Sevgili okurlar,
Türkiye ile ilgili Avrupa’da olduğu gibi, Amerika’da da ön algılar değişmiş durumda!..
Bir kere, Türk-Amerikan ilişkilerini, bu gelinen noktada, nereye oturtacağız?
Amerika bir kere, NATO müttefikimiz..
Amerika bir kere, stratejik ortağımız..
Amerika, komünist bloka karşı birlikte hareket ettiğimiz bir güç..
Her uluslar arası anlaşmada, Amerika’nın dostluğu, koruyuculuğu Türkiye için çok önemliydi elbet..
Bu Amerika ki, her 24 Nisan tarihlerinde, başkanlarının ağzından çıkacağı,’kırım, katliam, soykırım..’ kelimelerinin hangisi tercih ettiğini dört gözle beklediğimiz bir ülke..
Bu Amerika ki, Türkiye’de iktidara yürüyenlerin, başında ziyaret ettiği, icazet aldığı ülke..
Ne oldu da, bu nükleer güç sahibi, dünya jandarması ülke ile karşı karşıya geldik?
Bu Amerika ile NATO şemsiyesi altında, sıcak çatışma, ayaklanma, savaş bölgelerinde ‘barışı kollamak’ için operasyonlara katılmadık mı?
Bunun için askerlerimizi Afganistan’a, Somali ve diğer sıcak çatışma bölgelerine göndermedik mi?
Amerika neyin peşinde?
Türkiye neyin peşinde?
Bu yaşanılanlar, bu sergilenen ayak oyunlarından, ne tür dersler, öngörüler çıkarabiliriz?
Aslında, Amerika bize 1974 Kıbrıs çıkartmasında dersimizi vermişti..
Askerlerimiz Kıbrıs için hareket ettiğinde, Amerika bize ne demişti?
‘Kimin silahı ile nereye gidiyorsunuz?’
Unuttuk mu ambargoları!?
Sonrası malum!
Türk askerleri gereğini yaptı, siyasi irade geri adım atmadı ve Kıbrıslı Türk’ün imdadına yetiştik!..
Körfez savaşı sırasında Kurt(Amerika), illa da kuzuyu( Irak-Saddam Hüseyin) yiyeceğim diyordu..
Mazeretleri hazırdı..
Suyu bulandıran mazeretlerdi bunlar..
Cehennem topları, nükleer, balistik füzeleri, kimyasal silahları vardı Saddam Hüseyin’in..
Birinci ve ikinci körfez savaşlarında, Amerika, güya Saddam Hüseyin’in zulmünden, 10 Bin Kürt aileyi alıp Guam Adası’na götürdü..
Bu ali-cenaplığı Amerika, neden Mısır, Tunus, Libya, Cezayir, Suriye halklarından esirgedi ki?
Sonuç mu?
Guam Adası’na götürülenler, Irak’ın Kuzeyi’nde yeni bir oluşum için altyapı oluşturdular..
Saddam Hüseyin’in Irak’ı ise yerle bir edildi..
Kadın-erkek demeden büyük tecavüzler, katliamlar, sürgünler ve vurgunlar yaşandı..
Unuttuk mu?
***
Sevgili okurlar,
İşte Türkiye için, Türkler için çok önemli iki vukuatı olan Amerika’nın Suriye’de yaptıkları ortada..
Amerika, Suriye’de varlığını sürdürmek için, kara gücüne ihtiyaç duyuyor.. Kendi evlatlarını ise bu bataklığa sürmek istemiyor..
O nedenle, PKK uzantısı YPG ve PYD/HPG’yi,’SDG’ adı altında  açık ve aleni olarak kullanmak istiyor..
Bunu çoğu defa resmen açıkladı, ilan etti. Onlara kamyon, kamyon silah gönderdi..
Yanı başımızdaki petrol yatakları ele geçirilmiştir..
Bu topraklardaki  Türkmen kardeşlerimiz ile diğer halklar mağdur ve sürgün edilmişlerdir..
Terör örgütleri PKK/PYD ve HPG bağlamında Suriye’de açık ve aleni olarak bir oluşum için sabrımız, gücümüz, ekonomimiz, moralimiz, test edilmektedir..
Bu nedenledir ki, Türkiye, bu bataklığa çekilmiştir!..
Şimdi, Afrin Harekatı  ile oyunun ipuçları ortaya çıkmaktadır..
Amerika temsilcisinin Brüksel’de Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’ye ettiği sözler, akla ziyan Amerika oyunlarının ürkütücü bir parçasıdır..
‘Ne demek, PKK’yı, PYD’ye kırdırabiliriz’ teklifi!?
İyi olurda, bu Amerika’nın, ne kadar güvenilmez olduğunun açıklaması değimlidir bu?
Demek ki, Amerika Suriye’de istediği hedefe ulaşamadı..
Oyunları, kağıt üzerinde gerçekleşmedi..
Belli ki, Amerika artık racon kesemiyor..
O halde oyunu bozmak gerek..
Sadece askeri hareket ile olmaz..
Bölgedeki tüm aktörleri ikna edip, daha fazla kan dökülmesini önleyerek, bölgenin istikrarı ve geleceği için asgari müştereklerde birleşme mecburiyeti hasıl olmuştur..
Amerika’nın güvenilmezliği ortadır..
Türkiye, bu oyunu tek başına bozdu..
Ama bu yeterli değildir..
Bir yandan askeri harekat, bir yandan diplomasi atağı ve bir yandan halk için moral desteği ile Türkiye bu oyunları bozabilir..
Bu zorlu ‘Zeytin Dalı Harekatı’nı başarıyla noktalayabilir..
Türkiye’nin bu gücü Amerika’ya rağmen var mı, var..
Ama bunun için öncelikle, iktidarın atacağı adımlar da var..
Madem ‘birliktelik’ isteniyor, bu ‘birlikteliklerin’ gereği sergilenmeli ve muhalefete, karşı gruplara karşı, güven verilmelidir, tehditkar, karalayıcı, aşağılayıcı sözlerden kaçınılmalıdır..
Bu adım iktidar cephesinden atılmalı, muhalefette de karşılık bulmalıdır..
Zaten bu askeri harekata, bir tek HDP cenahı karşı çıkıyor..
Sebep belli..
Diğer kesim ile Türkiye istediği hedefe ulaşır..
Yeter ki, ‘birliktelik’ yapmasını bilelim..
Zira, bu Amerika’ya ne kadar, ne zamana kadar güvenebiliriz ki?
Her şey ortada değil mi?