Her gün bir şehirden bir acı haber gelmeye başladı. 3, 5, 6, 8, 10 yaşındaki bebekler-çocuklar kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, öldürülüyor.
**
Sonra da bu vahşeti sergileyenler ölene kadar cezaevlerinde bakılıyor. Olmaz böyle şey. Artık Türkiye idam cezasının geri gelmesini tartışmalıdır. Kısıtlı da olsa, belli suçlarda da olsa idam cezası tartışılmalı ve yeniden uygulamaya koyulmalıdır.
**
Hayvanın, hayvana yapmayacağını insan insana yapmaya başladı. Yaşanan bu rezil olaylar, son zamanlarda zirve yaptı. Bütün gelişmeleri, bütün olayları unuttuk, bunu tartışıyoruz…
**
Haftalardır, aylardır anne babalar tedirgin. Çocuklarını tek başına okula gönderen veliler artık çocuklarıyla birlikte okula gidip gelmeye başladı. Anne babalarda, ‘ya benim çocuğuma da olursa?’ düşüncesi altında gözle görülür bir gerginlik var.
**
Bir polis müdürünün yaptığı, ‘Evet olaylar oluyor ama zanlıları da en kısa sürede yakalıyoruz’ açıklaması sadece komik. Bir bebek, bir çocuk tecavüze uğrayıp öldürüldükten sonra, failini yakalamak o bebeği, o çocuğu geri mi getiriyor. O anne-babanın içindeki durumu kim anlayabilir? 
**
Çok daha basit suçlardan, ne fidanlar, ne insanlar darağacına gitti de, şimdi biz bu sapık katilleri ömür boyu cezaevlerinde besleyeceğiz. Aklım almıyor, kabul edemiyorum…
**
Sapık pislik bir de nasıl tecavüz ettiğini, nasıl öldürdüğünü tane tane anlatıyor. Madem itiraf etmiş; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi imiş, Dünya Af Örgütü imiş vız gelir, tırıs gider. Tek celse sonunda doğru darağacına. Bunun başka yolu-yordamı çözümü yok. 
**
Siyaset dünyası savaş alanı gibi. Her saat gündem değişiyor. İnternet haber siteleri bu gelişmeleri saat başı flaş flaş diye duyuruyor. Bunlar Türkiye’yi sallayacak gelişmeler. Bu kadar büyük olaylar bile çocuk kaçırma-tecavüz-öldürme olayları arasında tek sütun haber gibi kalıyor.
**
Çünkü, herkes siyasetle ilintili değil ama herkesin çocuğu, torunu var. Dolayısıyla toplum, bu tür olaylara çok daha alaka gösteriyor. Bu gelişmeler sonrasında artık her aile çocuklarıyla ilgili kendi önlemlerini almaya başladı. Sokakta, oyun bahçesinde artık ya anne ya da baba çocukla beraber. Okul yolunda bile veliler çocuklarıyla beraber...
**
Son günlerde artan çocuk ölümleri nedeniyle bir basın toplantısı düzenleyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam bakın neler söylemiş, ‘..Tıpkı ateşe ellerini uzattıklarında ellerinin yanacağını bilmeleri gerektiği gibi bir yabancı ile karşılaştıklarında nasıl davranmaları gerektiğini bilmesi gerekiyor çocuklarımızın..’
**
‘..Annelere çok basit bir şey öğretebilirim. Çocuklara çığlık atmayı öğretmeleri gerekiyor. İstemedikleri bir durumda karşılaştıklarında çocuklarımızın çığlık atması gerekiyor etrafı haberdar edebilmeleri için. Bu bir savunma değil. ‘Aman çocuğum sessiz ol’ diye yetiştirdiğimiz çocuklardan bahsediyoruz. Hayır, çocuklar ses çıkarmalı..’
**
‘..Sayın Adalet Bakanımız ve Başbakanımızla görüştük. Cinsel istismar ve saldırı suçlarıyla ilgili cezaları yeniden düzenleyen bir tasarı var. Adalet Bakanlığı geçtiğimiz dönemde bu teklifi kendi gündemine aldı. Şimdi bu taslağın meclis gündemine inmesi için bir kararlılık gösteriyoruz. Bu kanunda çocuklara ve yetişkinlere karşı işlenen cinsel suçların ceza oranlarını nisbi olarak arttırıyor bu tasarı. Her türlü cinsel suçta belli oranlarda artırım oluyor..’
**
‘Nisbi olarak artıyor’ ne demek? Bir bebek, bir çocuk tecavüz edilerek öldürülüyorsa, katil de bunu itiraf ediyorsa bunun bugünkü cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Bunun nisbi olarak artmasının ne demek olduğunu ben anlamadım.
**
‘Çocuklarınız bir yabancıyla karşılaştıklarında nasıl davranması gerektiğini bilmesi gerekiyor’ diyor Bakan İslam. Şaşırdım. Üç yaşındaki bir çocuk yabancıyla karşılaştığında nasıl davranacağını ne bilir. O daha bebek!
**
Ayrıca, ölümle sonuçlanan çocuk istismar olaylarına bakıyoruz. Hemen hemen katillerin tamamına yakını, birinci, ikinci derecede akraba. Yani o çocuğun hiç bilmediği biri değil. Her gün defalarca gördüğü, ailesine, evine girip çıkan bir akraba. Bir çocuk böyle birine karşı kendini nasıl koruyabilir?
**
Bakan Ayşenur İslam ayrıca, ‘Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin’ diyor. Ona da şaşırdım. Bir çocuk neden çığlık atmayı öğrensin? Bir anne çocuğuna çığlık atmanın neden gerekli olduğunu nasıl anlatabilir?
**
Bunların hepsi rahmetli Erbakan’ın dediği gibi ‘pansuman tedbirler’ Hiç uzatmaya gerek yok. Türk Ceza Kanunu’na idam cezasının eklenmesi artık tartışılmalı. En azından, bu tür suçlarda katil, eninde sonunda darağacını gideceğini bilmeli. ‘Sallandıracaksın üçünü, beşini bak bir daha oluyor mu?’ dedikleri var ya o cinsten. Bu yangın başka türlü sönmez.