Her zaman ve belli dönemlerde, toprakta bir önceki ürün hasadından geriye kalan köklerden kısa sürede ve masrafsız şekilde kurtulmanın en kolay yolu, bazıları için anız yakmaktan geçer ne yazık ki…

Sadece köklerden kurtulunsa, hani denilir ya “Öp de başına koy!”

Toprağın enerjisini, verimliliğini mahvetmesi yanında toprağa can veren börtü böceği de diri diri yakıp yok etmenin de bir büyük vebali olduğu ne yazık ki düşünülmez…

Anız yakılması kelimenin tam anlamıyla bir cinayettir…

Ziraat Odası eski başkanı Hamdi Şenoğlu’nun bu konuda okunup ibret alınmasını gerektiren çarpıcı bir yorumu vardı, gazetemizde yayınlanan…

Ne zaman bu türden haberler düşer gündeme, gelir oturur zihnime…

Bu görüşe yenileri de eklendi…

Böylesi cinayetlere meydan verilmemesi için, uyarı özellikli bu tür yazıları okuyor olsalar, bağrında yürek yerine taş taşıyanlar hariç, topraktan geçinen herkes anız yakmak bir yana, aklından bile geçirmez…

Bu konuda devlet caydırıcı bir adım atmaz ise bu türden cinayetlerin önü arkası alınamaz…

Yine öyle haberler düşmeye başladı ilin gündemine…

Yakıldığı yerde, toprağa karıştırılarak verim artışının sağlanması varken, hala ve inatla maddi manevi zararı net bir şekilde ortaya çıkmış bir yanlış uygulamaya yönelenlerin tez elden uyarılması ve bilgi sahibi olması için ne gerekli ise onun yapılması şarttır…

Bir toprak aşığı genç çiftçinin gönderdiği mesaj, bu önemli konuyu gündeme getirmem için yetti de arttı bile…

Sakarya Ziraat Odaları Birliği Başkanı Ali Şener Bayraktar da hemen her dönemde konuya dikkatleri çeken çarpıcı açıklamalarda bulunur…

Bir anlamda bindiği dalı kesen toprak sahiplerini “Anız yakma işini lütfen durdurun.

Allah’tan korkun…

Bilin ki canlıların diri diri yanmasına yol açan bir olayın vebali ağırdır, altından kalkılmaz” diyerek uyaran Ziraat Odaları Birliği Başkanı Ali Şener Bayraktar’ın sesine niye kulak verilmez de bu kötü alışkanlık sürer gider…

İnsan bindiği dalı keser mi!

İşin maddi boyutuna da değinen Bayraktar ve Şenoğlu gibi toprağın hizmetine koca bir ömür tüketen yetkili ve etkililer yanında, kanunla da bunun önüne geçilemiyorsa, varın düşünün işin vahametini!

Modern tarım tekniğinde anız yakmanın yanlışlığı bir yana, yakanlar hakkında 2872 sayılı Çevre Koruma Kanunu uyarınca idari yaptırımlar uygulanır şeklinde hüküm ile cinayetin önüne geçilmek istendiği bilinir…

Buna rağmen ısrarla anız yakanların bu işten vazgeçmesi artık kaçınılmaz olmalıdır…

Bugüne dek bu doğrultuda yapılan uyarı ve açıklamaları daha da güncel hale getiren Türkiye Ziraat Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Fehmi Kiraz’ın “Topraktaki yararlı mikroorganizmalar ve bitki besin elementlerini de yok ederek bu alanda verim kaybına yol açan ilkel davranıştan topraklarımızı kurtarmak 7’den 70’e herkesin görevi olmalıdır” şeklindeki çarpıcı açıklaması, işin önemini ortaya koyan bir başka uyarı oluyor…

İşte öyle bir cinayet var tarlaların dinamizmini, verimliliğini, havasını, suyunu alıp götüren…

Bu alışkanlıkla mücadele etmek, sadece ve sadece etkili ve yetkili kurum ve kuruluşların değil, tüm sivil toplum örgütlerinin de görevi olmalıdır…

Bu doğrultuda hareket edecek herkese ve her kesime  yeni mahsul “Bereket çiçeği” gitsin istedik…