ve bilime hitap ediyor, kafadan atmıyorlar. 

                     Diğer tarafta devlet var. 

                     Sağlık bakanlığı, sayısız doktor, bilim kurulu üyesi hocalar var. 

                     Devlet arkalarında, tüm basın yanlarında, ama tam ikna edici olmuyorlar, olamıyorlar. 

                     Diğer taraftan aşıyı savunan yığınla dünya ülkesi, devlet ve devlet adamı var. 

                     Küresel baronlar, vahşi kapitalizmin aktörleri, işgalci ve sömürgeci güçler, derin yapılar ve DSÖ var. 

                      Hepsi aşı olun diyor. 

                      İki arada bir derede kaldık. 

                      Kime inanacağımıza şaşırdık. 

                      Sadece aşı olmayanlar değil, aşı olanlarda tedirgin. 

                      Aşı olup da, aşıya inanmayan, güvenmeyen, en azından kuşku duyan da çok. 

                      DEVLET BU KONUDA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMADI, YAPMIYOR. 

                      AŞI KARŞITI UZMANLARLA, TARAFTAR OLAN UZMANLARI YAN YANA GETİRMİYOR. 

                      Çıkın tartışın, herkes elindeki bilgi ve belgeyi ortaya koysun, gerçek ortaya çıksın, halk aydınlansın  demiyor. 

                       İktidar bunu yapmıyor, muhalefette bunu önermiyor. 

                       Sorularla dolu bu konuda MUHALEFETTE SORU SORMUYOR. 

                      Devlet aşı karşıtı olan uzman çevrelere, bilgi ve belgenizi buyrun ortaya koyun demiyor. 

                          Dahası, devlet aşı karşıtlarına hesap ta sormuyor. 

                          Tek bir dava açılmış değil. 

                          Yahu, ne yapıyor, ne yapmak istiyorsunuz, amacınız, bilgi ve belgeniz nedir demiyor, sormuyor. 

                          Devlete rağmen aşı olmayın diyenlere, kamu sağlığını tehlikeye atıyorsunuz demiyor, yargıyı işletmiyor. 

                          Kamu güvenliğini bozanlara hemen dava açılıyor, ama kamu sağlığını bozuyorsunuz diye aşı karşıtlarına hesap sormuyor. 

                          Hem konuşturmuyor, hem de hesap sormuyor. 

                          Ben desem ki; inşaatlara demir koymaya gerek yok, demir çok sakıncalı ve zararlı, devlet beni hemen içeri atar. 

                          İnsan hayatını tehlikeye atacak beyanlarımdan dolayı cezalandırır. 

                         Ama kamu sağlığını tehlikeye atacak bu beyanlara hiçbir şey demiyor. 

                         Bu sefer, kafalar karışıyor! 

                         Zaten çok akli ve mantıklı deliller sunan aşı karşıtlarına güven, devletin hesap sormaması sonucu daha da artıyor. 

                        Küresel şeytanların aşı taraftarı olması da, karşıtlığı artırıyor, karşıt görüşlere meşruiyet sağlıyor. 

                        KISACASI, İKİ ARADA BİR DEREDE KALDIK! 

                        TARAF OLDUĞUMUZ KADAR, KARŞIT OLDUK! Ya da karşıt olduğumuz kadar taraf olduk. 

                        Taraf olanlar da, karşıtlar da, her biri bir köşede malını satmaya çalışan işportacı, pazarcılar gibi bir tavır ve uygulama içindeler. Herkes ayrı bir pazarda benim malım daha iyi diyor, demeye devam ediyor. 

                          İyi de, halk hangisi daha iyi nereden bilecek. 

                         DEVLET NEREDE? 

                        Taraftar olan bilim adamları, araştırmacı ya da uzman kişiler ile karşı olanlar ivedi bir araya gelmeli, DEVLET BİR ARAYA GETİRMELİ. 

                        Halkın huzurunda tartışmalı, herkes eteğindeki taşı dökmeli. 

                         Böylece gerçek ortaya çıkmalıdır. Buna rağmen, ortak aklın kararına rağmen farklı şeyler söyleyenlerden hesap sormalı. Kamu sağlığını tehlikeye sokacak taraftar ya da karşıt kim varsa yargıya hesap vermelidir. 

                        TIPKI SİYASİ PARTİ LİDERLERİNİN BİR ARAYA GELİP, TARTIŞMALARI ZARURETİ GİBİ.