TDK Sözlüğünde (anga'rya), Rumca ve “Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti. Bir kişiye görevi dışında yaptırılan iş.  Mecaz: Usandırıcı, bıktırıcı, zorla yapılan iş anlamları verilmiştir.”

Fudayl bin İyad: İki arkadaşın aralarının açılması, fuzuli külfetler yüzündendir.

Hz. Ali: Dostların kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır.

Cüneyd-i Bağdadi:  İki arkadaştan birinin diğerinden çekinmesi, mutlaka birinin kusurundandır.

Cafer-i Sadık: Arkadaşlarından bana en çok ağırlık vereni benim için külfet ve zahmete giren ve bu suretle kendisinden çekindiğim kimsedir. Yalnız iken nasılsam, onunla beraber bulunduğum zaman da davranışımı değiştirmediğim kimseyi ise çok severim.

 Mütteki olan, külfet ve zahmet vermez.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Halktan bir şey istemeyeceğine söz verenin Cennete girmesine kefilim. Sakın kimseden bir şey isteme! Kırbacın düşse bile, başkasından isteme, inip kendin al! Emanet bir şey de almamaya gayret et!

Hz. Ebu Bekir, deve ile giderken, yular düştü, inip yuları aldı. Oradakiler, “Bize izin verseydin de biz alıp sana verseydik” dediler. Hz. Ebu Bekir, dedi ki: Resulullah "Halktan bir şey isteme" buyurdu.

Eshab-ı kiramdan Hz. Sevba’nın, deve üzerinde iken kırbacı yere düşerdi de hiç kimseye, “Şunu bana verir misiniz” demez, deveden iner, kendisi alırdı.

Tarih boyu bazı insanlar dostlarını ve çalışanlarını sömürmektedir. Bu yanlışı hükümetler de yapsa zülümdür, patronlarda yapsa zulümdür, arkadaşlarda yapsa zulümdür. Bu yanlış ailede başlamakta ve öğrenilmektedir. Daima başkalarına emreden ve sömüren bir yapı büyüdükçe devlet ve millete ağır bir vebal yüklemektedir. Mesela yarın benim için beş dakika ayırır mısın demek tüm günümüzü kilitlemekte ve program yapmaktan çıkarmaktadır. Veya 15 dakika sohbete davet edilmek belki toplamda 3 saatinize mal olmaktadır. Sonrasında ise bir yorgunlukla yeni bir programa isteksizlik oluşturmaktadır.

Haksızlık angaryayla başlamaktadır. Kurumlar, sendikalar ve yetkililer toplumdan angaryayı kaldırmak için çalışmalıdırlar. Siyaset ise angaryayı meslek edinmektedir.

T. C. Anayasasında 18. Madde de “Zorla Çalıştırma Yasağı”, “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” Denmektedir. Gerçek ise çok farklıdır.

Kısaca insanlara yük olmamalıdır.  Bir yerde şöyle okumuştum: “İnsan insana yük değil hafiflik, insan insana darlık değil gökyüzü, insan insana ayak bağı değil yol olmalı. İnsan insana ahlak olmalı.”

Günümüz dünyası maalesef sömürü ve zulüm üzerine yol almaktadır. Göstermelik ücretler ve haksız iş taksimi ve vur abalıya anlayışıyla toplumlar yol alamaz. Birileri sömürürken, diğerleri ise sömürülmektedir. Sömürenler güçlü olduğu için iştahları daima kabarmaktadır. Angaryaya uğrayanlar ise eldekini kaybetmemek için ses çıkarmamakta veya çıkaramamaktadırlar.

İşçi terlemezse, terleyenin hakkı verilmezse orada sosyal barıştan bahsedilmez. Hangi meslek olursa olsun “Her hak sahibine hakkı veriniz” hadisine göre yaşamalıyız.

Peygamberimiz buyurur ki:. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”