Zor günler yaşıyoruz, her gün şehit haberleri memleketin her köşesini yakıp kavuruyor. Gün geçmiyor ki bölgeden acı haber gelmesin.
Böylesi vahim bir tablo içerisinde seçimin tekrarını 01 Kasım’da yapacağız! Kim iktidar olmuş, milletvekili listeleri hangi isimlerden şekillenmiş ne bunlarla ilgilenecek durumdayız ne de bunların yaşadığımız acıları dindirecek düzeyde önemi var!
Dün Dağlıca’da 16 canımız şehit oldu, acıları henüz yaşanmamışken bugün Iğdır’dan 10 şehidimize dair yeni bir acı haber geldi.
Asker ailesine acı haberi vermekle görevli bir heyetin yaşadığı dehşet manzarayı izledim, annenin yaşadığı ızdırabı tarif edebilmek o duyguları yaşayabilmek öyle sanıldığı gibi sıradan bir acı hali değil.
Siyaset kurumu can güvenliğimizi temin edemiyor ise seçim düzenleseniz ne anlamı ifade edecek, yeni bir sandık nasıl bir sonuç verecekte yaşadığımız bu acılar dinecek!
Aday kendini nasıl tanıtacak, yurttaşa hangi taahhütte bulunacak! Can güvenliğinizin teminatı biziz nasıl denecek!
Siyaset kurumu bugün ki acılarımızı yaşamamızı engelleyemiyor ise yeni sözleri olur mu ya da sözlerinin ağırlığı olur mu! Siyaset kurumuna güvenin iflas ettiği bir dönem yaşanmakta.
O annenin feryadı, göz yaşları gözümün önünde yaktığı ağıtlar kulaklarımda çınlıyor. Bu ruh hali ile yazı yazmak duygulardan arınmak ne mümkün!
İstediğiniz kişiyi milletvekili yapın, dilediğiniz sayı da milletvekili çıkarın o annenin acısını dindirmeye yetmeyecek.
Bugün bu acıları sonlandıramıyor iseniz yarına da faydanız olmayacaktır.
Hiçbir sonuç insan yaşamından daha önemli değil, annelerin ağıtlarından göz yaşlarından önemli değil, olamaz da!
Can güvenliğinin temin edilemediği bu durumda, sandık güvenliği nasıl sağlanacak!
İhtiyacımız olan yeni bir sandık değil, ağıtların dinmesi barışın sağlanması!
Onun için çabanızı doğru yapın! Anneler oy derdinde değil!