Bir zamanlar, 1960-70-80’li yıllarda sabahın ilk ışıklarıyla yola koyulduğumuz, günlük rutin yürüyüş turları sırasında, yakın zamanda toprağa verdiğimiz Dr. Sadık Canlı ile aralıklı olarak zehirlenme yoluyla öldürülen köpeklere rastlardık…

Gelişigüzel vaziyette ve gruplar halinde sokaklarda dolaşıp tehlike oluşturan köpeklerle başa çıkmayı, onları zehirli yiyeceklerle öldürmekte bulan belediyeler, tepkilere aldırmadan böyle insani olmayan bir yol izlerdi…

Daha sonra yönetimler değişip farklı partiler iş başına gelince, sokak köpekleri için barınaklar yapıldı…

Adapazarı Belediyesi’nin Yenikent’te yaptırdığı sokak hayvanları barınağı, bu doğrultuda atılmış en önemli adım oldu…

Ziyaret ettiğimiz barınakta, köpeklerin de canlı varlık olarak görülmesinden duyduğumuz sevinci dile getiren yorumlarda bulunmuştum…

Köpek, Batılı ülkelerde insanlar gibi terbiye edilip evlerin bir parçası haline getirilirken, bizde bu konuya duyarlı kesimler evleri dışında “güvenlik” amaçlı olarak da köpek besler hale geldi…

Böylece köpeklerin yaşamı önemsenir oldu…

Dolayısıyla hayvan hakları savunucusu dernekler oluşmaya başladı…

Bu işin öncüleri, erkeklerden ziyade hanımlar arasından çıkıyordu…
Panter Emel bu platformda en çarpıcı örnek olsa gerek…

Bayramın ikinci günü Sapanca’da kuyruğu ve dört bacağı kesilen yavru köpek ile ilgili gündeme düşen haberler, ilimizde olduğu kadar ülkemizde de büyük yankılara yol açtı…

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, valimiz, cumhuriyet savcımız derken halkın da gündemine giren ve bir insanın yapacağı hunhar bir davranış olmaktan çok, kazaya kurban giden köpeğin ölümüyle, hayli sıkıntılı bir süreç yaşandı ilimizde…

Önceki gün Sakarya Gazeteciler Birliği Derneği olarak ziyaret ettiğimiz ilimiz Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun’dan daha net ve ayrıntılı bilgiler aldık…

Bu tür olaylarda adli takibin “şikayete bağlı” olduğunu belirten Başsavcı Dursun, iki hanımın köpekleri sahiplenip şikayetçi olması ile takibin başlatıldığını, bunun sonucu köpeğin kazaya kurban gittiğinin anlaşıldığını söyledi…

Kaza sonrası köpeğin dört bacağı ile kuyruğunun bir bölümünün, üzerinden geçen araç nedeniyle kağıt gibi inceldiğini ve kesilmesinden gayri hiçbir tedavi şeklinin olmadığını; bu safhada çekilmiş fotoğrafların değil de operasyon sonrası halinin medya yoluyla servis edilmesinin yankılarıyla olayın farklı bir yöne savrulduğunu belirtti Başsavcı Dursun…

Şikayetçi iki kadının gelip, kazanın şeklini öğrendikten sonra olacak, davalarından vazgeçtiğini belirten Başsavcı Dursun, bu olayın “hayvan hakları konusunda yeni bir düzenlemeye gidilmesi” gibi hayırlı bir sonuç doğurduğunu da sözlerine ekledi…

Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun, bayram günlerinin tadını kaçıran kazanın safahatını böyle dile getirdi…

Mesele bundan ibaret…

Hadise, ülkede bu doğrultuda çok şeyin değişeceğini göstermesi yönüyle önemli olsa gerek…

Yani artık bundan gayri hiç kimse “Köpek” deyip geçemeyecek…

Konuyla ilgilenen yetkili-etkili herkese ve her kesime bizlerden “Sevgi çiçeği beyaz güller” gitsin istedik…